16 Ağustos 2013 Cuma

Safranlı lokumu gibi adına yakışan şehir…
Ağaçlardan örülü Safranbolu yolunda  güneş kayboluyor adeta

Amasra’dan sonra  uğradığımız Safranbolu yolunda  güneş kayboluyor ve ağaçlardan örülü  kamelyada gibi tırmanıyorsunuz rakımı  oldukça yüksek dağı. Yerli turizmin de gözdesi olan Safranbolu  UNESCO’nun miras listesinde.  Uzakdoğulular   buranın tarihi ve kültürel yapısını çok sevdiğini öğrendik ki  dükkanlarda Japonca yazılar ilk dikkatimiz çekenlerden.
 EY BE SAFRANBOLU…
 Ey  be Safranbolu,  Osmanlı  klasik mimarisinin en güzel örneklerinin diyarı. Bize hoş geldin derken  o güzelim eski ve yeni  restore edilmiş evlerine  hayran bıraktın bizi. Şöyle bir baştan başa   süzdüm hanları, hamamları çarşıyı sokakları…Sokağın  başı  ve karşılıklı  duruşları farklı dünya  ve sokağın perspektifinde uzanıyor gökyüzü bir rüya… Safranbolu’yu çok iyi tanıyan anneannesi orada yaşayan Salih Arslan, Safranbolu’da geçen çocukluğunu anlatırken bizleri de   25-30 yıl öncesine götürdü. Safranbolu gezimiz Hıdırlık Tepesi’nden Safranbolu’ya  şöyle bir tepeden bakmakla başladı. Kartpostallara taş çıkartan şehir çok kalabalıktı.Göz alabildiğine evlerin sıralandığı  Safranbolu-Hıdırlık tepesinde  Ankara’lı  Ahmet Kıratoğlu ile Karabüklü Merve Yıldırım  gelin-damat kıyafetleri içinde  Safranbolu manzarasında mutluluk fotoğrafını çektirmek için gelen çiftlerden sadece bir tanesiydi.
 
 SAFRANBOLU’DA KAYBOLMAK
  Dar sokaklardan görülen ulvi minarelerin ardına dizilen evlerin şehri Safranbolu. Amasra’dan geçerseniz ağaçlardan ağ gibi örülmüş serin ve ferah bir yolun keyfini  yaşarsınız. Safranbolu Karabük ilinin en büyük ve gelişmiş ilçesidir. Konumu Ankara'nın 220 km kuzeyinde ve Karadeniz'in 90 km güneyindedir. Karabük ilçe merkezinin de 8 km  kuzeyinde bulunmaktadır. Safranbolu şehir merkezi ile Karabük il merkezi bitişiktir. Biz Safranbolu seyahatimizi  Safranbolu’yu çok iyi tanıyan anneannesi orada yaşayan Salih Arslan’ın mihmandarlığında  gerçekleştirdik. Öncelikle  Hıdırlık Tepesine çıktık Safranbolu’ya  şöyle bir tepeden baktık. Kartpostallara taş çıkartan şehir çok kalabalıktı.Göz alabildiğine evlerin sıralandığı  Safranbolu-Hıdırlık tepesinde  Ankara’lı  Ahmet Kıratoğlu ile Karabüklü Merve Yıldırım  gelin-damat kıyafetleri içinde  Safranbolu manzarasında mutluluk fotoğrafını çektirmek için gelen çiftlerden sadece bir tanesiydi.

SAFRANBOLU ADINI SAFRAN’DAN ALIR
Safranbolu’nun adını duyuran ve UNESCU  miras listesine yazdıran karakteristik  ev örneklerine, Beypazarı, Göynük, Taraklı, Odunpazarı gibi Türkiye'nin birçok yerinde rastlanan Klasik Osmanlı kent mimarisini yansıtan tarihî Safranbolu evleri ile ünlü olan şehir, bu özelliği sayesinde 17 Aralık 1994 tarihinden beri Türkiye'de Dünya Miras Listesi'nde yer alan 9 kültürel varlıktan biridir ve turistik ilgi çekmektedir. Safranbolu ismini, bölgede yetişen ve nadir bir bitki olan safrandan alır. Safranbolu coğrafi konumu nedeniyle tarih boyunca idari ve ticari bir merkez olmuştur. 2010 adrese dayalı nüfus sayımına göre nüfusu 49.014'dir.
Tarihte Paflagonya olarak adlandırılan bölgede bulunur ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Türkler tarafından kesin olarak alınışı 1196 yılındadır. Osmanlı zamanında 17. yüzyılda İstanbul-Sinop yolu üzerinde olması nedeniyle tarihteki en önemli dönemini yaşamıştır.2002'de kurulan Zonguldak Karaelmas Üniversitesi'ne bağlı Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Safranbolu Meslek Yüksek Okulu ve Safranbolu Turizm Fakültesi bulunmaktadır. Şu anda ise bu fakülteler Karabük Üniversitesi'ne bağlıdır.
HIDIRLIK TEPESİNDEN  ANKARALI DAMATA RASTLADIK
Safranbolu seyahatlerinde gezmeye  genellikle Hıdırlık Tepesi’nden başlanıyor. Biz de  öyle yapmayı tercih ettik. Safranbolu’ya tepeden baktık. Çok muhteşem görünüyordu. Hıdırlık Tepesi’nde Osmanlı evlerinin fon olduğu  fotoğraflar ardı ardına flaşların patlamasıyla anıtlaşıyordu adeta. Ve orada mutlu günlerini  sonsuza kadar yaşatmak isteyen Ankaralı Ahmet Kıratoğlu ile   Karabüklü Merve Yıldırım’ı düğün fotoğrafları için poz verirken rastladık. Onların mutluluğuna ortak olmak istediğimizi söyleyerek deklanşörümüze bastık. Biz  Safranbolu’yu çok seviyoruz diyen çift, Ankara’ya doğru yol alırken o güzelim doğa içinde çekilen  gelin-damat fotoğrafı anı olmuştu bile  elbette  bir de gazetemize haber…

SAFRANBOLU’NUN SUSAMSIZ SİMİTİ
Gitmeden önce duymuştuk methini susamsız simidin. Vardık ustanın elini öptük. Sorduk sual ettik susamsız simidi.
KOÇU: BİZLER İLK KUŞAĞIN YAVERLERİYİZ
Susamsız simidin  ustası Erol Koçu, biz 150 yıllık ve 4. kuşak  susamsız simitçiyiz. Bu simide kazan simidi de denir. Oğlum Mehmet Koçu eşim  büyük patron Selma ile birlikte Safranbolu’ya özel susamsız simidi çıkarıyoruz” dedi.  Erol ustanın oğlu Mehmet Koçu,
  Biz 4. kuşak simitçiler  ilk kuşağın yaverleriyiz. Büyük patron Selma Koçu annemiz. Onsuz bu dükkan olmaz,  diyerek uzattı halk arasında kel simit olarak da biline susamsız simidi elimize.  Susam sevmeyenlere çok tavsiye edilir.

POLATLILI  BANVİTLER DE SAFRANBOLUDAYDI
 Barış Gökçe, eşi Fatma Gökçe ve kızı Emel Nur ile Safranbolu’da karşılaştık. Barış Gökçe bizi görür görmez, siz Sevgi Yılmaz değil misimiz diyerek yanımıza geldi böylece Polatlı yerel basını ta Safranbolu’da tanıdık simaya rastlamanın keyfini çıkardı.

MEHMET DEĞERLİ 47 YILDIR SAFRAN TOHUMU SATIYOR

 Mehmet Değerli’nin dükkanının önünde Japonca yazılar görünce ilgimizi çekti. Merak ettik   Mehmet Değerli’yle sohbet etmeye başladık. Değerli, 47 yıldır safran tohumu sattığını söyleyerek  Safranbolu’da deniz tatili yerine tarihi ve kültür turizmine tercih eden  Japonlar eylülde gelir. Tayvan, Malezya, Hongkong ve Çinliler Temmuz ve Ağustosta  gelir. Japonlar çok geldiği için açıklamalar da Japonca, dedi. Mehmet Değerli daha sonra sohbete şöyle devam etti. Eğer lokum tutarsak Japonlar  ve Çinliler bir tane alır Koreliler bir avuç alabilir diyerek  kültürler arasındaki farkı da anlattı.Eğer bu röportajı yayınlarsanız Mehmet Değerli, Safranbolu, diye adresi yazın yeter, dedi.
SAFRANBOLU  YÖRESEL YEMEKLERİNİ ATA KAPUCU’DAN DİNLEDİK
   Safranbolu esnafları ulusal gazetelere boy boy röportaj ermişler çok medyatikler ama ilk kez yerel basına kendilerini anlatmak da hoşlarına gitti. Ata Kapucu yarım asırlık  restoranı önünde Safranbolu’nun yöresel yemeklerini sıraladı:
 SAFRANBOLU YÖRESEL YEMEKLERİ
 Peruhi,
 Etli  yaprak dolması,
 Tereyağlı uzun fasulye,
 Cevizli  kesli yayın,
 Ve kirensuyu şerbeti.
  SAFRANLI  LOKUMU ÇAKIRLAR   DAMAKLARA SUNMUŞ
   Yarım asırlık safranlı lokumu lezzet duraklarına   tecrübesiyle sunan Mehmet  Çakır ve Metin Çakır  ilk olarak safranı lokumda biz kullandık dediler. Çakırlar Aynı zamanda  Safranbolu  turizmine katkı olarak  eski Safranbolu evlerini müzeye dönüştürerek yerli yabancı müşterisinin hizmetine açmış.
  LOKUM CAFE’DE ISPANAKLI GÖZLEME YENİR VALLAHİ!
 Safranbolu’nun yerlisi olan Ayten Hanım, el marifetini üretime dönüştürerek  7 yıldır gözlemecilik yapıyor. Yanında çalışan Furkan Demiroğlu ise müşteriye hizmet ediyor. Ayten hanım, çok güler yüzlü. Onun yeri de Safranbolu evi. Ayten Hanım evine alışkın biz ise evleri tek tek inceledik. Tuvalet kapısındaki çıtlağa( eski kilit) kadar.











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder