Bir gökyüzü tiyatrosu: Planetaryum
Eski TMO’da uzayı üç boyutlu keşfedeceğiz
Ankara Kalkınma Ajansı tarafından kabul edilen Polatlı Belediyesi Kültür Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Bilim Merkezi ve Planetaryum” projesi 870 bin liraya mal olacak.Proje Kültür Merkezi'ne dönüştürülen beton silo içerisinde yer alacak.
Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Ömer Bardakçı: “Gökevi projesinin şimdiden merakla beklendiğini söyledi. Kubbe şeklinde bir yapının içinde yüksek çözünülürlüklü özel projeksiyonlarla görüntü yansıtılacağını belirten Ömer Bardakçı, böylece uzayın ve uzaydan dünyanın izlendiği bir ortamın oluşacağını vurguladı.Dilimize "planetaryum" olarak girmiş olan ve bir süreci gerçeğine çok yakın bir biçimde perdeye yansıtan bu panoramik üçboyutlu gösterim, "gezegenevi", "yıldızevi", "gökyüzü tiyatrosu", "yıldız tiyatrosu" ya da "uzay tiyatrosu" olarak adlandırmaktadır. Çünkü her şey yarı küresel bir kubbede oluşturulan ekran üzerinde gerçekleşmektedir. Yapılan gösterimlerin, gelişen dijital teknoloji ile birlikte astronominin dışında farklı alanları da kapsaması dikkate alındığında; bu etkinlikler dizisine "gerçeğin tiyatrosu" adının daha çok yakıştığı kanaatindeyiz.İnsanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahip olan Planetaryum, günümüzde gelişen görsel teknolojilerle birlikte büyük kubbeler içinde projeksiyon ve ses sistemleri ile yapılan bir gösterime dönüşmüş olup eğlendirirken düşündüren, düşündürürken öğreten görsel bir sunumdur”dedi.
UZAYIN TİYATROSU TMO’DA İZLENECEK
Kültür Müdürü Ömer Bardakçı, Dilimize "planetaryum" olarak girmiş olan ve bir süreci gerçeğine çok yakın bir biçimde perdeye yansıtan bu panoramik üçboyutlu gösterim, "gezegenevi", "yıldızevi", "gökyüzü tiyatrosu", "yıldız tiyatrosu" ya da "uzay tiyatrosu" olarak adlandırmaktadır. Çünkü her şey yarı küresel bir kubbede oluşturulan ekran üzerinde gerçekleşmektedir.
Yapılan gösterimlerin, gelişen dijital teknoloji ile birlikte astronominin dışında farklı alanları da kapsaması dikkate alındığında; bu etkinlikler dizisine "gerçeğin tiyatrosu" adının daha çok yakıştığı kanaatindeyiz.İnsanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahip olan Planetaryum, günümüzde gelişen görsel teknolojilerle birlikte büyük kubbeler içinde projeksiyon ve ses sistemleri ile yapılan bir gösterime dönüşmüş olup eğlendirirken düşündüren, düşündürürken öğreten görsel bir sunumdur.
PLANETARYUMUN İLK ÖRNEĞİ 1920’LERE DAYANIR
Bardakçı: “Konusuna göre seçilen özel efektlerin kullanıldığı, çeşitli simülasyonların yer aldığı, izleyiciyi adeta gerçeklerin içine götüren ve yaklaşık 20 ile 40 dakikalık süre içinde sunulan ve izleyeni konunun öznesi yapan bir gösterimdir. Günümüz modern planetaryumuna ilk örnek 1920'li yıllara dayanır. Münih Deutsches Museum'da kullanılan planetaryum projeksiyonu Dr. Walther Bauersfeld tarafından tasarlanmış ve Carl Zeiss firması tarafından üretilmiştir. Kısa bir sürede dünyanın pek çok büyük kentine planetaryum kurulmaya başlanmıştır. Önce Amerikan, sonra da Japon firmalarının devre girmesiyle planetaryum teknolojisinin hızla gelişmesi ve sistem fiyatlarının da ucuzlaması sayesinde eğitime önem veren ülkeler, okullarında küçük planetaryumlar kurulmaya başladı” şeklinde tanıttı.
PANORAMİK GÖRÜNTÜ TEKNOLOJİLERİNİN ÖNEMLİ ALANLARINDAN BİRİDİR
Sosyal İşler ve Kültür Müdürü Ömer Bardakçı: “Uzay bilimleri başta olmak üzere coğrafya, tarih, fizik ve biyoloji gibi temel bilimleri içeren gösterimlerin çeşitlenmesi ve içeriklerin zenginleşmesi ile artık planetaryumlar laboratuvar gibi eğitimin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Tüm dünyada etkinliklerin ve organizasyonların yenilikçi aktivitelerinden biri konumuna gelmiş planetaryum gösterileri üç boyutlu panoramik görüntü teknolojilerinin önemli uygulama alanlarından biridir.Dünya genelinde, ana okulundan liseye kadar bütün öğrencilerin müfredatına uygun filmlerin yanı sıra, genel izleyiciye ve yetişkinlere yönelik planetaryum gösterileri de bulunmaktadır. Planetaryumlar, öğrencilerin gözlem gücünün ve yaratıcılığının arttırılması için ideal ortamlardır. Bu bağlamda, seyircileri sadece sanal uzay yolculuğuna çıkarmakla kalmaz, doğadaki karmaşık etkileşimlerin daha derin kavrayışlarını eğlendirerek kazandırır” dedi.
30 Ocak 2014 Perşembe
17 Ocak 2014 Cuma
Çoban Ressam ve kadın ressamlardan Polatlı Postası’na ziyaret
Polatlı’da yetişen Çoban Ressam Süleyman Şahin ve kadın ressamlar Gazetemizi yeni yerinde ziyaret etti.
Çoban Ressam Paris'te Van Gogh'un mezarı başında
Polatlı’da resim yapmaya başlayan ünü dünyaya yayılan Çoban Ressam Süleyman Şahin ve kadın ressamlar Demet Adalı ve Leyla Balaban, Polatlı Postası’na ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret kapsamında gazetemize kendi yaptıkları bir de tablo hediye eden Ressamların, gazetecilerle birlikte toplu fotoğraf çektirmesinin ardından ziyaret sona erdi. Çoban Ressam ile birlikte Ankara’nın sanat sokağı olarak ün kazanan ANSE Alışveriş merkezindeki sergi salonunda çalışmalarını sergileyen, ve sanatsal faaliyetlerini sürdürmekte.
ÇOBAN RESSAM, DESTEKLERİNDEN DOLAYI POLATLI POSTASI’NA TEŞEKKÜR EDİYORUM
Çoban Ressam Süleyman Şahin, konuşmasında, “ Ankara’nın potansiyeli en yüksek ve Ankara’nın parlayan yıldızı konumundaki Polatlı’yı çok iyi görüyoruz. Büyükşehir’e bağlanma sürecini de destekliyoruz. İnşallah Polatlı için hayırlı olur. Polatlı Postası’nın da Büyükşehir’de tanınırlığını artırdığını görüyoruz. Polatlı’nın 58 yıllık gazetesinin Ankara tarafından da tanınması önemli bir olgu. Polatlı Postası aynı zaman da Ankara gazetesidir. Çalışanlarını da ben kendim ve arkadaşlarım adına tebrik ediyorum. 70 km mesafe olmasına rağmen çalışan gazeteci sayesinde Polatlı ile ilgili merak ettiğimiz her türlü habere ulaşabiliyoruz. Tekrar Polatlı Postası çalışanlarına teşekkürlerimi bir borç biliyorum” dedi.
RESSAM ADALI: YEREL BASIN ANADOLU'NUN SESİ
Ressam Demet Adalı, “1 Ocak 1968 yılında Ankara’da doğdum. Resim sevgisi küçük yaşlarımdan itibaren vardı. Renkler ve doğa beni her zaman masal ülkelerine götürmüştür. Eğitim hayatım boyunca resim derslerine karşı çok fazla ilgim oldu. Öğretmenlerim de bunu farkettiğinden beni arkadaşlarımla birlikte değil; ayrı olarak ilgilenerek resim konusunda beni yetiştirdiler. Okuduğum Lisede resimlerimin mezun olduktan yıllar sonra sergilerde tekrar kullanıldığını duyunca çok gururlandım. Çalışma hayatıma evlilikle birlikte bir süre ara versem de hiçbir zaman sanatla özellikle resimlerle bağımı koparmadım. Sergilere katılarak güncel sanatı takip ettim. 2002 yılında Mezitli sanatevinde İlhan Çevik Hocanın resim atölyesinde resim çalışmalarıma başladım. 2002 ve 2003 yıllarında Mezitli sanat evi, Mersin Sanat Sokağı ve Nazım Hikmet Kültür Merkezinde diğer Ressam arkadaşlarımla karma sergilere katıldım. Sergilerimize Vali Alaaddin Yüksel ve İlçe Belediye Başkanlarımız katıldı. Değerli Hocam Çoban Ressam Süleyman Şahin ile 2013 yılında tanıştım. Şimdi de Ankara Bölgesinde tanınan ünlü Çoban Ressam’la birlikte çalışıyorum. Sergilerimizi birlikte düzenliyoruz. Süleyman Bey, resme hayatını vermiş, yaptığı tüm eserlerine itina ile saygı ve sevgisini katmış bir sanatçıdır. ANSE Alışveriş merkezinde 80 ressam arkadaşımızla birlikte çalışmalarımıza devam ediyoruz. Basın aracılığıyla desteklerinden dolayı Çoban Ressam Süleyman Şahin’e teşekkür ediyorum” dedi.
RESSAM BALABANLI: ÇOBAN RESSAM SİZİNLE GURUR DUYUYOR
Ressam Leyla Balaban, “1961 Ankara doğumluyum. Kurtuluş Lisesini bitirdikten sonra Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdim. Resim eğitimi düşlerken aldığım iktisat eğitimi ile parlamento da göreve başladım. Yoğun çalışma hayatı ve iki çocuğumun doğumu resim çalışmalarımı sekteye uğratsa bile durduramadı. Çalışma hayatım devam ederken, Ressam Himmet Gümrah ve Orhan Gürel ile atölyelerinde pastel, Vahap Demirbaş ile yağlıboya çalıştım. Sanatın için de olmanın bir yaşam tarzı olduğunu düşünüyorum. Kamu çalışma hayatımı 2012 Nisan ayında bitirdim. Ardından 2012/2013 Eğitim Öğretim yılında Gazi Üniversitesi Resim bölümünde misafir öğrenci olarak 1 yıl temel tasarım dersi aldım. Haziran ayında Elazığ’da eğitime katkı için düzenlenen resmi sergi ve performans çalışmasında yolumuz Çoban Ressam ile kesişti. Güzel uğraşların ve ortamların, güzel dostlukları ve güzel insanları buluşturduğuna inanıyorum. Süleyman Şahin’in sanat editörlüğünü yaptığı ANSE Alışveriş merkezinde oluşturulan Sanat Sokağında çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Ankara, İstanbul ve Elazığ’da birden fazla sergide yer aldım. Ayrıca Özel koleksiyonlarda da çalışmalarım var. Basına ve Değerli Çoban Ressam’a, ekip arkadaşlarıma desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum” dedi.
Polatlı’da yetişen Çoban Ressam Süleyman Şahin ve kadın ressamlar Gazetemizi yeni yerinde ziyaret etti.
Çoban Ressam Paris'te Van Gogh'un mezarı başında
Polatlı’da resim yapmaya başlayan ünü dünyaya yayılan Çoban Ressam Süleyman Şahin ve kadın ressamlar Demet Adalı ve Leyla Balaban, Polatlı Postası’na ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret kapsamında gazetemize kendi yaptıkları bir de tablo hediye eden Ressamların, gazetecilerle birlikte toplu fotoğraf çektirmesinin ardından ziyaret sona erdi. Çoban Ressam ile birlikte Ankara’nın sanat sokağı olarak ün kazanan ANSE Alışveriş merkezindeki sergi salonunda çalışmalarını sergileyen, ve sanatsal faaliyetlerini sürdürmekte.
ÇOBAN RESSAM, DESTEKLERİNDEN DOLAYI POLATLI POSTASI’NA TEŞEKKÜR EDİYORUM
Çoban Ressam Süleyman Şahin, konuşmasında, “ Ankara’nın potansiyeli en yüksek ve Ankara’nın parlayan yıldızı konumundaki Polatlı’yı çok iyi görüyoruz. Büyükşehir’e bağlanma sürecini de destekliyoruz. İnşallah Polatlı için hayırlı olur. Polatlı Postası’nın da Büyükşehir’de tanınırlığını artırdığını görüyoruz. Polatlı’nın 58 yıllık gazetesinin Ankara tarafından da tanınması önemli bir olgu. Polatlı Postası aynı zaman da Ankara gazetesidir. Çalışanlarını da ben kendim ve arkadaşlarım adına tebrik ediyorum. 70 km mesafe olmasına rağmen çalışan gazeteci sayesinde Polatlı ile ilgili merak ettiğimiz her türlü habere ulaşabiliyoruz. Tekrar Polatlı Postası çalışanlarına teşekkürlerimi bir borç biliyorum” dedi.
RESSAM ADALI: YEREL BASIN ANADOLU'NUN SESİ
Ressam Demet Adalı, “1 Ocak 1968 yılında Ankara’da doğdum. Resim sevgisi küçük yaşlarımdan itibaren vardı. Renkler ve doğa beni her zaman masal ülkelerine götürmüştür. Eğitim hayatım boyunca resim derslerine karşı çok fazla ilgim oldu. Öğretmenlerim de bunu farkettiğinden beni arkadaşlarımla birlikte değil; ayrı olarak ilgilenerek resim konusunda beni yetiştirdiler. Okuduğum Lisede resimlerimin mezun olduktan yıllar sonra sergilerde tekrar kullanıldığını duyunca çok gururlandım. Çalışma hayatıma evlilikle birlikte bir süre ara versem de hiçbir zaman sanatla özellikle resimlerle bağımı koparmadım. Sergilere katılarak güncel sanatı takip ettim. 2002 yılında Mezitli sanatevinde İlhan Çevik Hocanın resim atölyesinde resim çalışmalarıma başladım. 2002 ve 2003 yıllarında Mezitli sanat evi, Mersin Sanat Sokağı ve Nazım Hikmet Kültür Merkezinde diğer Ressam arkadaşlarımla karma sergilere katıldım. Sergilerimize Vali Alaaddin Yüksel ve İlçe Belediye Başkanlarımız katıldı. Değerli Hocam Çoban Ressam Süleyman Şahin ile 2013 yılında tanıştım. Şimdi de Ankara Bölgesinde tanınan ünlü Çoban Ressam’la birlikte çalışıyorum. Sergilerimizi birlikte düzenliyoruz. Süleyman Bey, resme hayatını vermiş, yaptığı tüm eserlerine itina ile saygı ve sevgisini katmış bir sanatçıdır. ANSE Alışveriş merkezinde 80 ressam arkadaşımızla birlikte çalışmalarımıza devam ediyoruz. Basın aracılığıyla desteklerinden dolayı Çoban Ressam Süleyman Şahin’e teşekkür ediyorum” dedi.
RESSAM BALABANLI: ÇOBAN RESSAM SİZİNLE GURUR DUYUYOR
Ressam Leyla Balaban, “1961 Ankara doğumluyum. Kurtuluş Lisesini bitirdikten sonra Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdim. Resim eğitimi düşlerken aldığım iktisat eğitimi ile parlamento da göreve başladım. Yoğun çalışma hayatı ve iki çocuğumun doğumu resim çalışmalarımı sekteye uğratsa bile durduramadı. Çalışma hayatım devam ederken, Ressam Himmet Gümrah ve Orhan Gürel ile atölyelerinde pastel, Vahap Demirbaş ile yağlıboya çalıştım. Sanatın için de olmanın bir yaşam tarzı olduğunu düşünüyorum. Kamu çalışma hayatımı 2012 Nisan ayında bitirdim. Ardından 2012/2013 Eğitim Öğretim yılında Gazi Üniversitesi Resim bölümünde misafir öğrenci olarak 1 yıl temel tasarım dersi aldım. Haziran ayında Elazığ’da eğitime katkı için düzenlenen resmi sergi ve performans çalışmasında yolumuz Çoban Ressam ile kesişti. Güzel uğraşların ve ortamların, güzel dostlukları ve güzel insanları buluşturduğuna inanıyorum. Süleyman Şahin’in sanat editörlüğünü yaptığı ANSE Alışveriş merkezinde oluşturulan Sanat Sokağında çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Ankara, İstanbul ve Elazığ’da birden fazla sergide yer aldım. Ayrıca Özel koleksiyonlarda da çalışmalarım var. Basına ve Değerli Çoban Ressam’a, ekip arkadaşlarıma desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum” dedi.
‘Bu proje’ engellileri bir adım öne çıkaracak
Yaşam Koçu projesi hayata geçiyor
Beyaz Ay Derneğinin, Polatlı Postası tarafından geçtiğimiz yıl Cemil Meriç Engelsiz Hayat Merkezi açılışında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e sunulan ‘Yaşam Koçu’ projesi gelen desteklerle ve Bakanlık tarafından beğenilmesinin ardından Polatlı’da uygulamaya girmeye hazırlanıyor. Polatlı’da özellikle Üniversite ve Lise öğrencilerinden gelen yoğun talep, Beyaz Ay Derneği ve Engellilerin bu yöndeki umutlarını yeşertmiş durumda. Projenin yürütme sürecinde gazetemiz Beyaz Ay Derneği Polatlı şube Başkanı Ziya Suluyer ile röportaj gerçekleştirerek, Yaşam Koçu projesi, süreçte gelinen son noktayı ve Polatlı’dan gelen desteği ayrıntılı bir şekilde anlatıyor. Suluyer, projenin başarılı olması halinde pilot bölge Polatlı olarak tüm Türkiye’de uygulamaya girebileceğini söyledi.
Beyaz Ay Derneği Polatlı şube Başkanı Ziya Suluyer, “Yaşam koçu projesi 3 Aralık 2012’de Polatlı’da Cemil Meriç Engelsiz Hayat merkezi açılışında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e projeyi sunmasıyla başladı. Bu proje çok beğenildi. Daha sonra ilçe bazında derneğimiz bu projeyi Polatlı’da nasıl hayata geçirebiliriz diyerek bir araya geldi ve görüşüldü. Bu proje Polatlı Postası çalışanlarından projemizin hamisi Sevgi Yılmaz ile birlikte gerçekleşiyor. Buna benzer bir çalışma daha önce Beyaz Ay Derneği Malatya şubesinde olmuştu. Şimdi pilot bölge olarak seçtiğimiz Polatlı’da bu projeyi başlatmak istiyoruz. Başarılı olursak ve halkımızdan yeterli manevi desteği alırsak Türkiye genelinde bu projeyi yayacağız. Burada toplumun en dezavantajlı kesimi olan engellilerin hayatlarını kolaylaştıracak noktada ne yapabileceğimizi tartışma noktasında yaşam koçluğu projesi yerinde olacak. Yaşam koçluğunda engellilerin hayata daha iyi tutunmalarını sağlamak için gönüllü olan insanlarımızdan her birinin bir engelliye yaşam koçu olarak vereceğiz ve onların hayata daha iyi tutunmalarını sağlayacağız. Projeyi hayata geçirmek noktasında şimdilik tam desteği alıyoruz. Bu projeyi tam anlamıyla hayata geçirebilmemiz için Finansör anlamında bir proje ortağı bulmamız gerekiyor. İlçedeki tüm engelli gruplarını kapsayacak ve umuyoruz ki başarılı olacaktır.
PROJENİN AMACI?
Eğitim alan veya almak isteyen tüm engelli bireylere destek olacak koçlar yetiştirerek engelli bireylerin eğitim ve yaşam koçlarıyla sosyal hayatta önündeki engelleri kaldırmaktır. Bu şekilde engellilerin en büyük problemi olan eğitimsizlik problemini çözmektir. Bu alan da Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğrencilerinden bu alanda çok güzel geri dönüşler aldık. Üniversite öğrencileri açısından baktığımızda ise, bu proje ile öğrenciler ileride hangi meslekte çalışırsa çalışsın, toplumun %10’luk denilen engelli kesiminin farkında olmaları sağlanacaktır. İnsanlar onlarla temas kurduklarında karşılıklı anlayış ve diyalog gerçekleşecektir. Engelliler, erişim noktasında önündeki engeller kaldırıldığında hayatı başarabilecekleri görülecektir.
YAŞAM KOÇLUĞU SÜRECİNDE NELER YAPILABİLİR VE YAPILACAKLAR?
Bu proje kapsamında 1 yıldır faal bir şekilde çalışan Cemil Meriç Engelsiz Hayat Merkezi ve Belediyemiz Kültür Müdürlüğü bizlerle birlikte çalışacaktır ve çalışıyorlar. Bunun yanında Aile Danışma Merkezi (PADMER)’inde büyük katkıları oluyor. Kültür Müdürlüğü dahilinde Babalık eğitimi alanında verilen verilen eğitimler bu projeye çok büyük katkı sağlıyor. Bunun yanında faaliyetlerimiz ve özellikle Yaşam koçluğu projesi, Basınında yadsınamaz katkısıyla da projeye çok büyük katkı sağlamaktadır. Yerel Basının desteklerini görüyoruz ve teşekkür ediyoruz. Çok duyarlı davranıyorlar.
YAŞAM KOÇLUĞU NEDİR?
Yaşam Koçluğu genel anlamda kişisel performansı düzeltmeye, korumaya, geliştirmeye ve sınırları zorlamaya yönelik etkinliklerdir. Yani bir görme engelli açısından sınırları zorlama: Evden tek başına çıkıp okula, işe, çarşıya ve markete gidip gelmektir. Bunu yapan Görme engelli sayısı fazladır. Sınırları zorlama açısından bir yaşam koçu ve belli eğitimlerle her engelli sınırlarını zorlayabilir ve gündelik yaşama katılabilir. İnsanlar engelli olsun olmasın gündelik yaşama katılma ve belli bir statüye kavuşma noktasında engelliler birbirilerine rol model olabilir veya bir yaşam koçu ile de bu sağlanabilir. Rol modeller de bu noktada işe yarayabiir. Sürekli evinin içinde durması, hiç dışarı çıkmaması engelliye bir şey kazandırmaz. Yaşam koçluğu projesinde meslemize duyarlı olan ve katılmak, gönüllü olmak için bir işaret bekleyen arkadaşlarımız var. Özellikle Üniversiteli arkadaşlarımız buna çok duyarlı. Bunun yanında Lise veya Ortaokul öğrencilerimiz de duyarlı olabilirler.
EĞİTİM KOÇLUĞU NEDİR?
Öğrenme, Hedef belirleme,okuma ve diğer ritmik ve uygulama teknikleriyle öğrencinin uygulamaları doğru algılamasını ve yolu en başta doğru yürümesini sağlar. Eğitim Koçluğu kısmını Üniversiteli arkadaşlarımızla hayata geçiriyoruz. Engelli arkadaşlarımız, işe girmek için girdikleri sınavlarda bu öğrencilerimiz Eğitim Koçluğu kapsamında onlara yardımcı olacaklar. Engelliler ile iletişimde insanların en büyük yanlışlığı; engelliye yaklaşırken acıma veya korkma gibi davranışlarıdır. Onlara acıma ve korkma gibi davranışlar gösterilmesi onları rencide eder. Onlara normal insanlar gibi davranılmalı. Yeri geldiğinde normal insandan beklenen bir davranış veya eylemi, yeri geldiğinde onların yapmasına müsaade etmek gerekir. Ayrıcalık değil eşiti gibi davranmak gerekir. Özellikle memurluk sınavlarına girecek olan engelli arkadaşlarımızda Eğitim koçlarının işine yarayacak müthiş bir çalışma azimleri var. Bu çalışma azimleri sayesinde aynı zaman da bu engelli arkadaşlarımız motive olacaklar ve moral bulacaklardır. Bu öğrenciler, engelli arkadaşlarıyla hem arkadaş hem de eğitmeni olacaklardır. Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğrenci Konseyi Başkanı Bedri Sinan Taşpınar ile görüştüğümüzde bize Eğitim Koçluğu için başvuracak arkadaşlarının 100’ü geçtiğini belirtmişti.
YAPILAN FAALİYETLER, ENGELLİLERİN İŞE GİRMESİ NOKTASINDA NE GİBİ FAYDALARI OLACAKTIR?
İşe girme noktasında engelli arkadaşlarımıza çok ciddi anlamda yardımcı oluyoruz. Biz eçok yardımcı olan ve Yaşam koçluğu anlamında bizim için çok özel bir yeri olan Hüseyin Demir arkadaşımızın çok yardımlarını görüyoruz. Aynı zaman da arkadaşımızla Fabrikalarda engelli arkadaşlarımızın istihdamı konusunda girişimlerde bulunuyoruz. Şu ana kadar 30’a yakın arkadaşımız işe yerleştirilmiştir. Bu arkadaşlarımıza yönelik ve yeni işe girecek engelli arkadaşlarımıza yönelik olarak Bu kez İş Koçları dediğimiz gönüllülerimiz harekete geçecekler ve iş yaşamında ve işe girerken yapılması ve konuşulması gerekenler konusunda belli eğitimler verilecektir. İş yerlerinde neler konuşulur ve iş görüşmelerinde neler görüşülecek onları öğreteceklerdir. Engelli arkadaşlarımız için 3 önemli unsur vardır. Bunlar; İş, Eğitim ve sağlıktır. Sağlık unsurunda devletimiz üzerine düşen görevi layıkıyla yerine getirmektedir. Allah devletimize zeval vermesin. Evde bakım veya sağlık sigortası ile sağlık durumları devlet tarafından sigortalanmaktadır.
İŞ KOÇLUĞU?
Proje kapsamında üniversite öğrenciler, engelli arkadaşların durumlarını daha iyi tanımak amacıyla eğitim seminerleri düzenlenecek. Bu eğitim seminerleri alanında uzman kişiler engel durumlarına sınıflandırılan engelli arkadaşlarımıza yönelik eğitimler verecek, sosyal hayata hazırlamada bir arkadaş, bir dost olacaklarıdr. Engelli arkadaşlarımızın farklı engel durumları olmasına rağmen ortak hareketleri ise normal insanların acıma veya korkma durumları karşısında fazla kırılgan olurlar. Onlara çok fazla ilgi gösterilmesinde veya hiç görmezden gelinmesinde kırılgan olmaktadırlar. Onlara normal insanlar gibi davranılması ve engel durumunun hissettirilmemesi gerekir.
FARKLI İNSANLAR, ENGELLİNİN HAYATINA GİREN AYRI BİR RENKTİR
Proje kapsamında her öğrencinin ayrı engel grubuna mensup 5 engelli arkadaşını evinde ziyaret etme imkanı olacak. Burada engelli arkadaşlarımızın da gönüllü olması dikkate alınacaktır. Genellikle de engelli arkadaşlarımız bu durumdan çok memnun olacaklardır. Çünkü onlar engel durumlarına bakmaksızın hayatlarına yeni bir insan girmesini hayatlarına renk gelmişçesine algılıyor ve mutlu oluyorlar. Dışarıdan bakıldığında farklı görülebilir, ev hayatında nasıl bir insan olduğu görülebilir. Üniversite öğrencileri bu projeyle Polatlı’da engellilerin evlerine kadar girerek onlara her türlü desteği verecektir” dedi.
16 Ocak 2014 Perşembe
Polatlı Postası’yla ‘UNESCO’ yolunda
Posta’da çıkan haber
kupürleriyle ‘Dünya Ressamlar Günü’
UNESCO başvurusu…
Dünyaca ünlü
Polatlılı Çoban Ressam olarak bilinen Süleyman Şahin 27 Şubat’ın “Dünya Ressamlar Günü” kabul
edilmesi için Polatlı Postası Gazetesi’nde çıkan haber kupürlerinden oluşan bir
dosya sunumu gerçekleştirdi.
İlk tablosunu 60’lı
yıllarda Polatlı’da satan ve hayatını
fırçasıyla kazanan Çoban Ressam 13 Ocak 2014
tarihinde 27 Şubat’ın “Dünya Ressamlar Günü” kabul edilmesi için Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve
Kültür Örgütüne başvurdu. Gazetemize yaptığı açıklamada “Dünyada pek çok gün
var bunun yanında hayatı tuvallere çizen sanatçıların ‘Ressamlar Günü’ neden olmasın?”dedi.
Günyüzü- Beyyayla’dan, Polatlı’ya gelip boyacılık yapan ardından Balgat’ta
çobanlık yaparken gezdiği yürüdüğü her yerde resim çizen Çoban Ressam, bizler
çok zor şartlarda köyümüzü, kentimizi, dünyayı ve insanları fırçamızla anlatırız.
Köyümde sarı renklerine aşık olduğu kırlarda çılgınca resim yapardım, dedi.
EKMEĞİMİ FIRÇAMLA
ÇIKARDIM
Şahin, PP muhabirine yaptığı açıklamada,
"Resim beni yetiştirdi. Hem içerde hem dışarıda şu ana kadar 105 sergi açtım. Sanatçıların
çilesini bizzat tanık oldum. Arkadaşım Ressam Bayro ölmeden önce ‘mezarlıkta resim sergisi ‘açarak
dünyaya, sanatçılara ölmeden önce değer
verilmesi mesajını verirken benim
de en önemli amacım, sanatçılar adına
bir gün olması. Dünyada pek çok
gün var ama 'Ressamlar Günü' yok. Belki de bu günü en çok hak eden ressamlardır
çünkü 'ressamın sanatı hep öldükten sonra değerlenir' felsefesiyle değerli
eserlerin ressamları aç kaldılar, tablolarını satamadılar ama öldükten sonra
eserleri dünyanın en kıymetli hazineleri oldu"
dedi.
PARİS’TE CAFELERDE SOKAKLARININ
RESİMLERİNİ ÇİZERDİM
Paris'te yaşadığı yıllarda, ünlü ressam Van
Gogh'un mezarı başında, ressamların haklarını hep savunacağına ve ressamların
değerinin bilinmesi için mücadele edeceğine yemin ettiğini söyleyen Şahin,
"Ölene kadar Dünya Ressamlar Günü'nün takipçisi olacağını" vurguladı.
Şahin, bir çok ressamın hayatı boyunca çok
acı çektiğini, çeşitli sorunlarla baş etmek zorunda kaldığını, takdir
görmediğini, emeklerinin karşılığını alamadıklarını anlatarak, bütün bunların
ancak dünya çapında kabul edilecek bir gün ile gündeme getirilebileceğini
vurguladı.
TUVALET KAPISINA ÇAKILAN TABLOSU TÜRK-İŞ
SERGİSİNDE 7500 LİRAYA ALICI BULDU
Çoban Ressam ANSE’deki
sanat galerisinde resim üzerine sohbetinde oldukça ilginç bir anısını bizimle paylaştı. Köyde resim
çizdiğim günlerde bir yakınıma duvarlarına asmaları için hediye ettiğim tablomu tuvaletin kapısına çaktıklarını görünce beynimden
vurulmuşa döndüm. Türk-İş’te sanat galerisinde ‘o tabloyu hikayesini anlatarak sergiye’
çıkardım. Tablom o zamana göre en pahalı ederiyle 7500 liraya satıldı.Ankara’da satılan bu ilk tablomun anısı ben de derin izler bıraktı. O günden bugüne
yılmadan, yorulmadan ilk günkü
heyecanımla tablolarıma Anadolu’nun her bir karesini, rengini, insanını çizerek
geleceğe hediye ediyorum, diye anlattı.
Vangogh
hayranlığı, izlenimci sanat
akımı, Fikret Mualla beğenisi ve
hepsinin yanında resimle yaşamayı seçen,
ressam olmak isteyenlere her zaman destek veren ve Dünya Ressamlar Günü için ilk kez 2006 yılında Kayseri'den başlatan,
bugün gelinen noktada Azerbaycan ve bazı Batılı ülkelerde bugünün
desteklendiğini belirten Şahin, "Hiçbir sanatçı dünyaya zarar vermemiş.
Yüz yıllar öncesinde yaptıkları resimler ise dünyanın her yerinde çok kıymetli.
Onun için sanatçıların da bir günü olsun istiyoruz. Günü olsun, hatırlansın,
ressamlar bilinsin, halka yayılsın. Halkla kaynaşsın" diye konuştu.
POLATLI’NIN ‘ÇOBAN’I UNESCO YOLUNDA
Polatlılı ressam Şahin, ressamların halkla
kaynaşması için Kayseri, Bursa ve Ankara'da Ressamlar Sokağı kurduğunu ve
yalnızca Ankara'da 80 ressamın burada halkla iç içe sanatını icra ettiğini
anımsatarak, Polatlı Postası aracılığıyla doğduğum topraklarla iç içe olmamı sağlıyor. Yerel basın çok
önemli. Kendilerinde çıkan haberlerimizi
biriktirdim bir dosya halinde 13 Ocak 2014 tarihinde 27 Şubat’ın “Dünya Ressamlar Günü”
kabul edilmesi için Birleşmiş Milletler
Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütüne başvurdum. 27 Şubat'ı seçmesinin nedeni için ise Şahin
şöyle açıkladı: "Biz Kayseri'de 27 Şubat'la başladık, ama sonra baktık o
kadar temiz bir gün ki. Karda da yağmurda da resim yaptık. Dünyada eğer bir gün
olursa bu değiştirilir ama biz bunu sevdik, çok tertemiz, problemsiz bir gün.
Dünyadaki çeşitli sanatçılar tarafından da bu tarih kabul ediliyor.”
VAN GOGH'UN MEZARI BAŞINDA SÖZ VERDİM
Çoban Ressam Pazartesi günü UNESCO Türkiye
Milli Komisyonuna sunduğu başvuru dilekçesinde ise şu ifadelere yer verdi:
"2006 yılında Kayseri'de açıkladığımız
bugünü her yıl 27 Şubat'ta, Türkiye'nin değişik yörelerindeki etkinliklerle
kutluyoruz. Ben Çoban ressam Süleyman Şahin, bugünün öncüsüyüm. Vincent Van
Gogh'un mezarı başında söz verdim. Açlıktan zor durumda olan geçmişteki
ressamların eserleri, bugün müzelerde paha biçilemeyen kıymetli değerler olup
yüz yıllarca o ülkenin hem ekonomisine hem de turizmine katkıda bulunmaktadır.
Bu nedenle 27 Şubat'ın Dünya Ressamlar Günü olarak kabul edilmesini tüm
yüreğimle istiyorum”sözlerine yer verdi.
15 Ocak 2014 Çarşamba
OKUL VE Cami Çamlıca’da sosyalleşmenin tek alanı
Mehmet Akif Ersoy, bozkırın ortasında bilgiyle yeşeriyor
Eski adı Çamur Hasan yeni
adı Çamlıca olan bu mahallede sosyalleşmenin merkezi Mehmet Akif Ersoy ilk ve ortaokulu ve camisi
olarak niteleniyor.
17. okul ziyaretimiz
yoksul kesimin zor hayat şartlarıyla mücadele ettiği Çamur Hasan cici adıyla
Çamlıca Mahallesi’ne idi. Mahallenin çocukları, okul bahçesinde doğal sebze üretirken,
parça pinçik filelerde futbol oynarken, derslikte saksılar içinde ‘küpeli
çiçeği’ yetiştirirken umutsuzluğu umuda dönüştürmüş Mehmet Akif’te. İsmini, başka bir mahallemize de veren vatan
ve istiklal şairi Mehmet Akif Ersoy’dan almış. Eski adı Çamur
Hasan yeni adı Çamlıca olan bu mahallede sosyalleşmenin tek merkezi Mehmet Akif Ersoy ilk ve ortaokulu ve
camisi olarak niteleniyor. Okul 1992-1993 öğretim yılında, Milli Eğitim
Müdürlüğü bünyesinde hizmete açılarak 11 derslik olarak öğretime başlamış. Okul
eğitim öğretim hizmetine başladığı ilk yıldan bu yana çağdaş eğitim-öğretimin
gerekleri; uygun fiziksel mekanların temini, eğitim öğretim araç ve
gereçlerinin sağlanması, eğitim-öğretim ve yönetim süreç standartlarının
belirlenmesi ve en güzel şekilde yürütülmesi konusunda çağdaş eğitim kurumu olma yolunda güzel
adımlar atmaktadır.
BU OKULDA UMUT VAR
İsmini, başka bir mahallemize de veren vatan ve istiklal şairi Mehmet Akif Ersoy’dan
almış. Çamlıca olan bu mahallede
sosyalleşmenin tek merkezi Mehmet Akif
Ersoy ilk ve ortaokulu ve camisi olarak niteleniyor. Polatlı’nın
kuzeyinde köy görünümü
ile merkeze oldukça uzak Çamlıca
Mahallesi’nde okuma oranı oldukça düşük seviyede. Mehmet Akif Ersoy ilk ve
ortaokulu sosyalleşme alanında mahallenin tek farkındalık alanı olarak
adından söz ettiren önemli bir kurum. Çamlıca’ya daha çok kenar mahalle
olmasından kaynaklanan konumu itibarıyla göçmen aileler geliyorlar. Göçmen
ailelerin de çocuklarının eğitiminden çok ekmek parası kazanmak en birinci
öncelikleri olmuş durumda. Okulun mevcut 188
öğrencisi var. Bu öğrencilerin 90 ‘ı ilkokulda 98 ‘de ortaokul öğrencisi
şeklinde eğitime devam etmekte.
ESKİ MÜDÜR YAZAR’LA KONUŞTUK ÇİÇEĞİ BURNUNDA MÜDÜRE NASİP OLDU
Bu röportajı yapmak üzere Mehmet Akif eski müdürü Muhsin
Yazar’dan randevu aldık. Yazar’ın tayini
çıkınca, Yazar, okulun müdür yardımcısı Hamza Erdoğan için ’Benden daha çok
emeği geçti’ diyerek bizi henüz
müdürlük görevine getirilen Erdoğan’ı önermişti. Erdoğan’ Sağolsun Muhsin
Müdürümün burada çok emeği geçti kendisine yeni görevinde çok teşekkür
ediyorum” dedi.
SPOR ONLARI
BİRLEŞTİRİYOR: MASA TENİSİNDE
OKUL 1.LİĞİ BÖYLE KAZANILMIŞ
Okul 4+4+4 eğitim uygulamasından sonra taşımalı eğitim
olmasından dolayı ayrılmamış eğitim öğretimine ilkokul orta okul birlikte devam
etmekte diye bilgi veren Mehmet Akif Ersoy Müdürü Hamza Erdoğan: “Okulumuzun
veli profili genellikle dar gelirli ve Polatlı dışından ilçemize gelip yerleşen
ailelerden oluşmaktadır. Bir de buna taşımalı öğrencilerimizin eklenmesi
öğrencilerimiz arasındaki kültür çeşitliliğini artırmaktadır. Bu durum
okulumuza; ülkemizin farklı coğrafyadan gelen çeşitli hayat tarzlarının, köy-kent yaşamının bir potada eritildiği
eğitim yuvası ve bu bağlamda
çocuklarımızın öğretimin yanında eğitilerek topluma kazandırma adına
da önemli bir misyon yüklenmesine neden
olmuştur” diye bilgi verdi.
FARKLI KÜLTÜRLERİN UYUMU
Erdoğan, Okulumuzun veli
profili genellikle dar gelirli ve
Polatlı dışından ilçemize gelip yerleşen
ailelerden oluşmaktadır. Bir de buna taşımalı öğrencilerimizin eklenmesi öğrencilerimiz arasındaki kültür çeşitliliğini
artırmaktadır. Bu durum okulumuza; ülkemizin farklı coğrafyadan gelen çeşitli
hayat tarzlarının, köy-kent
yaşamının bir potada eritildiği eğitim
yuvası ve bu bağlamda çocuklarımızın
öğretimin yanında eğitilerek topluma kazandırma adına da önemli bir misyon yüklenmesine neden
olmuştur.
TAŞIMALI EĞİTİM
Okulumuz
açıldığı günden bu güne bir çok öğrenciyi
mezun etmiş, özellikle taşımalı eğitim kapsamında ilçemizin bazı köylerindeki çocuklarımız, okulumuzda eğitim
öğretimini tamamlamıştır. İlk zamanlarda
taşınan köylerin fazla olması nedeniyle öğrenci mevcudu kırklara yaklaşan sınıflarımız bugün
merkezde taşımalı eğitim yükünün İMKB
okulu ile paylaşılmasıyla sınıflarımızdaki öğrenci sayımız 20-25
civarındadır. (Bu sayı özel okullardaki
sınıf mevcuduna yakındır), Taşımalı eğitim kapsamından okulumuza
Karapınar, Beyceğiz, Çimenceğiz köylerinden 2 servis aracı ile taşınan 47 öğrenci öğlen yemeklerini okulumuz
yemekhanesinde yemektedir.
BİZİ GÜÇLÜ KILAN
ÖĞRETMENLERİMİZ
Tüm çalışanların
işbirliği ve dayanışma içinde olduğu, her gün daha iyiye
ulaşmaya çalışan bir okul olmak ,çalışmaları sonucunda okul
ikliminin değişmesine, proje kültürünün gelişmesine, var olan şartlarda da en
iyisinin yapılabileceğine inanan genç dinamik öğretmen kadrosu ile
çalışmaktır..
SATRANÇ DA İDDİALILAR ÇÜNKÜ:
SATRANÇ ŞAMPİYONU
MÜDÜR, ÖĞRENCİLERİ HAZIRLIYOR
Polatlı’da satranç müsabakalarına katılan ve şampiyonluklar
kazana Mehmet Akif Ersoy ilk ve ortaokulu Müdürü Hamza Erdoğan, 1974 Sivas
doğumlu. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümü mezunu.
Ülkemizin çeşitli illerinde, İzmir, Sivas, Gaziantep ve
son olarak Ankara’da görev yapan Erdoğan, Ankara’daki görevimin ardından
Polatlı ilçesi Karapınar köyünde ve 13 Eylül Ortaokulunda çalıştım. Şimdi de
Çamlıca Mahallesi Mehmet Akif Ersoy İlk ve Ortaokulunda Müdür olarak görev yapmaktayım. Üç yıldır bu okulda
çalışıyorum. Eğitime
dair paradigmalar değişmektedir. Yeni eğitim sisteminde öğrenciler okul,
dershane, internet sarmalından kurtarılmaya yönelik çalışmalar yapılıyor.
Öğrencilerin sosyal hayatı yaşamaları
bedensel aktiviteler gerçekleştirmeleri için oyuna yönelik ders saatleri
artırılmış, Oyun ve Fiziki Etkinlikler
adı altında haftalık 5 saat süreli
zorunlu bir ders konulmuştur. Bu bağlamda okulumuz çocukların akademik
başarılarının yanında aynı zamanda fiziksel etkinlikler
gerçekleştirebilecekleri imkanlara sahiptir. Çocukların fiziksel aktiviteler
gerçekleştirmeleri için öğle aralarında özellikle taşımalı öğrencilerin masa
tenisi ve satranç oyunu ile zamanlarını değerlendirmeleri sağlanmaktadır. Bunun
sonucunda ilçemizde gerçekleştirilen masa tenisi ve satranç turnuvalarında
ciddi dereceler kazandık, diye konuştu.
KENAR
MAHALLEDE AMA BEYNELMİLEL ÖĞRENCİLERİYLE
UMUT AŞILIYOR
Bu okula gelenlerin ilk izlenimi‘kenar mahalle okulu’ şeklinde olduğu. Bu yüzden okula devam eden öğrencilerin akademik başarı beklentisi
oldukça düşük. Eğitim seviyesi velilerin
yaşam tarzına paralel profilde sürmekte. Dolayısıyla Velilerin eğitim
alanında çocuklarına ve okula ilgileri, merkezdeki okullara oranla daha düşük.
Bu mahallede daha çok kenar mahalle olmasından kaynaklanan konumu itibarıyla
göçmen aileler yaşıyor.
ÇAMLICA’DA EKMEK PARASI KAZANMAK ÖNEMSENİYOR
Göçmen ailelerin de çocuklarının eğitiminden çok ekmek
parası kazanmak en birinci öncelikleri olmuş durumda. Okulun 188 öğrencisi var.
Bu öğrencilerimizin 90 tanesi birinci kademede, 98 tanesi de ikinci kademede
yani 90 ilkokul, 98 tane ortaokul olmak üzere öğrenci mevcudu toplan 188’i
buluyor. Bu öğrencilerimizin içerisinde aynı zaman da taşımalı öğrencilerimiz
de var. Yaklaşık 45 taşımalı öğrencimiz var.
OKULUMUZUN EN BÜYÜK AVANTAJI
Taşımalı öğrencilerin geneli; Karapınar, Beyceğiz ve
Çimenceğiz köylerinden okula taşınmakta. Şu an okulda 11 derslik vardır.
Sınıfların mevcudu yaklaşık 20 öğrenciyle kolej eğitimi ayarında olduğunu ifade
eden Okul Müdür Yardımcısı Hamza Erdoğan: “Okulumuzun en büyük avantajı budur.
Sınıf mevcudumuzun sayısının az olması, öğretim kalitemizi artırmaktadır. 20
kişilik sınıflarda kolej düzeyinde eğitim veriyoruz. Veli profilimizde çok
çeşitli yerlerden gelen öğrencilerimiz var. Türkiye’nin özellikle doğusundan
olmak üzere öğrencilerimiz gelmekte. Bunun yanında köylerimizden gelen taşımalı
eğitimle gelen öğrencilerimiz var.
Öğrenci veli profili bu yüzden
dar gelirli öğrencilerden oluşuyor. Okulumuzda öğrencilerimize yönelik meslek
tanıtımı ve doğru yönlendirme çalışmalarını bir sıkıntı olmadan sağlıklı bir
şekilde yürütüyoruz. Okulumuzda rehberlik öğretmenimiz yok; ama Müdür
yardımcısı olarak ben ve öğretmen arkadaşlarım bu konuda öğrencilerimize
elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz” diye aktardı.
MAHALLEDEKİ VELİLERİ TEK TEK DOLAŞIYORUZ
Erdoğan, kendi adıma
konuşmak gerekirse bu mahalleyi çok iyi tanıdım. Mahalledeki velileri tek tek
gezerek öğrencilerimle ilgileniyorum, sorunlarını çözmeye çalışıyorum. Bu
sayede okulumuza devamsızlık oranı büyük oranda düştü diyebiliriz.
Velilerimizle birlikte onların dilinden konuşarak öğrencilerimiz hakkında
‘Onlar için neler yapabiliriz?’ diyerek konuşup ‘Onlar için neler yapabiliriz?
tartışıyoruz.
VELİLERLE ‘ÖĞRENCİLER
İÇİN NELER YAPABİLİRİZ? TARTIŞIYORUZ
Mahalledeki ailelerin okula olan tutumunun çok memnuniyet
verici olduğundan söz eden Müdür Yardımcısı, Okulumuza, öğretmenlerimize karşı
saygı ve sevgi konusunda çok iyi durumdalar. Tek eksiğimiz ailelerimizin eğitim
seviyesinin düşük olması olması. Çamlıca, ilçe merkezinde uzakta köy gibi bir mahalle. Tabii ki başarılı Üniversite’ye
giden öğrencilerimiz de oldu.
GÜNEYDOĞULU ÖĞRENCİLERİN BAŞARISI ÜST SEVİYEDE
Tabii ki başarılı Üniversite’ye giden öğrencilerimiz de
oldu. En çok da Doğu ve Güneydoğudan gelen öğrencilerimizin başarısı daha
yüksek konumda. Öğretmenlerimiz genç,
dinamik, idealist öğretmenlerden oluşuyor. Bu en büyük avantajımız. Okulumuzda 4 sınıf öğretmeni, 1 anasınıfı
öğretmeni, 5 branş öğretmeni ve 2 tane ücretli çalışan öğretmenimiz var. Bir
öğretmenimiz İstiklal İlkokulundan ücretli olarak geliyor.
Taşımalı olarak gelen öğrencilerin, normal öğrencilerle
başarı temelinde karşılaştırdığımızda Taşımalı eğitimin Başarı üzerindeki
yüzdesi, birbirine yakın görünüyor. Öğrencilerimizin davranışsal ve uyum
sağlama yönünden de bir problemimiz yoktur.
ADAPTASYON PROBLEMİ YOK
Köy ve Merkezdeki öğrencilerimiz birbirine yabancı
olmadıkları için adaptasyon problemi yoktur. Bunun yanında söylediğim göçmen
aileler geçici olmamak kaydıyla tamamen kalıcı olarak buraya yerleşen
ailelerimizin çocukları bulunuyor.
PARÇALANMIŞ AİLE ÇOCUK ORANI %11,6
Bunun yanında Kaymakamlığımızın yürüttüğü Paçer projesi var.
Okulumuzda Paçer çalışmalarını yürütüyoruz. Paçer kapsamında okulumuzda
belirlediğimiz 12 Erkek, 11 Kız olmak üzere toplam 23 öğrencimiz Parçalanmış
aile çocuklarından oluşuyor. Çocuklarımızla ilgili bir sıkıntı yaşamıyoruz. Bu
konu da velilerimiz ve biz öğretmen arkadaşlar, çocuklarımızla ilgileniyoruz.
Öğrencilerimizi mağdur etmemek için elimizden geleni yapıyoruz.
Kaymakamlığımız, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğümüz ve sivil toplum kuruluşları ile
birlikte onlara yardımcı oluyoruz. Bu konu da bir sıkıntı yaşamıyoruz.
Parçalanmış aile çocuklarının diğer çocuklarımıza oranı %11,6’dır.
KONFERANS SALONUNA İHTİYAÇ VAR
Okulumuzda konferans salonumuz ve kütüphanemiz eksik.
Öğrencilerimiz bize uzak da olsa En yakınımızda 2 km uzağımızdaki Kaşgarlı
Mahmut Konağından yararlanıyorlar. Ancak Mesafenin biraz uzak olması
öğrencilerimizin her zaman buraya ulaşamamasına neden oluyor. Hele ki yağmur,
kar, fazla soğukların bastırması gibi iklim şartları müsaade etmeyince hiç
gidememekteler.
MAHALLEMİZİN İÇERİSİNDE BİR KÜLTÜREL ALAN BULUNMUYOR
Belediye Mahallelere spor alanları yaptığını biliyoruz.
Ancak Çamlıca mahallesinde maalesef spor alanımız, kültürel alanımız gibi hem
öğrenci hem de mahalle halkımızın vakit geçirebileceği bir mekanımız yok. Bu
konu da Belediyemize talebimizi ilettik. Belediyemiz iklimin kış olmasından
dolayı yazı beklememiz gerektiğini söyledi. Onun dışında okulumuzda
öğrencilerimizin sportif faaliyetlerini gerçekleştirebileceği spor alanları
oluşturmaya çalıştık.
‘MAVİ GÖK, YEŞİL YAPRAK’
BU OKULDA
Aynı zaman da ‘Mavi Gök, Yeşil yaprak’ diye bir projeye
katıldık. Bu proje de Bahçe düzenlemesi alanında başarılı olarak ödül aldık.
Bunun dışında sportif alanlarda Masa tenisinde
Polatlı genelinde okulumuz birinciliği elde etti. Bunun yanında satranç ve
Bisiklet yarışmalarında derecelerimiz var. Mahallemizin sosyal ve yeşil alanı
olarak cami ve okulumuz mevcut. Bunun dışında bir alanımız yoktur. Okulumuz ve
camimizin mahallemiz açısından önemi çok büyük.
MASA TENİSİNDE
POLATLI GENELİNDE OKUL BİRİNCİLİĞİ ELDE ETTİLER
Temiz Çevre-Temiz Okul Projesiyle okulumuzdaki
öğrencilerimize sürekli temiz kalabilme davranışını kazandırmaya çalıştık.
Öğretmenlerimiz ve öğrencilerimizle birlikte okulumuzun boya işlerini kendimiz
yaptık. Başkent Enerji Verimliliği
projesine katıldık.
MAVİ GÖK-YEŞİL YAPRAK PROJESİNE KATILARAK ÖDÜL ALDIK
Okulumuzda uyguladığımız Bir Adım İleri projesiyle
öğrencilerimiz arasındaki olumsuz davranış ve tutumların yerine sevgi-saygı
ortamında güzel davranışlar edinmelerine özen gösterdik.
SOSYAL ETKİNLİKLER VE KULÜP ÇALIŞMALARI
MESLEK TANITMA KULÜBÜ : Öğrencilerimizin gelecekte kendi
ilgi ve kabiliyetleri doğrultusunda meslek seçimi yapabilmeleri için Ulusal
Mesleki Bilgi Sisteminden öğrencilerin profillerinin oluşturulması
sağlanmıştır. Okul tanıtımı ile ilgili geziler yapılmaktadır.
SİVİL SAVUNMA KULÜBÜ:Doğal
afet durumunda karşılaşılabilecek olağanüstü durumlara karşı öğrencilerin
kendilerini korumaları için göstermesi gereken davranışlar kazandırılmaya
çalışılmıştır.
ÇEVRE TEMİZLİK KULÜBÜ: Temiz bir toplum ve temiz bir çevre
içinde temiz bir okul bilinci kazandırmak için temiz birey kültürünün
geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapılmıştır.
DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI KULÜBÜ: Demokratik kültürün
yaygınlaşması için okul bazında çalışmalar yapılmıştır. Okul ve sınıf
temsilcileri seçilmiştir.
ENERJİ KULÜBÜ: Sınırlı enerji kaynaklarının verimli
kullanılması için öğrencilerin bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalar yapılmış
enerji kaynaklarıyla ilgili projelere katılım sağlanmıştır.
SPOR ETKİNLERİ KULÜBÜ: Çocukların bedensel ve ruhsal
gelişimlerinin bütüncül bir anlayışla gerçekleştirmeleri için etkinlikler
düzenlenmektedir. Okulumuzda satranç ve masa tenisi gibi okul içi turnuvalar
düzenlenmiştir.
Umutlar
Umutlar
yıkıldığı zaman.
Ne olur
biliyor musun?
İnsanın
hayalleri bir toz,
Bulutu gibi
toz olur gider.
Umutların
bittiği an,
Derbeder
olur insan.
Gözleri
dolar o zaman.
Kırılır
kalbi,küser hayata
Sövmek gelir
içinden
Haykırır
dağlara taşlara
Kızar
insanlığa
Hıçkırıklar
içinde kaybolur gider.
Umutlar
dünyası yok olur gider.
Kazım MUTLU
Ersoy’un şairi ‘Bayrak’ şiirinden seslendi
Mehmet Akif Ersoy’dan
‘şair’ yetişiyor
İsmini vatan ve istiklal şairi Mehmet Akif Ersoy’dan alan Mehmet
Akif Ersoy Ortaokul 8-A öğrencisi Kazım
Mutlu, hem okuyup hem şair olmak istiyor.
Milli Eğitim Müdürlüğü’nün İlçe
çapında düzenlenen Şiir Olimpiyatlarında
Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu’nun temsil eden
öğrenci Kazım Mutlu okulun
adıyla müsemma tam bir şair. Okul
ziyaretimizde Mehmet Akif Ersoy Portresi önünde okul Müdür Hamza Erdoğan ve
okulun Türkçe Öğretmeni Recep Öztürk ile
birlikte gazetemiz objektiflerine poz verirken, aynı zamanda şair arkadaşlarına
bir de mesajı verdi. Mutlu, hem okuyup
hem şiir yazmayı çok seviyorum. Şair olmak isteyenler benim gibi bol bol kitap
okusunlar. Kitap okuyanlar kelime üretmesi kolay ve bilgi hazinesi çok geniş
oluyor, dedi.
ÖZTÜRK: DERSİ OYUNLA
ZENGİNLEŞTİRİYORUZ
Mehmet Akif Ersoy ilk ve ortaokulu
Türkçe Öğretmeni Recep Öztürk, bu okulda üçüncü yılım, öğrencilerimiz dersleriyle çok ilgili. Biz
dersleri metine bağlı değil oyunlarla zenginleştiriyoruz.. Şairlerin klasik
eserleriyle öğrencileri buluşturuyoruz, sözlerine yer verdi.
ÜRETKEN BİR ŞAİR
Türkçe öğretmeni Recep Öztürk, hedefinde şair olma
yolunda şiirler yazarak ilerleyen
öğrencisi Kazım Mutlu’yu şöyle anlattı. Kazım çok üretken bir şair. Her gün
elinde bir şiirle gelir. Kitap okur, dersine çalışır. Okulumuzu ilçe çapında
Şiir Olimpiyatlarında temsil etti.Şiir defteri şimdiden doldu başaracağına
inanıyorum. Bizim görevimiz onları desteklemek.”
BAHARDA CENNET GİBİ
OKULUMUZA BEKLERİZ
Mehmet Akif Ersoy
Okulu öğrencileri ve idareci, öğretmenleri
Çamlıca’nın havasının çok temiz
olduğunu söyleyerek, bahar geldiğinde okulumuz cennet gibi ferah ve tabiatla iç içe doğal bir parka dönüşüyor,
dediler.Okulun boya, badana işlerinde ve uygulama bahçesinde okul, öğrenci el
ele çalışmakta olduğunu ifade eden okulu Müdürü Hamza Erdoğan, okulun depremle
ilgili olarak zemin etüdü yaptırıldığını
ve sonucunu beklediklerini de iletti
KADER İNGİLİCE ÖĞRETMENİ OLMAK İSTİYOR
Röportajımız esnasında meraklı gözlerle bizi takip eden
öğrencilere hangi mesleği sevdiklerini
ve ne olmak istediklerini sorduk. 7-A sınıfı öğrencilerinden Kader
Gençalioğlu İngilizce öğretmeni olmak
istediğini, Fatma Çetinise anasınıfı öğretmeni olmak istediğini söyledi.
DEPREM ZEMİN ETÜDÜ
YAPILDI
Okul Müdürü Hamza Erdoğan, okulun depremle ilgili olarak
zemin etüdü yaptırıldığını ve sonucunu beklediklerini de iletti. Okulun
uygulama bahçesinde bahar gelince sebze yetiştiriliyor.
GELENEKSEL ÇOCUK OYUNLARINA
HAZIRLAR
Okul, satranç şampiyonları çıkarmaya hazırlanırken Erdoğan,
unutulmaya yüz tutmuş çocuk oyunları için okulda çalışma başlatıyoruz. Okul
bahçesinde eskiye ait bir çok çocuk
oyunu hatırlatılmak üzere projeler geliştireceğiz, diye anlattı.
7 Ocak 2014 Salı
Bir numara Safranbolulu Kanber!
1 evli çift ve
akvaryumlu Bahadır Nergis’in huzurevi hikayesi…
1946’da Ankara’ya
taşınan Safranbolulu Niyazi Kanber Polatlı Huzurevi’nin açıldığı ilk günden bugüne
tam 13 yıldır bir numarası olarak Polatlı Huzurevi’nde yaşadığını
kaydetti.
Polatlı Huzurevi sakinlerinden 84 yaşındaki Niyazi Kanber,
1980 ve 90 arasında ihtilalin bürokratıyım diyerek özel hayatını kısaca anlattı. 1946’da
Ankara’ya taşınan Safranbolulu Niyazi Kanber Polatlı Huzurevi’nin açıldığı ilk
günden bugüne Huzurevi’nin bir numarası olarak burada yaşadığını
kaydetti. Kız kardeşiyle birlikte Huzurevi’nde yaşayan Niyazi ve Müjgan
Kanber Kardeşler tam tamına 13 yıldır burada olduklarını ifade ettiler. Niyazi
Kanber: “ Artık 13 yıl Polatlı Huzurevi’nde yaşayınca yerli ve ev sahibi gibi
olduk. Huzurevi’nde ilk günden bugüne burada kalan bir numarayım. 2001/ 7
Ocakta geldim. Kızkardeşim Müjgan
tekerlekli sandalyede 6 yıl önce geldi. Burada mutluyuz. Sıkıntımız yok.
Aile birliği ve bütünleşmesi halindeyiz. Artık 13 yıl Polatlı Huzurevi’nde
yaşayınca yerli ve ev sahibi gibi
olduk”dedi.
1980 VE 90 ARASINDA
İHTİLALİN BÜROKRATIYIM
84 yaşında olmasına
rağmen yaşamdan kopmayan, gündemi yakından takip eden Niyazi Kanber, 1980
ve 90 arasında ihtilalin bürokratı
olduğunda söz ederek hikayesini şöyle aktardı: “PTT Genel Müdürlüğü’nde el
koyan Servet Bilgi Paşa, Erzurum’da
benim bölük komutanımdı.1956-57 senesinde
yüzbaşıydı O. Emin Başer’e o da Ankara Muhaberat taburundan yedek subay onun
komutanıydı beni Ankara PTT Bölge baş müdürü yaptı. Yozgat’ı, Kırşehir’i ve bir
de Bolu’yu bana bağladı. 1995 yılında da emekli oldum. Emekli olunca eşimle birlikte
Hac vazifemizi yerine getirdik. 2 sene sonra eşim vefat etti. Üç evladım var
üçü de evli ve eğitimliler. Amerika’da ve İstanbul’da yaşıyorlar” diye anlattı.
POLATLI’NI SANTRAL
BİNASININ EK İNŞAATINI YAPTIRDIM
Ankara PTT Bölge Baş Müdürü Niyazi Kanber’in Polatlı
Huzurevi macerası Polatlı’nı santral binasının ek inşaatını yaptırdığı dönemde başladı diyerek sözlerine şöyle
sürdürdü: “O zaman yıl 1984 senesi baş
müdürdüm. Mülazım Ünal bizim elektrik işlerini yapıyordu. Tesadüfen
karşılaştık. Huzureviyle ilgili hayırlı
bir işimiz var diyerek tuttu buraya
getirdi beni o günden bu yana buradayım.”
MÜLAZIM BEY GETİRDİ ALLAH DEVLETE MİLLETE ZEVAL VERMESİN
Huzurevi’nden çok
memnun olduğunu ifade eden eski baş
müdür emeklisi, buraya yatabilmek için
dairesini sattığını söyledi. Kanber: “Maaşımda güzel yaşamama elveriyor.
Çocuklarım telefonla hatırımı soruyorlar. Kardeşim benim dert ortağım. Burası
kırsal huzurevi olması dolayısıyla kendi kültürüne uygun arkadaş edinmek
oldukça zaman alıyor” dedi.
ÖLÜM BURASI İÇİN ÇOK BASİT
Huzurevi ortamının olumlu yönlerinden söz eden
Emekli Baş Müdür, dışarıda hayat şartlarının çok zor olduğundan
söz ederek : “Hayat şartları insanın psikolojilimizi bozar. Burada aidat ve
fatura ödemiyorsunuz. Elektrik gaz derdi yok. Bol bol kitap okuyorum. Televizyonda fasılı
bulur iştirak ederim. Gazetelerim ayağıma gelir. Yeğenlerim ta İstanbul’dan sahaflardan istediğim kitapları
bulur gönderir” diye bahsetti.
KENDİ İMKANLARIN
VARSA BURASI DA GÜZEL
Kanber, emekli olmanın dışında artı bir gelire sahip
olmanın önemini ise şöyle anlattı: Devletin artırımının üzerinde burayı güzelleştiriyorum.
Çocuklarımla altışar ay kaldım. Onlar modern yaşamın çalışma şartları gereği
mutfak adabını neredeyse kaldırmış ama bu gönül
bağlarımızın koptuğu anlamına gelmez. Bugünkü
medeniyetin dayattığı bir kural bu. Onları
çalışıyor torunlar yatılı mektepte. Öyle…” diyerek huzurevi’nin sosyal bir
ihtiyaç olarak gerekliliğini savundu.
YA İKİ MESLEK YA İKİ
LİSAN YA İKİ FAKÜLTE BİTİRIN
Emekli Baş müdürün gençlere aktaracağı birtakım tecrübeleri
ve öğütleri de vardı. Kanber: “Beni ziyeret
eden liseliler, genç kızlara, erkeklere, ya iki meslek , ya iki lisan ya fakülte
bitirin aşağısı kurtarmaz diyorum. Pik yapıp yükselmeye bakın ortada kalmayın. Ortada kalırsanız üst
tabakadakiler sizi ezer. Onun için bütün
çocuklarımı fakülte okuttum elhamdülillah. Üçü de lisan dolu. Öyle…
Ah ahh öyle işte diye” iç
çeken huzurevi sakini Niyazi Kanber son
olarak ,”Allah devlete millete zeval
vermesin. İnşallah devlet sosyal gelişmeyi daha güzel yapar da paylaşma
dayanışma daha çoğalır”dedi.
FENERBAHÇE YAŞAMA SEVİNCİ VERİYOR
Kanber çok eski fener bahçeli olduğunu gözleri
parlayarak anlattı. 53 ten beri Fenerbahçeliliğinden gururla söz eden Niyazi
Kanber: “ Bu yaşımda Fenerbahçeli olmak bana yaşama sevinci veriyor. Kız
kardeşim Müjgan’ın burada olmasından çok memnunum. Ağabey kardeş zaman iyi geçiyor.
Her şey ayağımıza geliyor” diye tüm Polatlı’ya Polatlı Huzurevi’nden memnun
olduğunu iletmemizi istedi.
RECEP SUNA ÇİFTİ 90
YAŞINDA
YILLIK EVLİ
15 YAŞINDA
EVLENMİŞLER
Bulgaristan göçmeni
olan Recep-Suna çifti 75 yıllık evli ve İki tane evlatları var. Kırıkkale’den gelmişler.
Karı koca sohbet ederek huzurevinde yaşıyorlar.
AKVARYUMLU ODA
Bahadır Nergis, “65
yaşındayım uzun süredir burada yaşıyorum
ve çok memnunum. 2 yıl önce akvaryum edindim bana
stres attırıyor” diye bahsetti.
Bir dönemde
157 nakil alıp veren okul!
40.
yılında ‘Kolej’ eğitimi iddiasıyla işte Esentepe
Esentepe Ortaokulu, 40. yılı aşkın geçmişinde ‘bir dönemde 157 öğrenci nakil’ alıp veren ve
en çok göç alan ve STK’lardan hiç burs almayan tek gecekondu okulu.
Esentepe Ortaokulu 40 yılı aşgın geçmişinde binlerce ilkokul öğrencisini mezun vermiş. Ülkenin her
yanından göç alan okul adeta Türkiye’nin sentezi gibi. Esentepe
Mahallesi’nin en önemli özelliği 80
vilayetten, ilçelerden, köylerden ilçemize göçen ailelerden oluşan bir
gecekondu bölgesi mahiyeti taşıması. Bir
dönemde 157 nakil öğrenci veren Esentepe İlkokulu Milli Eğitim Bakanlığı’nın
4+4+ 4 Sistemiyle ortaokula dünüşüm sürecinde.
‘Kolej
eğitimi’ gibi birebir eğitim verme iddiasıyla yola çıkan Esentepe
Ortaokulu’nda; 400’varan kayıtlı öğrenci arasında evinde bilgisayarı olan ve
dershaneye giden öğrenci sayısı sadece ‘5.’ Bu durum bu bölgenin sosyo-ekonomik
durumunu açıkça ortaya koymakta. Öte yandan
resmi olmayan verilere göre Esentepe Mahallesi’nde ikamet eden aileler arasında üniversite mezunu
çok fazla olmadığı vurgulandı. Dolayısıyla öğrencinin sınıf içi
ders başarısından ziyade sosyal aktivite ve davranışsal gelişimleri ön planda
olması için gayret sarf edildiği söylendi.
BİR ÖĞRENCİ
KAZANSAK VATAN KAZANIR
Esentepe Ortaokul Müdürü Remzi Demir, diğer okullarda ‘hobi ‘olan sportif ve
kültürel faaliyetleri burada öğrencinin
hayata bakış açısında farkındalık oluşturmak için çok gerekli dedi. Çok
yoksul öğrenci barındıran okulumuzda, yoksul öğrencinin bu okulu ‘Yuvası’ gibi kabullenmesi ve farklı
yaşam algılarını örneklemesi ve benimsemesi diye belirtti. Esentepe Ortaokulu idaresi ve tüm
öğretmenler ve personeli bu vizyona sahip şeklinde konuşan Okul Müdürü Remzi Demir, “Esentepe, bir
dönemde 157 nakil alıp veriyor. Esentepe’de okuyan çocuklara yapılan yardımlar
boşa gitmez. Bu bölgede aileler dar
gelirli. Dolayısıyla eğitime yatırım
kısıtlı. Ve her halükarda STK’larında ilgisine gerçekten ihtiyaç var diyerek bu
öğrencileri böylece bırakamayız. Bir öğrenci
kazansak; kazanan vatan olur. Bu çocuklara kaliteli yaşam tarzını
göstermek adına Polatlı STK’ları okulumuza davet ediyoruz” dedi.
‘GÖÇ’ DEVAMSIZLIĞA YOL AÇIYOR
Esentepe’nin
şu an ki mevcudu 370. Geçen yıl bu okulda
gelen giden öğrenci şeklinde157 nakil olmuş. Okulun mevcudu ortalama olarak üçte biri
okula gelmiş ve gitmiş. Urfa, Kastamonu, Çankırı, Doğu’dan, Haymana’dan,
Batı’dan, Bursa’dan, Sakarya’dan göç
alan bu okulun öğrencisinin eğitim hayatı
devamlı surette kesintiye uğramak durumunda kalıyor. Burası ucuz kiralık
evlerin bulunduğu ve köyden kente göçen üçüncü kuşak ilçe sakinlerinin mesken tuttuğu gecekondu bölgesi. Burada tarım işçisi,
hamal, çiftçi, köylü, düşük ücretli ve
dar gelirli ya da günlük iş bularak ev geçindiren aileler yoğunlukta.
Mahallenin maddi imkansızlığı tamamen okula yansımakta. 50- 100 lira kıraya ev
bulunabiliyor. Belki de 300-400 milyonla ev
bir ay ev geçindiriyorlar Mahallede fakirliğin sınırı yok! Öğrencilere farklı kültürden rol model gerekiyor. Bu da ancak merkezle
iletişimlerine bağlı analizinde bulunuldu.
ÇOCUKLAR KARDEŞLERİNE BAKIYOR
İlçe Milli Eğitim ve Kaymakamlık ve Belediyenin
olanaklarından faydalandığını ifade eden
okul müdürü bunun yanında
STK’ların öğrencilere burs, dershanelerin kontenjan ayırabileceği çağrısında bulundu. Demir, “Esentepe’nin
şartları kendine özgü. Ekonomik olarak en alt grup aileler zor şartlara karşı
dirençli. Fakat aileler geleneksel
döngüyle gündelik iş ve ev arasında sıkışmış durumdalar. Soğana
giden aile evin tüm yükümlülüğünü 3. sınıfa giden öğrenciye yüklemek zorunda
kalıyor. Maddi olanaksızlıktan öğrenciler sabah erkenden simit satmaya gidiyor.
Derse neden geç kaldın, dediğimizde yanıtı maddiyata dayanıyor. Aralarında çok
zeki öğrenciler var. Ancak
olanaksızlık ve okula
devamsızlık had safhada. Bu okulun şartları diğer okullara benzemiyor”
diye belirtti.
DİĞERLERİ
DEVLET OKULU BİZ ‘KOLEJ’…
Esentepe Ortaokulu Müdürü Remzi Demir,
diğerleri devlet okulu biz ‘kolej’
vurgusunu ise şöyle açıkladı: “Neden kolej diyorum çünkü kolejler özel eğitim veriyor. Bu bölgede
kendi başına özel bir eğitime ihtiyacı var. Öğretmen ve idarecinin maksimum
fedakarlığı söz konusu. Öğretmen müfredatı yetiştirmeye çalışıyor. Okulun 400
toplam öğrencisi olsa da sınıf mevcudu
her an değişmekte. Öğrenci bir gelip bir
gidiyor bu arada eğitim çok
aksıyor öğretmenin işi olcukça zor. Esentepe Ortaokulu MEB’nın
plan programına uyarken artı çocukların neye ihtiyacı var? Temizlik eğitimine
mi, kişisel bakıma mı, sosyal duruma mı, sportif –kültürel faaliyetler
açısından mı? Hepsinin kuralı var. Öğretmenin bu okulda sınıfa girerken tutumu
ayrı olmalı çünkü öğrencilerin kendine özel farklı yaşam algıları bulunmakta.”
‘GÖÇ’ KAVRAMININ ÇETİN ŞARTLARINI OKUL MÜDÜRÜ DEMİR BAŞLIKLAR HALİNDE SIRALADI
ÖĞRETMENİM
KARDEŞİME BAKIYORUM, DİYOR
Esentepe
Ortaokul Müdürü Müdürü Remzi Demir, göç
kavramının sosyolojik olgu olarak bu okula yansımalarını başlıklar halinde
şöyle sıraladı. Okula geç kalan çocuğa nerdesin? Dediğimizde öğretmenim ben
kardeşime bakıyorum, diyor. Kardeşine bakan çocuk 3. sınıf öğrencisi. Neden
kardeşine sen bakıyorsun diyoruz? öğretmenim annem babam tarım işçisi, soğana
gidiyorlar ben kardeşlerimin başında duruyorum, diyor.
ÖĞRETMENİM SABAHTAN SİMİT SATIYORUM
Bir diğer öğrenciye, yavrum her gün sabah geç
kalıyorsun neden diye soruyoruz. Çocuğun verdiği yanıt: “Öğretmenim ben simit
satmak zorundayım” oluyor. Dolayısıyla simit hangi saatte biterse çocuk o
saatte geliyor. Bu okulda idareci ve öğretmen
Esentepe Ortaokulu’nda normal
programı uygulayarak normal bir başarı sağlayamazsınız. O yüzden mecburen
farklı eğitim-öğretim programı uyguluyoruz.
BİREYSELLEŞMİŞ
EĞİTİM –ÖĞRETİM PROGRAMI UYGULUYORUZ
Okulda öğretmenler öğleden sonra ve hafta
sonları destek eğitimleri ve etütler
veriliyor. 8. sınıflara sınav öncesi
etütler yapıyorlar. İhtiyacı olan öğrenciye destek eğitimleri veriliyor. Neden?
Çünkü öğrencinin eksiği var. Bu bir yılda tamamlanacak bir eksik değil. Çocuk
8. sınıfa gelmiş akıcı okumaya sahip değil. Burada şartlar böyle. Ne öğretmen,
ne öğrenci, ne veliyi eleştiremiyoruz. Okulun sorunu Milli Eğitimden de
kaynaklanmıyor. Çocuğun devamlı ailesiyle birlikte yer değiştirmesi sırasında kaynaklanan
sosyolojik göç olgusu mevzubahis. Çocuk bir yerden bir yere göç ettiğinde ev bulup, aile ilgilenip, nüfusa adres vermesi, velinin okula gelmesi ve bizim
bizim tespit etme işlemlerimiz uzun
sürüyor.
OKULA EKİMDE GELİYORLAR
Öğrenci nakil tarihleri Ekimde,Kasımda öğrenci gelir .5-10-20 kişi..Burada ne
okulun, ne devletin sadece veli ve ailenin yaşam şartları söz konusu. Veli
okula geliyor hocam, çocuğumuzu okula göndermek istiyoruz, diyor ama biz
çadırda kalıyoruz durum bu diyorlar. Çocuklarımızı nasıl gönderelim diyorlar. Öğrencinin
devamsızlık sorunları çok fazla. Öğretimin
burada başarılı olması çok zor. Başarıyı
nasıl sağlayacağız kolejler gibi birer birer bireysel eğitim vererek. Özel
eğitimlerle başarıyı sağlamaya çalışacağız.
KÜTÜPHANEMİZE
PARTİLERDEN DESTEK GELDİ
Okul kütüphanemizi kurduk partilerden destek
geldiğini belirten Esentepe okul Müdürü Remzi Demir:” Siyasi Partiler Parti Kadın Kolları, sivil toplum kuruluşları,
dernekler okul kütüphanemize duyarlı davranarak kitap yardımı yaptılar. Kendilerine teşekkür
ediyoruz. Kütüphanemizde yeteri kadar kitap var velilerimize de duyurduk
isterlerse onlar da faydalanabilirler. Anneler de çocuklarıyla birlikte kitap
alıp birlikte okumalarını teşvik etmek istiyoruz”diye konuştu.
400 VELİDEN
10 VELİ KİTAP OKUYOR
Demir okul bünyesinde 400 veliden on tanesi
okuyor biz bunu başarı sayamayız. Velimizin çocuklarla birlikte çok sayıda
kitap okuma günden güne artarsa başarmış sayılırız birebir eğitimle. 400 öğrenciden 200 sayıya böyle ulaşırsak
bizim için başarıdır.
BİLGİSAYAR
TEKNOLOJİ SINIFINI MAHALLEYE AÇTIK
Çocuklarımız internet cafeye gitmesinler diye
Bilgisayar Teknoloji Sınıfımızı tüm
mahalleye açtık. Bilgisayar öğretmenimiz Ozan Diren Çetinkaya saat
17:00’ye kadar okulda bilgisayar odasını öğrencinin hizmetine açıyor. Öğrenci
ödevini bitirinceye kadar bilgisayar odası açık. Ortalama 400 öğrencinin
evinden en fazla 5- 10 öğrencinin evinde bilgisayarı vardır.
EN GÜZEL KAYNAK OKUL VE MAHALLE KONAĞI
Bu
mahallenin çocukları için en güzel kaynak Esentepe Ortaokulu ve ayrıca en yakın olan Belediye Konağı iddi eden
Demir, biz öğrencilerimizi Belediye Konağı’na yönlendiriyoruz. Dışarıda
internet cafelere gideceğine Belediye Konağı’ndan hizmet alsınlar. Konaktaki her türlü olanaktan ve internetten
faydalanmaları için teşviklerimizi sürdürüyoruz. Ayrıca okul bahçemizi
yeşillendirmesi, tel örgüsüyle
çevirmemizde ve bahçe düzenlemesine Belediye yardım etti, dedi.
BU OKULDA SADECE
5 ÖĞRENCİ DERSHANEYE GİDİYOR
Bölgenin
ana arteri Esentepe yoksulluğa karşı
savaşıyor
Demir, Esentepe’de
iyi vatandaş iyi insan vizyonunu gerçekleştirmek istiyoruz. STK’lar ve
yardımseverler bu bölgede ev gezileri gerçekleştirse perişanlığın had safhada
olduğu kendi gözleriyle görürler. Sadece kuru bir halının üstünde ders çalışan
öğrencilerimiz var vurgusunda bulundu.
YAVUZ SELİM
İLKÖĞRETİM KARDEŞ OKULUMUZ
Esentepe
Ortaokulu’nda okullar arası işbirliği okulun performansını etkileyecek kadar
önemli. O bölgeye en yakın diğer okul Yavuz Selim İlkokulu ile kardeş okulu
şeklinde çalışan Esentepe 4+4+4 sisteminden önce öğrenciyi birinci sınıftan alıp beşinci sınıfa kadar
tanıma imkanına sahip olarak eğitimi sürdürüyordu. şimdi ise öğrenciler 1-2-3-4. sınıfa kadar bölgenin ilk
okulu olan Yavuz Selim’de okuyup daha sonra
bölgenin ortaokuluna kaydolma zorunluluğu doğmuş. Dolayısıyla şu anda iki okul birlikte çalışarak öğrencilere yardımcı
olduğunu ifade eden Esentepe Ortaokulu
Müdürü Remzi Demir, öğrenciyi tanımak için Yavuz Selim’in Müdürü Hüseyin
Çilman’ı arıyor soruyoruz, o da öğretmenlerden bilgi alıp bize veriyor. Bu
şekilde dayanışma içindeyiz. Hüseyin Çilman’da beni arar, bu çocuğun kaydı
sizdeymiş, öğrenci okula gelmiyor, der.
Kardeşin biri bizde bir onlarda olduğunda sorunları ortak olur. İki müdür ve rehber öğretmenler biniyoruz
arabamıza gideriz çocuğun evine ailesiyle durum nedir diye iletişime geçiyor ve
aileyle görüşüp okula davet ediyoruz, şeklinde konuştu.
BİR
KONFERANS SALONU YOK
Çocuğun okul sonrasındaki olumsuz şartlardan
oldukça uzak olabilmesi için etkinliklere motive ediyoruz Etüt, folklor,
kütüphane gibi vurgusunda bulunan Demir, diğer okullarda öğrencinin kültürel
çalışması ‘hob’i iken bu okulda
öğrencinin moral ve motivasyonu için ‘İhtiyaç.’ Rehber öğretmenler eşliğinde
özel olarak planlanan satranç saatlerimiz var. Halk oyunlarında Jüri özel
ödülünü aldık ama bir konferans salonumuz yok. Demir, Haftada bir iki kez okulda toplu
yemek verecek sponsorlara ihtiyacımız var. Veli izin verirse çocuk eve gidiyor.
Ama aile çalıştığı için evde yemek yok, çocuk eve gitmek istemiyor veya evi çok
uzak oluyor. İşte burada sivil toplumun duyarlılığı bir ihtiyaç olarak
karşımıza çıkıyor. Bu çocuklara okulda haftada bir kez bir simit veya ekmek
arası buna benzer bir ikram yapılabilir.
ESENTEPE
ORTAOKULU BÖLGENİN ÇEKİM MERKEZİ OLMALI
Demir öğrenci ben okuluma gitmek istiyorum
diye direttiği gün okul vizyonumuz gerçekleşmiş olacak derken şunları söyledi: “
Çocuk, evinde olmayan imkanların okulda
olduğunu fark ettiğinde okul; evimden farklı, diyecek. Ancak o zaman sorunlar
çözülür. Ben okulda her şeyi, maddi manevi huzuru buluyorum diye kanaatini
ifade edecek. Sosyal etkinlikler için
gelecek. Televizyon, kütüphane, bilgisayar ihtiyacımı okul karşılıyor ödevimi
orada yapıyorum okul çok sıcak bir yuva diyecek. Biz vizyonumuzu ihtiyaçlara
göre belirledik.”
KENDİLERİNİ
PARÇALANMIŞ AİLE GİBİ GÖRMÜYORLAR
Kaymakamlıktan aldığımız sosyal yardımlaşma vakfı
bizim en büyük yardımcısı olduğundan söz eden Demir, PAÇER Projesi dahilinde 15 öğrencimiz var
birebir ilgilendiğimiz. Esentepe’de anne-baba ayrılmış aileler kendilerini
parçalanmış aile kavramı içinde görmüyorlar. Ebeveynleri farklı yerde de olsa
aileler bunu yadırgamıyor. Anne yok, baba ayrı yerde, çocuklar dedelerinin
yanında aslında bu konularda PAÇER kapsamında. Bunu yaşam şekli olarak kabul
ediyorlar.Bu mahallede sosyolojik olarak ortaya çıkan durum şu: Aile maddi
gücünü mal varlığıyla ölçerken; çocuğa harcama yapmayı tercih etmiyor. Çünkü o
da sosyolojik bir çıkarım; kendisi de öyle görmüş. Öğrencilerin yeterli
beslendiği söylenemez.
ODALAR,
DERSHANELER BURS VEREBİLİR
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde deste yüzde yüz ama odalardan ayrıca eğitime destek gelmesini bekliyoruz diye
belirten okul müdürü dershanelere de çağrıda bulundu. Dershaneler eğer gerçekten
eğitime katkı sunmak istiyorlarsa
Esentepe’de başarısını ispatlamış
öğrenciye kontenjan ayırabilirler
isteğinde bulunan Demir, “Bizim de derslerinde başarılı çocuklarımız var odalar
burs verebilir. Çocuklar imkansızlıktan dershaneye gidemiyor. Sadece 1 kişi
devletten burs alıyor” dedi.
YAŞAM
KALİTESİ YÜKSELTMEDEN ÇOCUĞU YÜKSELTEMEZSİNİZ
Öğrenciye niye geç kaldın diyemiyorum. Rehber
öğretmenlerle birlikte ev gezileri yapıyoruz ki nasıl bir öğrenciyle kızıyoruz anlamak ve tanımak için. Bu
bölgede, çocuk mu, müdür mü, öğretmen mi, devlet baba mı sorumlu bunu çok iyi
tespit etmeliyiz. Okulun fiziki şartlarını çekim merkezi haline getirmek
istiyoruz. Onlar için okul, saray rahatlığında olsun. Bizden, 2 kere 2 dört
eder, değil, oturup kalkmasını, davranışları,
iyi ahlakı, kaliteyi, öğrensin. Bu bölgede hiç sinemaya gitmeyen çocuklar
bulunması acı bir gerçek olarak yüze vuruyor. Pek çok eksikliğe rağmen okulda
velilere okuma yazma kursu düzenleniyor. Okulun 14 velisine
okuma yazma belgesi verilecek.Okul sıraları, yazı
tahtaları değişmiş, okul boyanmış, gelecek yıl beyaz bayrağa başvurmaya hazırlanıyorlar. Okulun
güvenliği, ses ve kamera sistemi konulmuş.
PROJEKSİYON CİHAZI ELDEN ELE GEZİYOR
Bütün bu eksiklerden bilgisayar ve projeksiyon
sistemi fiziki olarak sağlanmış ama
projeksiyon ve bilgisayar yok diye anlatıyor Demir ve ilave ediyor: “ Projeksiyon
cihazı elden ele geziyor. Öğretmenler laptop getiriyor ve görsel eğitim vermeye
çalışıyor. Belediye yaptırdığı spor
tesisinden gençleri isterse faydalanıyor. Okulumuzda Öğretmen ihtiyacımız yok
hepsi büyük bir özveriyle öğrencisi için maddi manevi gücünü esirgemeden çok
çalışıyorlar, bilgisiyle Esentepe Ortaokulu’nun 40 yılı aşkın eğitim hayatında
mahalleye ve ilçeye katkısının önemli
fakat hepimize çok iş düşüyor, dedi.
Sınav’dan Esentepe Ortaokulu’na tam destek
Esentepe
Ortaokulu’nda burslara ihtiyaç var
Sınav
Dershanesi Müdürü Sait Müftüoğlu ve öğretmenler Fen Bilgisi Öğretmeni Esra Günaydın, İngilizce
Öğretmeni Emine Eke, Sosyal Bilgisi Öğretmeni Canan Erdem Bayburt, ödüllü ve indirimli sınavdan öğrencilerin
faydalanması için Esentepe Ortaokulu’nu ziyaret etti.
Sınav
Dershanesi’nin ödüllü ve indirimli sınavı var. 2014 yılı için öğrencilerin
indirimli fiyatlardan yararlanması için okul ziyaretlerinden ilkini Esentepe
Ortaokulu’na gerçekleştirdi. Ziyaret sırasında Dershane yetkililerini Okul
Müdürü Remzi Demir ve Müdür Yardımcısı Mir Yurtkan Yükselen karşıladı.
Sınav Dershanesi’nde önümüzdeki 2014 yılı içersinde sınavlara hazırlık çalışması şeklinde ödüllü
ve indirimli sınav bilgisi verilmek üzere okul ziyaretleri gerçekleştirildi. Bunlardan ilki Esentepe Ortaokulu’nda bilgi alışverişi
şeklinde oldu.İndirimli sınavların
öğrenciler için deneme maiyetinde
olması ve ayrıca başarılı olan öğrencilere ödül verilecek olması sınavı daha da
cazip hale getirdiğini ifade eden Sınav Dershanesi Müdürü Sait Müftüoğlu, “
Gelecek yıl öğrencilere ödüllü ve indirimli sınav hazırlığımız var. Bu nedenle öğrencilerin sınavdan
faydalanması ve katılması için okulları
dolaşıyoruz.Okullardan gerçekten çok
yoğun ilgi gördük. Esentepe Ortaokulu bu
bölgenin en önemli okullarından biri Müdürümüzün de dediği gibi ‘Başarılı
öğrencilerin Esentepe Ortaokulu Öğrencilerine burs vermesini istiyoruz’
mesajını aldık” dedi.
MÜFTÜOĞLI:
ESENTEPE ORTAOKULU’NA DESTEK ÇIKACAĞIZ
Gelecek
yıla şimdiden hazırlanan Sınav Dershanesi
müdür ve öğretmenleriyle okul idaresi arasında; mağduriyet bölgesinde
mahallenin aydınlık yüzü olan Esentepe Ortaokulu öğrencilerine dershane
olanaklarından faydalanması için ellerinden geleni yapacakları konusunda sözler
alındı verildi. Sınav Dershanesi Müdürü Sait Müftüoğlu, “ Esentepe
Ortaokulu bu bölgenin en önemli
okullarından biri Müdürümüzün de dediği gibi ‘Başarılı öğrencilerin Esentepe
Ortaokulu Öğrencilerine burs vermesini istiyoruz’ mesajını aldık” dedi. Okul
Müdürü Remzi Demir ise Esentepe Ortaokokulu’nun kendine has çok önemli sosyo-
ekonomik sorunları var. Bu bölgede okuyan öğrencilerin sivil toplum, siyasal partiler ve
dershanelerin tedarik edeceği araç
gereç, test kitabı gibi bilgi kaynaklı donelere gerçekten çok
ihtiyacı olduğunu belirterek: “ Sivil Toplum kuruluşları, siyasi partileri ve
dershaneleri Esentepe Ortaokulu’nu bir
kez ziyaret etmelerini istiyoruz”
şeklinde konuştu.
ESENTEPE’NİN HEDEFİ MAĞDUR ÖĞRENCİLER
Remzi
Demir: Bugün yardımın ‘anlam’
kazanacağı okulumuzun kermesine
bekliyoruz. Siyasi Partileri, STK’ları, Odalarımızı Esentepe’nin mağdur
öğrencilerimiz için birleşmeye çağırıyoruz. Bir öğrenci kurtulsa vatan kazanır.
Bu çocukları kendi haline bırakamayız. Kermeste malzeme çok az, aldığınız
malzemeyi tekrar hediye etmeniz bile yardım sayılır, çağrısında bulundu.
Esentepe
Ortaokulu Remzi Demir: Bugün (3 Ocak’ta)Kipa’da saat 10:00’dan sonra Esentepe Ortaokulu’nun düzenlediği kermese
tüm yardımseverleri davet ediyoruz, dedi.
Esentepe
Ortaokul Müdürü Remzi Demir, “Gecekondu bölgesinde yükselen bir değer olarak bu
okulu olanakları çok kısıtlı olduğundan söz etti. Bölgenin, Polatlı’nın en çok
göç alan ve göç veren daha çok da asgari ücret ve daha altında ekonomik şartlara sahip olan ailelerin
bulunması öğrencinin aleyhine oluyor”dedi.
KERMESTE MALZEME AZ YARDIMA MUHTAÇ ÖĞRENCİ ÇOK
Esentepe Ortaokulu’nun kendine has
şartlarından söz eden Okul Müdürü Remzi Demir: “Esentepe, yoksul ailelerin ve ev kirası ucuz olduğu için bir göçmen mahallesi konumunda. dolayısıyla
maddi kaynaklarını geçimlik olarak değerlendirmek zorunluluğu ön planda. Bir
dönemde 157 nakil alan okulumuzda öğretmenlerimiz ve idari personel olarak
öğrenciye öğretimden önce eğitim veriyoruz, “dedi.
BİR ÖĞRENCİ
KURTULSA VATAN KAZANIR
Kipa’da 3 ocak’ta
tüm yardımseverleri kermesimize
bekliyoruz diyerek çağrıda bulunan Esentepe Ortaokulu Müdürü Remzi Demir: “Bu
kermeste okul ailen birliği ve velileri ortaklaşa hazırladıkları elişleri var. Yardımseverler
almış olduklarını bağışlayabilirler bu da bağış olur.Öğretmen arkadaşlarımla ve öğrencilerle çalışıp hizmet etmekten gurur duyarız.
Dershaneler burs verebilir çocuklar özel
farklı mekanlarda hayatı tı görürler. Başarılı öğrenciler yol alır. Çocuk
kazanırsa vatan kazanır. Yardımın anlam kazanacağı yer burası” mesajını verdi.
Bir dönemde
157 nakil alıp veren okul!
40.
yılında‘Kolej eğitimi’ vermek zorunda olan okul: Esentepe
Esentepe Ortaokulu, 40. yılında ‘bir dönemde
157 öğrenci nakil’ alıp veren ve en çok göç alan gecekondu bölgesinde öncelikle
‘eğitim yuvası’ olmaya devam ediyor.
Esentepe Ortaokulu 40. yılında binlere ulaşan ilkokul öğrencisini mezun etmiş. Türkiye’nin
her yerinden göç alan Esentepe İlkokulu Milli Eğitim Bakanlığı’nın 4+4+ 4
Sistemi’nden sonra ‘ortaokula’ dünüşme sürecini
halen sürdürüyor.‘Kolej eğitimi’ gibi birebir eğitim verme iddiasıyla
yola çıkan Esentepe Ortaokulu’nda;
400’varan kayıtlı öğrenci arasında
evinde bilgisayarı olan ve dershaneye giden
sadece 5 öğrencisiyle başarıdan
ziyade farklı yaşam aşgıları verilmek suretiyle ‘eğitim yuvası’ olmayı
benimsemiş. Okul Müdürü Remzi Demir, “Esentepe Bir dönemde 157 nakil alıp veren
okulumuzda öğretmenlerimiz ve idari personel olarak öğrenciye öğretimden önce
eğitim veriyoruz. Okulun eğitim yuvası
olması konusu çok daha önemli
çünkü burada yaşam algıları çok farklı.
Esentepe’ye yapılan yardımların anlamını
bulacağı bir yer. Bir kişi bir kişi kazanırsak; kazanan vatan olur. Bu
çocuklara kaliteli yaşam tarzını göstermek adına Polatlı STK’ları okulumuza
davet ediyoruz” dedi.
ilk okula
geldiğim zaman o Merdivenlerden çıkınca burnu çok keskin bir tuvalet kokusu
çarpmıştı. Herkes bir şeyler yapmaya çalışmıştır biliyorum ama bu bölgenin yaşam düzeyi altında altında bu
yüzden önce davranış eğitimi, öğretimin
önüne geçiyor. Şartlar değişik. Bizlerde çok çalışıyoruz.
POLATLI’DA
ESENTEPE’NİN ADI DUYULMUYOR
Biz idareciler, öğretmenlerimizle karar
verdik Esentepe Ortaokulu velilerine
sorsanız , yeni bir müdür geldi, derler.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)