30 Ocak 2014 Perşembe

Bir gökyüzü tiyatrosu: Planetaryum

Eski TMO’da uzayı üç boyutlu keşfedeceğiz

Ankara Kalkınma Ajansı tarafından kabul edilen Polatlı Belediyesi Kültür Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Bilim Merkezi ve Planetaryum” projesi 870 bin liraya mal olacak.Proje Kültür Merkezi'ne dönüştürülen beton silo içerisinde yer alacak.
Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Ömer Bardakçı: “Gökevi projesinin şimdiden merakla beklendiğini söyledi. Kubbe şeklinde bir yapının içinde yüksek çözünülürlüklü özel projeksiyonlarla görüntü yansıtılacağını belirten Ömer Bardakçı, böylece uzayın ve uzaydan dünyanın izlendiği bir ortamın oluşacağını vurguladı.Dilimize "planetaryum" olarak girmiş olan ve bir süreci gerçeğine çok yakın bir biçimde perdeye yansıtan bu panoramik üçboyutlu gösterim, "gezegenevi", "yıldızevi", "gökyüzü tiyatrosu", "yıldız tiyatrosu" ya da "uzay tiyatrosu" olarak adlandırmaktadır. Çünkü her şey yarı küresel bir kubbede oluşturulan ekran üzerinde gerçekleşmektedir. Yapılan gösterimlerin, gelişen dijital teknoloji ile birlikte astronominin dışında farklı alanları da kapsaması dikkate alındığında; bu etkinlikler dizisine "gerçeğin tiyatrosu" adının daha çok yakıştığı kanaatindeyiz.İnsanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahip olan Planetaryum, günümüzde gelişen görsel teknolojilerle birlikte büyük kubbeler içinde projeksiyon ve ses sistemleri ile yapılan bir gösterime dönüşmüş olup eğlendirirken düşündüren, düşündürürken öğreten görsel bir sunumdur”dedi.
UZAYIN TİYATROSU TMO’DA İZLENECEK
Kültür Müdürü Ömer Bardakçı, Dilimize "planetaryum" olarak girmiş olan ve bir süreci gerçeğine çok yakın bir biçimde perdeye yansıtan bu panoramik üçboyutlu gösterim, "gezegenevi", "yıldızevi", "gökyüzü tiyatrosu", "yıldız tiyatrosu" ya da "uzay tiyatrosu" olarak adlandırmaktadır. Çünkü her şey yarı küresel bir kubbede oluşturulan ekran üzerinde gerçekleşmektedir.
Yapılan gösterimlerin, gelişen dijital teknoloji ile birlikte astronominin dışında farklı alanları da kapsaması dikkate alındığında; bu etkinlikler dizisine "gerçeğin tiyatrosu" adının daha çok yakıştığı kanaatindeyiz.İnsanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahip olan Planetaryum, günümüzde gelişen görsel teknolojilerle birlikte büyük kubbeler içinde projeksiyon ve ses sistemleri ile yapılan bir gösterime dönüşmüş olup eğlendirirken düşündüren, düşündürürken öğreten görsel bir sunumdur.
PLANETARYUMUN İLK ÖRNEĞİ 1920’LERE DAYANIR
Bardakçı: “Konusuna göre seçilen özel efektlerin kullanıldığı, çeşitli simülasyonların yer aldığı, izleyiciyi adeta gerçeklerin içine götüren ve yaklaşık 20 ile 40 dakikalık süre içinde sunulan ve izleyeni konunun öznesi yapan bir gösterimdir. Günümüz modern planetaryumuna ilk örnek 1920'li yıllara dayanır. Münih Deutsches Museum'da kullanılan planetaryum projeksiyonu Dr. Walther Bauersfeld tarafından tasarlanmış ve Carl Zeiss firması tarafından üretilmiştir. Kısa bir sürede dünyanın pek çok büyük kentine planetaryum kurulmaya başlanmıştır. Önce Amerikan, sonra da Japon firmalarının devre girmesiyle planetaryum teknolojisinin hızla gelişmesi ve sistem fiyatlarının da ucuzlaması sayesinde eğitime önem veren ülkeler, okullarında küçük planetaryumlar kurulmaya başladı” şeklinde tanıttı.
PANORAMİK GÖRÜNTÜ TEKNOLOJİLERİNİN ÖNEMLİ ALANLARINDAN BİRİDİR
Sosyal İşler ve Kültür Müdürü Ömer Bardakçı: “Uzay bilimleri başta olmak üzere coğrafya, tarih, fizik ve biyoloji gibi temel bilimleri içeren gösterimlerin çeşitlenmesi ve içeriklerin zenginleşmesi ile artık planetaryumlar laboratuvar gibi eğitimin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Tüm dünyada etkinliklerin ve organizasyonların yenilikçi aktivitelerinden biri konumuna gelmiş planetaryum gösterileri üç boyutlu panoramik görüntü teknolojilerinin önemli uygulama alanlarından biridir.Dünya genelinde, ana okulundan liseye kadar bütün öğrencilerin müfredatına uygun filmlerin yanı sıra, genel izleyiciye ve yetişkinlere yönelik planetaryum gösterileri de bulunmaktadır. Planetaryumlar, öğrencilerin gözlem gücünün ve yaratıcılığının arttırılması için ideal ortamlardır. Bu bağlamda, seyircileri sadece sanal uzay yolculuğuna çıkarmakla kalmaz, doğadaki karmaşık etkileşimlerin daha derin kavrayışlarını eğlendirerek kazandırır” dedi.

17 Ocak 2014 Cuma

Çoban Ressam ve kadın ressamlardan Polatlı Postası’na ziyaret

Polatlı’da yetişen Çoban Ressam Süleyman Şahin ve kadın ressamlar Gazetemizi yeni yerinde ziyaret etti.

Çoban Ressam Paris'te Van Gogh'un mezarı başında
Polatlı’da resim yapmaya başlayan ünü dünyaya yayılan Çoban Ressam Süleyman Şahin ve kadın ressamlar Demet Adalı ve Leyla Balaban, Polatlı Postası’na ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret kapsamında gazetemize kendi yaptıkları bir de tablo hediye eden Ressamların, gazetecilerle birlikte toplu fotoğraf çektirmesinin ardından ziyaret sona erdi. Çoban Ressam ile birlikte Ankara’nın sanat sokağı olarak ün kazanan ANSE Alışveriş merkezindeki sergi salonunda çalışmalarını sergileyen, ve sanatsal faaliyetlerini sürdürmekte.
ÇOBAN RESSAM, DESTEKLERİNDEN DOLAYI POLATLI POSTASI’NA TEŞEKKÜR EDİYORUM
Çoban Ressam Süleyman Şahin, konuşmasında, “ Ankara’nın potansiyeli en yüksek ve Ankara’nın parlayan yıldızı konumundaki Polatlı’yı çok iyi görüyoruz. Büyükşehir’e bağlanma sürecini de destekliyoruz. İnşallah Polatlı için hayırlı olur. Polatlı Postası’nın da Büyükşehir’de tanınırlığını artırdığını görüyoruz. Polatlı’nın 58 yıllık gazetesinin Ankara tarafından da tanınması önemli bir olgu. Polatlı Postası aynı zaman da Ankara gazetesidir. Çalışanlarını da ben kendim ve arkadaşlarım adına tebrik ediyorum. 70 km mesafe olmasına rağmen çalışan gazeteci sayesinde Polatlı ile ilgili merak ettiğimiz her türlü habere ulaşabiliyoruz. Tekrar Polatlı Postası çalışanlarına teşekkürlerimi bir borç biliyorum” dedi.

RESSAM ADALI: YEREL BASIN ANADOLU'NUN SESİ

Ressam Demet Adalı, “1 Ocak 1968 yılında Ankara’da doğdum. Resim sevgisi küçük yaşlarımdan itibaren vardı. Renkler ve doğa beni her zaman masal ülkelerine götürmüştür. Eğitim hayatım boyunca resim derslerine karşı çok fazla ilgim oldu. Öğretmenlerim de bunu farkettiğinden beni arkadaşlarımla birlikte değil; ayrı olarak ilgilenerek resim konusunda beni yetiştirdiler. Okuduğum Lisede resimlerimin mezun olduktan yıllar sonra sergilerde tekrar kullanıldığını duyunca çok gururlandım. Çalışma hayatıma evlilikle birlikte bir süre ara versem de hiçbir zaman sanatla özellikle resimlerle bağımı koparmadım. Sergilere katılarak güncel sanatı takip ettim. 2002 yılında Mezitli sanatevinde İlhan Çevik Hocanın resim atölyesinde resim çalışmalarıma başladım. 2002 ve 2003 yıllarında Mezitli sanat evi, Mersin Sanat Sokağı ve Nazım Hikmet Kültür Merkezinde diğer Ressam arkadaşlarımla karma sergilere katıldım. Sergilerimize Vali Alaaddin Yüksel ve İlçe Belediye Başkanlarımız katıldı. Değerli Hocam Çoban Ressam Süleyman Şahin ile 2013 yılında tanıştım. Şimdi de Ankara Bölgesinde tanınan ünlü Çoban Ressam’la birlikte çalışıyorum. Sergilerimizi birlikte düzenliyoruz. Süleyman Bey, resme hayatını vermiş, yaptığı tüm eserlerine itina ile saygı ve sevgisini katmış bir sanatçıdır. ANSE Alışveriş merkezinde 80 ressam arkadaşımızla birlikte çalışmalarımıza devam ediyoruz. Basın aracılığıyla desteklerinden dolayı Çoban Ressam Süleyman Şahin’e teşekkür ediyorum” dedi.

RESSAM BALABANLI: ÇOBAN RESSAM SİZİNLE GURUR DUYUYOR

Ressam Leyla Balaban, “1961 Ankara doğumluyum. Kurtuluş Lisesini bitirdikten sonra Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdim. Resim eğitimi düşlerken aldığım iktisat eğitimi ile parlamento da göreve başladım. Yoğun çalışma hayatı ve iki çocuğumun doğumu resim çalışmalarımı sekteye uğratsa bile durduramadı. Çalışma hayatım devam ederken, Ressam Himmet Gümrah ve Orhan Gürel ile atölyelerinde pastel, Vahap Demirbaş ile yağlıboya çalıştım. Sanatın için de olmanın bir yaşam tarzı olduğunu düşünüyorum. Kamu çalışma hayatımı 2012 Nisan ayında bitirdim. Ardından 2012/2013 Eğitim Öğretim yılında Gazi Üniversitesi Resim bölümünde misafir öğrenci olarak 1 yıl temel tasarım dersi aldım. Haziran ayında Elazığ’da eğitime katkı için düzenlenen resmi sergi ve performans çalışmasında yolumuz Çoban Ressam ile kesişti. Güzel uğraşların ve ortamların, güzel dostlukları ve güzel insanları buluşturduğuna inanıyorum. Süleyman Şahin’in sanat editörlüğünü yaptığı ANSE Alışveriş merkezinde oluşturulan Sanat Sokağında çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Ankara, İstanbul ve Elazığ’da birden fazla sergide yer aldım. Ayrıca Özel koleksiyonlarda da çalışmalarım var. Basına ve Değerli Çoban Ressam’a, ekip arkadaşlarıma desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum” dedi.



‘Bu proje’ engellileri bir adım öne çıkaracak
 Yaşam Koçu projesi hayata geçiyor





Beyaz Ay Derneğinin,  Polatlı Postası tarafından geçtiğimiz yıl Cemil Meriç Engelsiz Hayat Merkezi açılışında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e sunulan ‘Yaşam Koçu’ projesi gelen desteklerle ve Bakanlık tarafından beğenilmesinin ardından Polatlı’da uygulamaya girmeye hazırlanıyor. Polatlı’da özellikle Üniversite ve Lise öğrencilerinden gelen yoğun talep, Beyaz Ay Derneği ve Engellilerin bu yöndeki umutlarını yeşertmiş durumda. Projenin yürütme sürecinde gazetemiz Beyaz Ay Derneği Polatlı şube Başkanı Ziya Suluyer ile röportaj gerçekleştirerek, Yaşam Koçu projesi, süreçte gelinen son noktayı ve Polatlı’dan gelen desteği ayrıntılı bir şekilde anlatıyor. Suluyer, projenin başarılı olması halinde pilot bölge Polatlı olarak tüm Türkiye’de uygulamaya girebileceğini söyledi.
Beyaz Ay Derneği Polatlı şube Başkanı Ziya Suluyer, “Yaşam koçu projesi 3 Aralık 2012’de Polatlı’da Cemil Meriç Engelsiz Hayat merkezi açılışında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e projeyi sunmasıyla başladı. Bu proje çok beğenildi. Daha sonra ilçe bazında derneğimiz bu projeyi Polatlı’da nasıl hayata geçirebiliriz diyerek bir araya geldi ve görüşüldü. Bu proje Polatlı Postası çalışanlarından projemizin hamisi Sevgi Yılmaz ile birlikte gerçekleşiyor. Buna benzer bir çalışma daha önce Beyaz Ay Derneği Malatya şubesinde olmuştu. Şimdi pilot bölge olarak seçtiğimiz Polatlı’da bu projeyi başlatmak istiyoruz. Başarılı olursak ve halkımızdan yeterli manevi desteği alırsak Türkiye genelinde bu projeyi yayacağız. Burada toplumun en dezavantajlı kesimi olan engellilerin hayatlarını kolaylaştıracak noktada ne yapabileceğimizi tartışma noktasında yaşam koçluğu projesi yerinde olacak. Yaşam koçluğunda engellilerin hayata daha iyi tutunmalarını sağlamak için gönüllü olan insanlarımızdan her birinin bir engelliye yaşam koçu olarak vereceğiz ve onların hayata daha iyi tutunmalarını sağlayacağız. Projeyi hayata geçirmek noktasında şimdilik tam desteği alıyoruz. Bu projeyi tam anlamıyla hayata geçirebilmemiz için Finansör anlamında bir proje ortağı bulmamız gerekiyor. İlçedeki tüm engelli gruplarını kapsayacak ve umuyoruz ki başarılı olacaktır.
PROJENİN AMACI?
Eğitim alan veya almak isteyen tüm engelli bireylere destek olacak koçlar yetiştirerek engelli bireylerin eğitim ve yaşam koçlarıyla sosyal hayatta önündeki engelleri kaldırmaktır. Bu şekilde engellilerin en büyük problemi olan eğitimsizlik problemini çözmektir. Bu alan da Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğrencilerinden bu alanda çok güzel geri dönüşler aldık. Üniversite öğrencileri açısından baktığımızda ise, bu proje ile öğrenciler ileride hangi meslekte çalışırsa çalışsın, toplumun %10’luk denilen engelli kesiminin farkında olmaları sağlanacaktır. İnsanlar onlarla temas kurduklarında karşılıklı anlayış ve diyalog gerçekleşecektir. Engelliler, erişim noktasında önündeki engeller kaldırıldığında hayatı başarabilecekleri görülecektir.
YAŞAM KOÇLUĞU SÜRECİNDE NELER YAPILABİLİR VE YAPILACAKLAR?
Bu proje kapsamında 1 yıldır faal bir şekilde çalışan Cemil Meriç Engelsiz Hayat Merkezi ve Belediyemiz Kültür Müdürlüğü bizlerle birlikte çalışacaktır ve çalışıyorlar. Bunun yanında Aile Danışma Merkezi (PADMER)’inde büyük katkıları oluyor. Kültür Müdürlüğü dahilinde Babalık eğitimi alanında verilen verilen eğitimler bu projeye çok büyük katkı sağlıyor. Bunun yanında faaliyetlerimiz ve özellikle Yaşam koçluğu projesi, Basınında yadsınamaz katkısıyla da projeye çok büyük katkı sağlamaktadır. Yerel Basının desteklerini görüyoruz ve teşekkür ediyoruz. Çok duyarlı davranıyorlar.
YAŞAM KOÇLUĞU NEDİR?
Yaşam Koçluğu genel anlamda kişisel performansı düzeltmeye, korumaya, geliştirmeye ve sınırları zorlamaya yönelik etkinliklerdir. Yani bir görme engelli açısından sınırları zorlama: Evden tek başına çıkıp okula, işe, çarşıya ve markete gidip gelmektir. Bunu yapan Görme engelli sayısı fazladır. Sınırları zorlama açısından bir yaşam koçu ve belli eğitimlerle her engelli sınırlarını zorlayabilir ve gündelik yaşama katılabilir. İnsanlar engelli olsun olmasın gündelik yaşama katılma ve belli bir statüye kavuşma noktasında engelliler birbirilerine rol model olabilir veya bir yaşam koçu ile de bu sağlanabilir. Rol modeller de bu noktada işe yarayabiir. Sürekli evinin içinde durması, hiç dışarı çıkmaması engelliye bir şey kazandırmaz. Yaşam koçluğu projesinde meslemize duyarlı olan ve katılmak, gönüllü olmak için bir işaret bekleyen arkadaşlarımız var. Özellikle Üniversiteli arkadaşlarımız buna çok duyarlı. Bunun yanında Lise veya Ortaokul öğrencilerimiz de duyarlı olabilirler.
EĞİTİM KOÇLUĞU NEDİR?
Öğrenme, Hedef belirleme,okuma ve diğer ritmik ve uygulama teknikleriyle öğrencinin uygulamaları doğru algılamasını ve yolu en başta doğru yürümesini sağlar. Eğitim Koçluğu kısmını Üniversiteli arkadaşlarımızla hayata geçiriyoruz. Engelli arkadaşlarımız, işe girmek için girdikleri sınavlarda bu öğrencilerimiz Eğitim Koçluğu kapsamında onlara yardımcı olacaklar. Engelliler ile iletişimde insanların en büyük yanlışlığı; engelliye yaklaşırken acıma veya korkma gibi davranışlarıdır. Onlara acıma ve korkma gibi davranışlar gösterilmesi onları rencide eder. Onlara normal insanlar gibi davranılmalı. Yeri geldiğinde normal insandan beklenen bir davranış veya eylemi, yeri geldiğinde onların yapmasına müsaade etmek gerekir. Ayrıcalık değil eşiti gibi davranmak gerekir. Özellikle memurluk sınavlarına girecek olan engelli arkadaşlarımızda Eğitim koçlarının işine yarayacak müthiş bir çalışma azimleri var. Bu çalışma azimleri sayesinde aynı zaman da bu engelli arkadaşlarımız motive olacaklar ve moral bulacaklardır. Bu öğrenciler, engelli arkadaşlarıyla hem arkadaş hem de eğitmeni olacaklardır. Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğrenci Konseyi Başkanı Bedri Sinan Taşpınar ile görüştüğümüzde bize Eğitim Koçluğu için başvuracak arkadaşlarının 100’ü geçtiğini belirtmişti.
YAPILAN FAALİYETLER, ENGELLİLERİN İŞE GİRMESİ NOKTASINDA NE GİBİ FAYDALARI OLACAKTIR?
İşe girme noktasında engelli arkadaşlarımıza çok ciddi anlamda yardımcı oluyoruz. Biz eçok yardımcı olan ve Yaşam koçluğu anlamında bizim için çok özel bir yeri olan Hüseyin Demir arkadaşımızın çok yardımlarını görüyoruz. Aynı zaman da arkadaşımızla Fabrikalarda engelli arkadaşlarımızın istihdamı konusunda girişimlerde bulunuyoruz. Şu ana kadar 30’a yakın arkadaşımız işe yerleştirilmiştir. Bu arkadaşlarımıza yönelik ve yeni işe girecek engelli arkadaşlarımıza yönelik olarak Bu kez İş Koçları dediğimiz gönüllülerimiz harekete geçecekler ve iş yaşamında ve işe girerken yapılması ve konuşulması gerekenler konusunda belli eğitimler verilecektir. İş yerlerinde neler konuşulur ve iş görüşmelerinde neler görüşülecek onları öğreteceklerdir. Engelli arkadaşlarımız için 3 önemli unsur vardır. Bunlar; İş, Eğitim ve sağlıktır. Sağlık unsurunda devletimiz üzerine düşen görevi layıkıyla yerine getirmektedir. Allah devletimize zeval vermesin. Evde bakım veya sağlık sigortası ile sağlık durumları devlet tarafından sigortalanmaktadır.
İŞ KOÇLUĞU?
Proje kapsamında üniversite öğrenciler, engelli arkadaşların durumlarını daha iyi tanımak amacıyla eğitim seminerleri düzenlenecek. Bu eğitim seminerleri alanında uzman kişiler engel durumlarına sınıflandırılan engelli arkadaşlarımıza yönelik eğitimler verecek, sosyal hayata hazırlamada bir arkadaş, bir dost olacaklarıdr. Engelli arkadaşlarımızın farklı engel durumları olmasına rağmen ortak hareketleri ise normal insanların acıma veya korkma durumları karşısında fazla kırılgan olurlar. Onlara çok fazla ilgi gösterilmesinde veya hiç görmezden gelinmesinde kırılgan olmaktadırlar. Onlara normal insanlar gibi davranılması ve engel durumunun hissettirilmemesi gerekir.
FARKLI İNSANLAR, ENGELLİNİN HAYATINA GİREN AYRI BİR RENKTİR

Proje kapsamında her öğrencinin ayrı engel grubuna mensup 5 engelli arkadaşını evinde ziyaret etme imkanı olacak. Burada engelli arkadaşlarımızın da gönüllü olması dikkate alınacaktır. Genellikle de engelli arkadaşlarımız bu durumdan çok memnun olacaklardır. Çünkü onlar engel durumlarına bakmaksızın hayatlarına  yeni bir insan girmesini hayatlarına renk gelmişçesine algılıyor ve mutlu oluyorlar. Dışarıdan bakıldığında farklı görülebilir, ev hayatında nasıl bir insan olduğu görülebilir. Üniversite öğrencileri bu projeyle Polatlı’da engellilerin evlerine kadar girerek onlara her türlü desteği verecektir” dedi.

16 Ocak 2014 Perşembe

Polatlı Postası’yla ‘UNESCO’ yolunda

 Posta’da çıkan haber kupürleriyle  ‘Dünya Ressamlar Günü’ UNESCO başvurusu…

 Dünyaca ünlü Polatlılı Çoban Ressam olarak bilinen Süleyman Şahin  27 Şubat’ın “Dünya Ressamlar Günü” kabul edilmesi için Polatlı Postası Gazetesi’nde çıkan haber kupürlerinden oluşan bir dosya sunumu gerçekleştirdi.


  İlk tablosunu 60’lı yıllarda Polatlı’da  satan ve hayatını fırçasıyla kazanan Çoban Ressam 13 Ocak 2014  tarihinde 27 Şubat’ın “Dünya Ressamlar Günü” kabul edilmesi  için Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütüne başvurdu. Gazetemize yaptığı açıklamada “Dünyada pek çok gün var bunun yanında hayatı tuvallere çizen sanatçıların  ‘Ressamlar Günü’ neden olmasın?”dedi. Günyüzü- Beyyayla’dan, Polatlı’ya gelip boyacılık yapan ardından Balgat’ta çobanlık yaparken gezdiği yürüdüğü her yerde resim çizen Çoban Ressam, bizler çok zor şartlarda  köyümüzü, kentimizi,  dünyayı ve insanları fırçamızla anlatırız. Köyümde sarı renklerine aşık olduğu kırlarda çılgınca resim yapardım, dedi.



EKMEĞİMİ FIRÇAMLA ÇIKARDIM

Şahin, PP muhabirine yaptığı açıklamada, "Resim beni yetiştirdi. Hem içerde hem dışarıda  şu ana kadar 105 sergi açtım. Sanatçıların çilesini bizzat tanık oldum. Arkadaşım Ressam Bayro ölmeden önce  ‘mezarlıkta resim sergisi ‘açarak dünyaya,  sanatçılara ölmeden önce değer verilmesi mesajını verirken  benim de   en önemli amacım, sanatçılar adına bir gün olması. Dünyada pek çok gün var ama 'Ressamlar Günü' yok. Belki de bu günü en çok hak eden ressamlardır çünkü 'ressamın sanatı hep öldükten sonra değerlenir' felsefesiyle değerli eserlerin ressamları aç kaldılar, tablolarını satamadılar ama öldükten sonra eserleri dünyanın en kıymetli hazineleri oldu" dedi.
PARİS’TE CAFELERDE  SOKAKLARININ  RESİMLERİNİ ÇİZERDİM
Paris'te yaşadığı yıllarda, ünlü ressam Van Gogh'un mezarı başında, ressamların haklarını hep savunacağına ve ressamların değerinin bilinmesi için mücadele edeceğine yemin ettiğini söyleyen Şahin, "Ölene kadar Dünya Ressamlar Günü'nün takipçisi olacağını" vurguladı.
Şahin, bir çok ressamın hayatı boyunca çok acı çektiğini, çeşitli sorunlarla baş etmek zorunda kaldığını, takdir görmediğini, emeklerinin karşılığını alamadıklarını anlatarak, bütün bunların ancak dünya çapında kabul edilecek bir gün ile gündeme getirilebileceğini vurguladı.
  TUVALET KAPISINA ÇAKILAN TABLOSU TÜRK-İŞ  SERGİSİNDE 7500 LİRAYA ALICI BULDU
Çoban Ressam ANSE’deki  sanat galerisinde resim üzerine sohbetinde  oldukça ilginç bir  anısını bizimle paylaştı. Köyde resim çizdiğim günlerde bir yakınıma duvarlarına asmaları için  hediye ettiğim tablomu  tuvaletin kapısına çaktıklarını görünce beynimden vurulmuşa döndüm. Türk-İş’te sanat galerisinde  ‘o tabloyu hikayesini anlatarak sergiye’ çıkardım.  Tablom o zamana göre  en pahalı ederiyle 7500 liraya  satıldı.Ankara’da satılan  bu ilk tablomun anısı  ben de derin izler bıraktı. O günden bugüne yılmadan,  yorulmadan ilk günkü heyecanımla tablolarıma Anadolu’nun her bir karesini, rengini, insanını çizerek geleceğe hediye ediyorum, diye anlattı.
Vangogh  hayranlığı,  izlenimci sanat akımı, Fikret Mualla  beğenisi ve hepsinin  yanında resimle yaşamayı seçen, ressam olmak isteyenlere her zaman destek veren   ve Dünya Ressamlar Günü için  ilk kez 2006 yılında Kayseri'den başlatan, bugün gelinen noktada Azerbaycan ve bazı Batılı ülkelerde bugünün desteklendiğini belirten Şahin, "Hiçbir sanatçı dünyaya zarar vermemiş. Yüz yıllar öncesinde yaptıkları resimler ise dünyanın her yerinde çok kıymetli. Onun için sanatçıların da bir günü olsun istiyoruz. Günü olsun, hatırlansın, ressamlar bilinsin, halka yayılsın. Halkla kaynaşsın" diye konuştu.
POLATLI’NIN ‘ÇOBAN’I UNESCO YOLUNDA
Polatlılı ressam Şahin, ressamların halkla kaynaşması için Kayseri, Bursa ve Ankara'da Ressamlar Sokağı kurduğunu ve yalnızca Ankara'da 80 ressamın burada halkla iç içe sanatını icra ettiğini anımsatarak, Polatlı Postası aracılığıyla doğduğum topraklarla  iç içe olmamı sağlıyor. Yerel basın çok önemli. Kendilerinde çıkan haberlerimizi  biriktirdim bir dosya halinde 13 Ocak 2014  tarihinde 27 Şubat’ın “Dünya Ressamlar Günü” kabul edilmesi  için Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütüne başvurdum. 27 Şubat'ı seçmesinin nedeni için ise Şahin şöyle açıkladı: "Biz Kayseri'de 27 Şubat'la başladık, ama sonra baktık o kadar temiz bir gün ki. Karda da yağmurda da resim yaptık. Dünyada eğer bir gün olursa bu değiştirilir ama biz bunu sevdik, çok tertemiz, problemsiz bir gün. Dünyadaki çeşitli sanatçılar tarafından da bu tarih kabul ediliyor.”
VAN GOGH'UN MEZARI BAŞINDA SÖZ VERDİM
Çoban Ressam Pazartesi günü UNESCO Türkiye Milli Komisyonuna sunduğu başvuru dilekçesinde ise şu ifadelere yer verdi:
"2006 yılında Kayseri'de açıkladığımız bugünü her yıl 27 Şubat'ta, Türkiye'nin değişik yörelerindeki etkinliklerle kutluyoruz. Ben Çoban ressam Süleyman Şahin, bugünün öncüsüyüm. Vincent Van Gogh'un mezarı başında söz verdim. Açlıktan zor durumda olan geçmişteki ressamların eserleri, bugün müzelerde paha biçilemeyen kıymetli değerler olup yüz yıllarca o ülkenin hem ekonomisine hem de turizmine katkıda bulunmaktadır. Bu nedenle 27 Şubat'ın Dünya Ressamlar Günü olarak kabul edilmesini tüm yüreğimle istiyorum”sözlerine yer verdi.







15 Ocak 2014 Çarşamba











OKUL VE Cami Çamlıca’da  sosyalleşmenin tek alanı
Mehmet Akif Ersoy, bozkırın ortasında bilgiyle yeşeriyor
 Eski adı Çamur Hasan yeni adı Çamlıca olan bu mahallede sosyalleşmenin merkezi  Mehmet Akif Ersoy ilk ve ortaokulu ve  camisi  olarak niteleniyor.
  17. okul ziyaretimiz yoksul kesimin zor hayat şartlarıyla mücadele ettiği Çamur Hasan cici adıyla Çamlıca Mahallesi’ne idi. Mahallenin çocukları, okul bahçesinde doğal sebze üretirken, parça pinçik filelerde futbol oynarken, derslikte saksılar içinde ‘küpeli çiçeği’ yetiştirirken umutsuzluğu umuda dönüştürmüş Mehmet Akif’te.  İsmini, başka bir mahallemize de veren vatan ve istiklal şairi Mehmet Akif Ersoy’dan almış. Eski adı Çamur Hasan yeni adı Çamlıca olan bu mahallede sosyalleşmenin tek  merkezi Mehmet Akif Ersoy ilk ve ortaokulu ve camisi olarak niteleniyor. Okul 1992-1993 öğretim yılında, Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde hizmete açılarak 11 derslik olarak öğretime başlamış. Okul eğitim öğretim hizmetine başladığı ilk yıldan bu yana çağdaş eğitim-öğretimin gerekleri; uygun fiziksel mekanların temini, eğitim öğretim araç ve gereçlerinin sağlanması, eğitim-öğretim ve yönetim süreç standartlarının belirlenmesi ve en güzel şekilde yürütülmesi konusunda  çağdaş eğitim kurumu olma yolunda güzel adımlar atmaktadır.
 BU OKULDA UMUT VAR
    İsmini, başka bir mahallemize de veren  vatan ve istiklal şairi Mehmet Akif Ersoy’dan almış.  Çamlıca olan bu mahallede sosyalleşmenin tek  merkezi Mehmet Akif Ersoy ilk ve ortaokulu ve camisi olarak niteleniyor. Polatlı’nın kuzeyinde  köy  görünümü  ile  merkeze oldukça uzak Çamlıca Mahallesi’nde okuma oranı oldukça düşük seviyede. Mehmet Akif Ersoy ilk ve ortaokulu sosyalleşme alanında mahallenin tek farkındalık alanı olarak adından söz ettiren önemli bir kurum. Çamlıca’ya daha çok kenar mahalle olmasından kaynaklanan konumu itibarıyla göçmen aileler geliyorlar. Göçmen ailelerin de çocuklarının eğitiminden çok ekmek parası kazanmak en birinci öncelikleri olmuş durumda.  Okulun mevcut 188 öğrencisi var. Bu öğrencilerin 90 ‘ı ilkokulda 98 ‘de ortaokul öğrencisi şeklinde eğitime devam etmekte.
ESKİ MÜDÜR  YAZAR’LA KONUŞTUK  ÇİÇEĞİ BURNUNDA MÜDÜRE NASİP OLDU
Bu röportajı yapmak üzere Mehmet Akif eski müdürü Muhsin Yazar’dan randevu aldık.  Yazar’ın tayini çıkınca, Yazar, okulun müdür yardımcısı Hamza Erdoğan için ’Benden daha çok emeği geçti’ diyerek bizi   henüz müdürlük görevine getirilen Erdoğan’ı önermişti. Erdoğan’ Sağolsun Muhsin Müdürümün burada çok emeği geçti kendisine yeni görevinde çok teşekkür ediyorum” dedi.
 SPOR ONLARI BİRLEŞTİRİYOR: MASA  TENİSİNDE OKUL 1.LİĞİ BÖYLE KAZANILMIŞ
Okul 4+4+4 eğitim uygulamasından sonra taşımalı eğitim olmasından dolayı ayrılmamış eğitim öğretimine ilkokul orta okul birlikte devam etmekte diye bilgi veren Mehmet Akif Ersoy Müdürü Hamza Erdoğan: “Okulumuzun veli profili genellikle dar gelirli ve Polatlı dışından ilçemize gelip yerleşen ailelerden oluşmaktadır. Bir de buna taşımalı öğrencilerimizin eklenmesi öğrencilerimiz arasındaki kültür çeşitliliğini artırmaktadır. Bu durum okulumuza; ülkemizin farklı coğrafyadan gelen çeşitli hayat tarzlarının,  köy-kent yaşamının bir potada eritildiği eğitim yuvası ve bu bağlamda  çocuklarımızın öğretimin yanında eğitilerek topluma kazandırma adına da  önemli bir misyon yüklenmesine neden olmuştur” diye bilgi verdi.
FARKLI KÜLTÜRLERİN UYUMU
  Erdoğan, Okulumuzun veli profili  genellikle dar gelirli ve Polatlı dışından ilçemize  gelip yerleşen ailelerden oluşmaktadır. Bir de buna taşımalı öğrencilerimizin eklenmesi  öğrencilerimiz arasındaki kültür çeşitliliğini artırmaktadır. Bu durum okulumuza; ülkemizin farklı coğrafyadan gelen  çeşitli  hayat tarzlarının,  köy-kent yaşamının  bir potada eritildiği eğitim yuvası ve bu bağlamda  çocuklarımızın öğretimin yanında eğitilerek topluma kazandırma adına da  önemli bir misyon yüklenmesine neden olmuştur.
            TAŞIMALI EĞİTİM
            Okulumuz açıldığı günden bu güne bir çok öğrenciyi  mezun etmiş, özellikle taşımalı eğitim kapsamında ilçemizin bazı  köylerindeki çocuklarımız, okulumuzda eğitim öğretimini  tamamlamıştır. İlk zamanlarda taşınan köylerin fazla olması nedeniyle öğrenci mevcudu  kırklara yaklaşan sınıflarımız bugün merkezde  taşımalı eğitim yükünün İMKB okulu ile paylaşılmasıyla sınıflarımızdaki öğrenci sayımız  20-25  civarındadır. (Bu sayı özel okullardaki  sınıf mevcuduna yakındır), Taşımalı eğitim kapsamından okulumuza Karapınar, Beyceğiz, Çimenceğiz köylerinden 2 servis aracı ile   taşınan 47 öğrenci öğlen yemeklerini okulumuz yemekhanesinde yemektedir.
          BİZİ GÜÇLÜ KILAN ÖĞRETMENLERİMİZ

        Tüm çalışanların işbirliği ve dayanışma içinde olduğu, her gün daha iyiye
ulaşmaya çalışan bir okul olmak ,çalışmaları sonucunda okul ikliminin değişmesine, proje kültürünün gelişmesine, var olan şartlarda da en iyisinin yapılabileceğine inanan genç dinamik öğretmen kadrosu ile çalışmaktır..

SATRANÇ DA İDDİALILAR ÇÜNKÜ: 
SATRANÇ ŞAMPİYONU  MÜDÜR, ÖĞRENCİLERİ HAZIRLIYOR
Polatlı’da satranç müsabakalarına katılan ve şampiyonluklar kazana Mehmet Akif Ersoy ilk ve ortaokulu Müdürü Hamza Erdoğan, 1974 Sivas doğumlu. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümü mezunu. Ülkemizin çeşitli illerinde, İzmir, Sivas, Gaziantep  ve son olarak Ankara’da görev yapan Erdoğan, Ankara’daki görevimin ardından Polatlı ilçesi Karapınar köyünde ve 13 Eylül Ortaokulunda çalıştım. Şimdi de Çamlıca Mahallesi Mehmet Akif Ersoy İlk ve Ortaokulunda Müdür  olarak görev yapmaktayım. Üç yıldır bu okulda çalışıyorum. Eğitime dair paradigmalar değişmektedir. Yeni eğitim sisteminde öğrenciler okul, dershane, internet sarmalından kurtarılmaya yönelik çalışmalar yapılıyor. Öğrencilerin  sosyal hayatı yaşamaları bedensel aktiviteler gerçekleştirmeleri için oyuna yönelik ders saatleri artırılmış, Oyun ve Fiziki Etkinlikler adı altında  haftalık 5 saat süreli zorunlu bir ders konulmuştur. Bu bağlamda okulumuz çocukların akademik başarılarının yanında aynı zamanda fiziksel etkinlikler gerçekleştirebilecekleri imkanlara sahiptir. Çocukların fiziksel aktiviteler gerçekleştirmeleri için öğle aralarında özellikle taşımalı öğrencilerin masa tenisi ve satranç oyunu ile zamanlarını değerlendirmeleri sağlanmaktadır. Bunun sonucunda ilçemizde gerçekleştirilen masa tenisi ve satranç turnuvalarında ciddi dereceler kazandık, diye konuştu.
          KENAR MAHALLEDE AMA  BEYNELMİLEL ÖĞRENCİLERİYLE UMUT AŞILIYOR
Bu okula gelenlerin ilk izlenimi‘kenar mahalle okulu’  şeklinde olduğu. Bu yüzden okula  devam eden öğrencilerin akademik başarı  beklentisi  oldukça düşük. Eğitim seviyesi velilerin  yaşam tarzına paralel profilde sürmekte. Dolayısıyla Velilerin eğitim alanında çocuklarına ve okula ilgileri, merkezdeki okullara oranla daha düşük. Bu mahallede daha çok kenar mahalle olmasından kaynaklanan konumu itibarıyla göçmen aileler yaşıyor.
ÇAMLICA’DA EKMEK PARASI KAZANMAK ÖNEMSENİYOR
Göçmen ailelerin de çocuklarının eğitiminden çok ekmek parası kazanmak en birinci öncelikleri olmuş durumda. Okulun 188 öğrencisi var. Bu öğrencilerimizin 90 tanesi birinci kademede, 98 tanesi de ikinci kademede yani 90 ilkokul, 98 tane ortaokul olmak üzere öğrenci mevcudu toplan 188’i buluyor. Bu öğrencilerimizin içerisinde aynı zaman da taşımalı öğrencilerimiz de var. Yaklaşık 45 taşımalı öğrencimiz var.
OKULUMUZUN EN BÜYÜK AVANTAJI
Taşımalı öğrencilerin geneli; Karapınar, Beyceğiz ve Çimenceğiz köylerinden okula taşınmakta. Şu an okulda 11 derslik vardır. Sınıfların mevcudu yaklaşık 20 öğrenciyle kolej eğitimi ayarında olduğunu ifade eden Okul Müdür Yardımcısı Hamza Erdoğan: “Okulumuzun en büyük avantajı budur. Sınıf mevcudumuzun sayısının az olması, öğretim kalitemizi artırmaktadır. 20 kişilik sınıflarda kolej düzeyinde eğitim veriyoruz. Veli profilimizde çok çeşitli yerlerden gelen öğrencilerimiz var. Türkiye’nin özellikle doğusundan olmak üzere öğrencilerimiz gelmekte. Bunun yanında köylerimizden gelen taşımalı eğitimle gelen öğrencilerimiz var.  Öğrenci  veli profili bu yüzden dar gelirli öğrencilerden oluşuyor. Okulumuzda öğrencilerimize yönelik meslek tanıtımı ve doğru yönlendirme çalışmalarını bir sıkıntı olmadan sağlıklı bir şekilde yürütüyoruz. Okulumuzda rehberlik öğretmenimiz yok; ama Müdür yardımcısı olarak ben ve öğretmen arkadaşlarım bu konuda öğrencilerimize elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz” diye aktardı.
MAHALLEDEKİ VELİLERİ TEK TEK DOLAŞIYORUZ
Erdoğan,  kendi adıma konuşmak gerekirse bu mahalleyi çok iyi tanıdım. Mahalledeki velileri tek tek gezerek öğrencilerimle ilgileniyorum, sorunlarını çözmeye çalışıyorum. Bu sayede okulumuza devamsızlık oranı büyük oranda düştü diyebiliriz. Velilerimizle birlikte onların dilinden konuşarak öğrencilerimiz hakkında ‘Onlar için neler yapabiliriz?’ diyerek konuşup ‘Onlar için neler yapabiliriz? tartışıyoruz.
 VELİLERLE ‘ÖĞRENCİLER İÇİN NELER YAPABİLİRİZ? TARTIŞIYORUZ
Mahalledeki ailelerin okula olan tutumunun çok memnuniyet verici olduğundan söz eden Müdür Yardımcısı, Okulumuza, öğretmenlerimize karşı saygı ve sevgi konusunda çok iyi durumdalar. Tek eksiğimiz ailelerimizin eğitim seviyesinin düşük olması olması. Çamlıca, ilçe merkezinde uzakta köy gibi    bir mahalle. Tabii ki başarılı Üniversite’ye giden öğrencilerimiz de oldu.
GÜNEYDOĞULU ÖĞRENCİLERİN BAŞARISI ÜST SEVİYEDE
Tabii ki başarılı Üniversite’ye giden öğrencilerimiz de oldu. En çok da Doğu ve Güneydoğudan gelen öğrencilerimizin başarısı daha yüksek  konumda. Öğretmenlerimiz genç, dinamik, idealist öğretmenlerden oluşuyor. Bu en büyük avantajımız.  Okulumuzda 4 sınıf öğretmeni, 1 anasınıfı öğretmeni, 5 branş öğretmeni ve 2 tane ücretli çalışan öğretmenimiz var. Bir öğretmenimiz İstiklal İlkokulundan ücretli olarak geliyor.
Taşımalı olarak gelen öğrencilerin, normal öğrencilerle başarı temelinde karşılaştırdığımızda Taşımalı eğitimin Başarı üzerindeki yüzdesi, birbirine yakın görünüyor. Öğrencilerimizin davranışsal ve uyum sağlama yönünden de bir problemimiz yoktur.
ADAPTASYON PROBLEMİ YOK
Köy ve Merkezdeki öğrencilerimiz birbirine yabancı olmadıkları için adaptasyon problemi yoktur. Bunun yanında söylediğim göçmen aileler geçici olmamak kaydıyla tamamen kalıcı olarak buraya yerleşen ailelerimizin çocukları bulunuyor.
PARÇALANMIŞ AİLE ÇOCUK ORANI %11,6
Bunun yanında Kaymakamlığımızın yürüttüğü Paçer projesi var. Okulumuzda Paçer çalışmalarını yürütüyoruz. Paçer kapsamında okulumuzda belirlediğimiz 12 Erkek, 11 Kız olmak üzere toplam 23 öğrencimiz Parçalanmış aile çocuklarından oluşuyor. Çocuklarımızla ilgili bir sıkıntı yaşamıyoruz. Bu konu da velilerimiz ve biz öğretmen arkadaşlar, çocuklarımızla ilgileniyoruz. Öğrencilerimizi mağdur etmemek için elimizden geleni yapıyoruz. Kaymakamlığımız, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğümüz ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte onlara yardımcı oluyoruz. Bu konu da bir sıkıntı yaşamıyoruz. Parçalanmış aile çocuklarının diğer çocuklarımıza oranı %11,6’dır.
KONFERANS SALONUNA İHTİYAÇ VAR
Okulumuzda konferans salonumuz ve kütüphanemiz eksik. Öğrencilerimiz bize uzak da olsa En yakınımızda 2 km uzağımızdaki Kaşgarlı Mahmut Konağından yararlanıyorlar. Ancak Mesafenin biraz uzak olması öğrencilerimizin her zaman buraya ulaşamamasına neden oluyor. Hele ki yağmur, kar, fazla soğukların bastırması gibi iklim şartları müsaade etmeyince hiç gidememekteler.
MAHALLEMİZİN İÇERİSİNDE BİR KÜLTÜREL ALAN BULUNMUYOR
Belediye Mahallelere spor alanları yaptığını biliyoruz. Ancak Çamlıca mahallesinde maalesef spor alanımız, kültürel alanımız gibi hem öğrenci hem de mahalle halkımızın vakit geçirebileceği bir mekanımız yok. Bu konu da Belediyemize talebimizi ilettik. Belediyemiz iklimin kış olmasından dolayı yazı beklememiz gerektiğini söyledi. Onun dışında okulumuzda öğrencilerimizin sportif faaliyetlerini gerçekleştirebileceği spor alanları oluşturmaya çalıştık.
‘MAVİ GÖK, YEŞİL YAPRAK’  BU OKULDA
Aynı zaman da ‘Mavi Gök, Yeşil yaprak’ diye bir projeye katıldık. Bu proje de Bahçe düzenlemesi alanında başarılı olarak ödül aldık. Bunun dışında sportif alanlarda Masa  tenisinde Polatlı genelinde okulumuz birinciliği elde etti. Bunun yanında satranç ve Bisiklet yarışmalarında derecelerimiz var. Mahallemizin sosyal ve yeşil alanı olarak cami ve okulumuz mevcut. Bunun dışında bir alanımız yoktur. Okulumuz ve camimizin mahallemiz açısından önemi çok büyük.
MASA  TENİSİNDE POLATLI GENELİNDE OKUL BİRİNCİLİĞİ ELDE ETTİLER
Temiz Çevre-Temiz Okul Projesiyle okulumuzdaki öğrencilerimize sürekli temiz kalabilme davranışını kazandırmaya çalıştık. Öğretmenlerimiz ve öğrencilerimizle birlikte okulumuzun boya işlerini kendimiz yaptık. Başkent Enerji Verimliliği  projesine katıldık.
MAVİ GÖK-YEŞİL YAPRAK PROJESİNE KATILARAK ÖDÜL ALDIK
Okulumuzda uyguladığımız Bir Adım İleri projesiyle öğrencilerimiz arasındaki olumsuz davranış ve tutumların yerine sevgi-saygı ortamında güzel davranışlar edinmelerine özen gösterdik.
SOSYAL ETKİNLİKLER VE KULÜP ÇALIŞMALARI
MESLEK TANITMA KULÜBÜ : Öğrencilerimizin gelecekte kendi ilgi ve kabiliyetleri doğrultusunda meslek seçimi yapabilmeleri için Ulusal Mesleki Bilgi Sisteminden öğrencilerin profillerinin oluşturulması sağlanmıştır. Okul tanıtımı ile ilgili geziler yapılmaktadır.
SİVİL  SAVUNMA KULÜBÜ:Doğal afet durumunda karşılaşılabilecek olağanüstü durumlara karşı öğrencilerin kendilerini korumaları için göstermesi gereken davranışlar kazandırılmaya çalışılmıştır.
ÇEVRE TEMİZLİK KULÜBÜ: Temiz bir toplum ve temiz bir çevre içinde temiz bir okul bilinci kazandırmak için temiz birey kültürünün geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapılmıştır.
DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI KULÜBÜ: Demokratik kültürün yaygınlaşması için okul bazında çalışmalar yapılmıştır. Okul ve sınıf temsilcileri seçilmiştir.
ENERJİ KULÜBÜ: Sınırlı enerji kaynaklarının verimli kullanılması için öğrencilerin bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalar yapılmış enerji kaynaklarıyla ilgili projelere katılım sağlanmıştır.
SPOR ETKİNLERİ KULÜBÜ: Çocukların bedensel ve ruhsal gelişimlerinin bütüncül bir anlayışla gerçekleştirmeleri için etkinlikler düzenlenmektedir. Okulumuzda satranç ve masa tenisi gibi okul içi turnuvalar düzenlenmiştir.
      Umutlar
Umutlar yıkıldığı zaman.
Ne olur biliyor musun?
İnsanın hayalleri bir toz,
Bulutu gibi toz olur gider.

Umutların bittiği an,
Derbeder olur insan.
Gözleri dolar o zaman.
Kırılır kalbi,küser hayata

Sövmek gelir içinden
Haykırır dağlara taşlara
Kızar insanlığa
Hıçkırıklar içinde kaybolur gider.
Umutlar dünyası yok olur gider.

                                                Kazım MUTLU
Ersoy’un şairi ‘Bayrak’ şiirinden seslendi

 Mehmet Akif Ersoy’dan ‘şair’ yetişiyor

   İsmini  vatan ve istiklal şairi Mehmet Akif Ersoy’dan alan Mehmet Akif Ersoy Ortaokul  8-A öğrencisi Kazım Mutlu, hem okuyup hem şair olmak istiyor.

Milli Eğitim Müdürlüğü’nün İlçe çapında  düzenlenen Şiir Olimpiyatlarında Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu’nun temsil eden  öğrenci  Kazım Mutlu okulun adıyla  müsemma tam bir şair. Okul ziyaretimizde Mehmet Akif Ersoy Portresi önünde okul Müdür Hamza Erdoğan ve okulun Türkçe Öğretmeni Recep Öztürk  ile birlikte gazetemiz objektiflerine poz verirken, aynı zamanda şair arkadaşlarına bir de mesajı  verdi. Mutlu, hem okuyup hem şiir yazmayı çok seviyorum. Şair olmak isteyenler benim gibi bol bol kitap okusunlar. Kitap okuyanlar kelime üretmesi kolay ve bilgi hazinesi çok geniş oluyor, dedi.

ÖZTÜRK: DERSİ OYUNLA ZENGİNLEŞTİRİYORUZ
Mehmet Akif Ersoy ilk ve ortaokulu Türkçe Öğretmeni Recep Öztürk, bu okulda üçüncü yılım,  öğrencilerimiz dersleriyle çok ilgili. Biz dersleri metine bağlı değil oyunlarla zenginleştiriyoruz.. Şairlerin klasik eserleriyle öğrencileri buluşturuyoruz, sözlerine yer verdi.
 ÜRETKEN BİR ŞAİR
Türkçe öğretmeni Recep Öztürk, hedefinde şair olma yolunda  şiirler yazarak ilerleyen öğrencisi Kazım Mutlu’yu şöyle anlattı. Kazım çok üretken bir şair. Her gün elinde bir şiirle gelir. Kitap okur, dersine çalışır. Okulumuzu ilçe çapında Şiir Olimpiyatlarında temsil etti.Şiir defteri şimdiden doldu başaracağına inanıyorum. Bizim görevimiz onları desteklemek.”
  BAHARDA CENNET GİBİ OKULUMUZA BEKLERİZ
 Mehmet Akif Ersoy Okulu öğrencileri ve idareci, öğretmenleri  Çamlıca’nın  havasının çok temiz olduğunu söyleyerek, bahar geldiğinde okulumuz cennet gibi ferah ve  tabiatla iç içe doğal bir parka dönüşüyor, dediler.Okulun boya, badana işlerinde ve uygulama bahçesinde okul, öğrenci el ele çalışmakta olduğunu ifade eden okulu Müdürü Hamza Erdoğan, okulun depremle ilgili olarak zemin etüdü  yaptırıldığını ve sonucunu beklediklerini de iletti
KADER İNGİLİCE ÖĞRETMENİ OLMAK İSTİYOR
Röportajımız esnasında meraklı gözlerle bizi takip eden öğrencilere  hangi mesleği sevdiklerini ve ne olmak istediklerini sorduk. 7-A sınıfı öğrencilerinden Kader Gençalioğlu  İngilizce öğretmeni olmak istediğini, Fatma Çetinise anasınıfı öğretmeni olmak istediğini söyledi.
DEPREM  ZEMİN ETÜDÜ YAPILDI
Okul Müdürü Hamza Erdoğan, okulun depremle ilgili olarak zemin etüdü yaptırıldığını ve sonucunu beklediklerini de iletti. Okulun uygulama bahçesinde bahar gelince sebze yetiştiriliyor.
GELENEKSEL ÇOCUK OYUNLARINA  HAZIRLAR

Okul, satranç şampiyonları çıkarmaya hazırlanırken Erdoğan, unutulmaya yüz tutmuş çocuk oyunları için okulda çalışma başlatıyoruz. Okul bahçesinde eskiye ait bir çok  çocuk oyunu hatırlatılmak üzere projeler geliştireceğiz, diye anlattı.

7 Ocak 2014 Salı

Bir numara Safranbolulu Kanber!

1 evli çift ve  akvaryumlu Bahadır Nergis’in huzurevi hikayesi…


  1946’da Ankara’ya taşınan Safranbolulu Niyazi Kanber Polatlı Huzurevi’nin açıldığı ilk günden bugüne tam  13 yıldır  bir numarası olarak Polatlı Huzurevi’nde  yaşadığını  kaydetti.
Polatlı Huzurevi sakinlerinden 84 yaşındaki Niyazi Kanber, 1980 ve 90 arasında ihtilalin bürokratıyım diyerek  özel hayatını kısaca anlattı. 1946’da Ankara’ya taşınan Safranbolulu Niyazi Kanber Polatlı Huzurevi’nin açıldığı ilk günden bugüne Huzurevi’nin  bir numarası olarak  burada  yaşadığını  kaydetti. Kız kardeşiyle birlikte Huzurevi’nde yaşayan Niyazi ve Müjgan Kanber Kardeşler tam tamına 13 yıldır burada olduklarını ifade ettiler. Niyazi Kanber: “ Artık 13 yıl Polatlı Huzurevi’nde yaşayınca yerli ve ev sahibi gibi olduk. Huzurevi’nde ilk günden bugüne burada kalan bir numarayım. 2001/ 7 Ocakta geldim. Kızkardeşim Müjgan  tekerlekli sandalyede 6 yıl önce geldi. Burada mutluyuz. Sıkıntımız yok. Aile birliği ve bütünleşmesi halindeyiz. Artık 13 yıl Polatlı Huzurevi’nde yaşayınca yerli  ve ev sahibi gibi olduk”dedi.
1980 VE 90 ARASINDA  İHTİLALİN BÜROKRATIYIM

 84 yaşında olmasına rağmen  yaşamdan kopmayan,  gündemi yakından takip eden Niyazi Kanber, 1980 ve 90 arasında ihtilalin  bürokratı olduğunda söz ederek hikayesini şöyle aktardı: “PTT Genel Müdürlüğü’nde el koyan Servet  Bilgi Paşa, Erzurum’da benim  bölük komutanımdı.1956-57 senesinde yüzbaşıydı O. Emin Başer’e o da Ankara Muhaberat taburundan yedek subay onun komutanıydı beni Ankara PTT Bölge baş müdürü yaptı. Yozgat’ı, Kırşehir’i ve bir de Bolu’yu bana bağladı. 1995 yılında da emekli oldum. Emekli olunca eşimle birlikte Hac vazifemizi yerine getirdik. 2 sene sonra eşim vefat etti. Üç evladım var üçü de evli ve eğitimliler. Amerika’da ve İstanbul’da yaşıyorlar” diye anlattı.
 
 POLATLI’NI SANTRAL BİNASININ EK İNŞAATINI YAPTIRDIM

Ankara PTT Bölge Baş Müdürü Niyazi Kanber’in Polatlı Huzurevi macerası Polatlı’nı santral binasının ek inşaatını yaptırdığı  dönemde başladı diyerek sözlerine şöyle sürdürdü: “O zaman  yıl 1984 senesi baş müdürdüm. Mülazım Ünal bizim elektrik işlerini yapıyordu. Tesadüfen karşılaştık.  Huzureviyle ilgili hayırlı bir işimiz  var diyerek tuttu buraya getirdi beni o günden bu yana buradayım.”
MÜLAZIM BEY GETİRDİ ALLAH DEVLETE  MİLLETE ZEVAL VERMESİN
  Huzurevi’nden çok memnun olduğunu ifade eden   eski baş müdür emeklisi, buraya yatabilmek için  dairesini sattığını söyledi. Kanber: “Maaşımda güzel yaşamama elveriyor. Çocuklarım telefonla hatırımı soruyorlar. Kardeşim benim dert ortağım. Burası kırsal huzurevi olması dolayısıyla kendi kültürüne uygun arkadaş edinmek oldukça zaman alıyor” dedi.
ÖLÜM BURASI İÇİN ÇOK BASİT
  Huzurevi ortamının olumlu yönlerinden söz eden Emekli  Baş Müdür,  dışarıda hayat şartlarının çok zor olduğundan söz ederek : “Hayat şartları insanın psikolojilimizi bozar. Burada aidat ve fatura ödemiyorsunuz.  Elektrik gaz  derdi yok.  Bol bol kitap okuyorum. Televizyonda fasılı bulur iştirak ederim. Gazetelerim ayağıma gelir. Yeğenlerim ta  İstanbul’dan sahaflardan istediğim kitapları bulur gönderir” diye bahsetti.
 KENDİ İMKANLARIN VARSA BURASI DA GÜZEL
 Kanber,  emekli olmanın dışında artı bir gelire sahip olmanın önemini ise şöyle anlattı: Devletin artırımının üzerinde burayı güzelleştiriyorum. Çocuklarımla altışar ay kaldım. Onlar modern yaşamın çalışma şartları gereği mutfak adabını  neredeyse kaldırmış  ama bu gönül bağlarımızın  koptuğu anlamına gelmez. Bugünkü medeniyetin  dayattığı bir kural bu. Onları çalışıyor torunlar yatılı mektepte. Öyle…” diyerek huzurevi’nin sosyal bir ihtiyaç olarak gerekliliğini savundu.
 YA İKİ MESLEK YA İKİ LİSAN YA İKİ  FAKÜLTE  BİTİRIN
  
Emekli Baş müdürün gençlere aktaracağı birtakım tecrübeleri ve öğütleri de vardı.  Kanber: “Beni ziyeret eden  liseliler, genç kızlara, erkeklere,  ya iki meslek , ya iki lisan ya  fakülte  bitirin aşağısı kurtarmaz diyorum. Pik yapıp yükselmeye  bakın ortada kalmayın. Ortada kalırsanız üst tabakadakiler sizi ezer. Onun  için bütün çocuklarımı fakülte okuttum elhamdülillah. Üçü de lisan dolu.  Öyle…  Ah  ahh öyle işte diye” iç çeken   huzurevi sakini Niyazi Kanber son olarak ,”Allah  devlete millete zeval vermesin. İnşallah devlet  sosyal  gelişmeyi daha güzel yapar da paylaşma dayanışma  daha çoğalır”dedi.
FENERBAHÇE YAŞAMA SEVİNCİ VERİYOR
  Kanber çok eski fener bahçeli olduğunu gözleri parlayarak anlattı. 53 ten beri Fenerbahçeliliğinden gururla söz eden Niyazi Kanber: “ Bu yaşımda Fenerbahçeli olmak bana yaşama sevinci veriyor. Kız kardeşim Müjgan’ın   burada olmasından  çok memnunum. Ağabey kardeş zaman iyi geçiyor. Her şey ayağımıza geliyor” diye tüm Polatlı’ya Polatlı Huzurevi’nden memnun olduğunu iletmemizi istedi.

 RECEP SUNA ÇİFTİ 90 YAŞINDA
YILLIK EVLİ
 15 YAŞINDA EVLENMİŞLER
 Bulgaristan göçmeni olan Recep-Suna çifti  75 yıllık evli ve  İki tane evlatları var. Kırıkkale’den gelmişler. Karı koca sohbet ederek huzurevinde yaşıyorlar.

 AKVARYUMLU ODA
 Bahadır Nergis, “65 yaşındayım uzun süredir  burada yaşıyorum ve çok memnunum.  2 yıl önce akvaryum  edindim bana  stres attırıyor” diye bahsetti.











Bir dönemde 157 nakil alıp veren okul!

40. yılında  ‘Kolej’ eğitimi iddiasıyla  işte Esentepe

 Esentepe Ortaokulu, 40. yılı aşkın geçmişinde  ‘bir dönemde 157 öğrenci nakil’ alıp veren ve en çok göç alan ve STK’lardan hiç burs almayan tek gecekondu okulu.

Esentepe  Ortaokulu 40 yılı aşgın geçmişinde  binlerce  ilkokul öğrencisini mezun vermiş. Ülkenin her yanından göç alan okul adeta Türkiye’nin sentezi gibi. Esentepe Mahallesi’nin   en önemli özelliği 80 vilayetten, ilçelerden, köylerden ilçemize göçen ailelerden oluşan bir gecekondu  bölgesi mahiyeti taşıması. Bir dönemde 157 nakil öğrenci veren Esentepe İlkokulu Milli Eğitim Bakanlığı’nın 4+4+ 4 Sistemiyle ortaokula dünüşüm sürecinde.

‘Kolej eğitimi’ gibi birebir eğitim verme iddiasıyla yola çıkan Esentepe Ortaokulu’nda; 400’varan kayıtlı öğrenci arasında evinde bilgisayarı olan ve dershaneye giden öğrenci sayısı sadece ‘5.’ Bu durum bu bölgenin sosyo-ekonomik durumunu açıkça ortaya koymakta. Öte yandan  resmi olmayan verilere  göre  Esentepe Mahallesi’nde  ikamet eden aileler arasında üniversite  mezunu  çok fazla  olmadığı  vurgulandı. Dolayısıyla öğrencinin sınıf içi ders başarısından ziyade sosyal aktivite ve davranışsal gelişimleri ön planda olması için gayret sarf edildiği söylendi.
BİR ÖĞRENCİ KAZANSAK VATAN KAZANIR

 Esentepe Ortaokul Müdürü Remzi Demir,  diğer okullarda ‘hobi ‘olan sportif ve kültürel faaliyetleri burada öğrencinin   hayata bakış açısında farkındalık oluşturmak için çok gerekli dedi. Çok yoksul öğrenci barındıran okulumuzda, yoksul öğrencinin  bu okulu ‘Yuvası’ gibi kabullenmesi ve farklı yaşam algılarını örneklemesi  ve  benimsemesi diye  belirtti. Esentepe Ortaokulu idaresi ve tüm öğretmenler ve personeli bu vizyona sahip şeklinde konuşan  Okul Müdürü Remzi Demir, “Esentepe, bir dönemde 157 nakil alıp veriyor. Esentepe’de okuyan çocuklara yapılan yardımlar boşa gitmez. Bu bölgede aileler  dar gelirli. Dolayısıyla  eğitime yatırım kısıtlı. Ve her halükarda STK’larında ilgisine gerçekten ihtiyaç var diyerek bu öğrencileri böylece bırakamayız. Bir öğrenci  kazansak; kazanan vatan olur. Bu çocuklara kaliteli yaşam tarzını göstermek adına Polatlı STK’ları okulumuza davet ediyoruz” dedi.

  ‘GÖÇ’   DEVAMSIZLIĞA YOL AÇIYOR
Esentepe’nin şu an ki mevcudu 370. Geçen yıl bu okulda  gelen giden öğrenci şeklinde157 nakil olmuş.  Okulun mevcudu ortalama olarak üçte biri okula gelmiş ve gitmiş. Urfa, Kastamonu, Çankırı, Doğu’dan, Haymana’dan, Batı’dan, Bursa’dan, Sakarya’dan  göç alan bu okulun öğrencisinin eğitim hayatı  devamlı surette kesintiye uğramak durumunda kalıyor. Burası ucuz kiralık evlerin bulunduğu ve  köyden  kente göçen üçüncü  kuşak ilçe sakinlerinin mesken tuttuğu  gecekondu bölgesi. Burada tarım işçisi, hamal, çiftçi, köylü,  düşük ücretli ve dar gelirli ya da günlük iş bularak ev geçindiren aileler yoğunlukta. Mahallenin maddi imkansızlığı tamamen okula yansımakta. 50- 100 lira kıraya ev bulunabiliyor. Belki de 300-400 milyonla ev  bir ay ev geçindiriyorlar Mahallede fakirliğin sınırı  yok! Öğrencilere farklı kültürden  rol model gerekiyor. Bu da ancak merkezle iletişimlerine bağlı analizinde bulunuldu.

 ÇOCUKLAR KARDEŞLERİNE BAKIYOR
 İlçe Milli Eğitim ve Kaymakamlık ve Belediyenin olanaklarından faydalandığını ifade eden  okul müdürü  bunun yanında STK’ların öğrencilere burs, dershanelerin kontenjan ayırabileceği  çağrısında bulundu. Demir, “Esentepe’nin şartları kendine özgü. Ekonomik olarak en alt grup aileler zor şartlara karşı dirençli. Fakat  aileler geleneksel döngüyle  gündelik  iş ve ev arasında sıkışmış durumdalar. Soğana giden aile evin tüm yükümlülüğünü 3. sınıfa giden öğrenciye yüklemek zorunda kalıyor. Maddi olanaksızlıktan öğrenciler sabah erkenden simit satmaya gidiyor. Derse neden geç kaldın, dediğimizde yanıtı maddiyata dayanıyor. Aralarında çok zeki öğrenciler var. Ancak  olanaksızlık   ve okula devamsızlık had safhada. Bu okulun şartları diğer okullara benzemiyor” diye  belirtti.

DİĞERLERİ DEVLET OKULU BİZ ‘KOLEJ’…
 Esentepe Ortaokulu Müdürü Remzi Demir, diğerleri  devlet okulu  biz   ‘kolej’ vurgusunu ise şöyle açıkladı: “Neden kolej diyorum çünkü  kolejler özel eğitim veriyor. Bu bölgede kendi başına özel bir eğitime ihtiyacı var. Öğretmen ve idarecinin maksimum fedakarlığı söz konusu. Öğretmen müfredatı yetiştirmeye çalışıyor. Okulun 400 toplam öğrencisi  olsa da sınıf mevcudu her an değişmekte. Öğrenci  bir  gelip bir   gidiyor  bu arada eğitim çok aksıyor öğretmenin   işi olcukça zor. Esentepe Ortaokulu MEB’nın plan programına uyarken artı çocukların neye ihtiyacı var? Temizlik eğitimine mi, kişisel bakıma mı, sosyal duruma mı, sportif –kültürel faaliyetler açısından mı?  Hepsinin kuralı var.  Öğretmenin bu okulda sınıfa girerken tutumu ayrı olmalı çünkü öğrencilerin kendine özel farklı yaşam algıları bulunmakta.”

    ‘GÖÇ’ KAVRAMININ  ÇETİN ŞARTLARINI  OKUL MÜDÜRÜ DEMİR   BAŞLIKLAR HALİNDE  SIRALADI

ÖĞRETMENİM KARDEŞİME BAKIYORUM, DİYOR
Esentepe Ortaokul Müdürü  Müdürü Remzi Demir, göç kavramının sosyolojik olgu olarak bu okula yansımalarını başlıklar halinde şöyle sıraladı. Okula geç kalan çocuğa nerdesin? Dediğimizde öğretmenim ben kardeşime bakıyorum, diyor. Kardeşine bakan çocuk 3. sınıf öğrencisi. Neden kardeşine sen bakıyorsun diyoruz? öğretmenim annem babam tarım işçisi, soğana gidiyorlar ben kardeşlerimin başında duruyorum, diyor.
 ÖĞRETMENİM SABAHTAN SİMİT SATIYORUM
 Bir diğer öğrenciye, yavrum her gün sabah geç kalıyorsun neden diye soruyoruz. Çocuğun verdiği yanıt: “Öğretmenim ben simit satmak zorundayım” oluyor. Dolayısıyla simit hangi saatte biterse çocuk o saatte geliyor. Bu okulda idareci ve öğretmen  Esentepe Ortaokulu’nda  normal programı  uygulayarak normal  bir başarı sağlayamazsınız. O yüzden mecburen farklı eğitim-öğretim programı uyguluyoruz.
BİREYSELLEŞMİŞ EĞİTİM –ÖĞRETİM PROGRAMI  UYGULUYORUZ
   Okulda öğretmenler öğleden sonra ve hafta sonları destek eğitimleri  ve etütler veriliyor.  8. sınıflara sınav öncesi etütler yapıyorlar. İhtiyacı olan öğrenciye destek eğitimleri veriliyor. Neden? Çünkü öğrencinin eksiği var. Bu bir yılda tamamlanacak bir eksik değil. Çocuk 8. sınıfa gelmiş akıcı okumaya sahip değil. Burada şartlar böyle. Ne öğretmen, ne öğrenci, ne veliyi eleştiremiyoruz.  Okulun sorunu Milli Eğitimden de kaynaklanmıyor. Çocuğun devamlı ailesiyle birlikte yer değiştirmesi sırasında kaynaklanan sosyolojik göç olgusu mevzubahis. Çocuk bir yerden bir yere  göç ettiğinde  ev bulup, aile ilgilenip, nüfusa adres vermesi,  velinin okula gelmesi  ve bizim  bizim tespit etme işlemlerimiz  uzun sürüyor.
 OKULA EKİMDE GELİYORLAR
 Öğrenci nakil tarihleri Ekimde,Kasımda  öğrenci gelir .5-10-20 kişi..Burada ne okulun, ne devletin sadece veli ve ailenin yaşam şartları söz konusu. Veli okula geliyor hocam, çocuğumuzu okula göndermek istiyoruz, diyor ama biz çadırda kalıyoruz durum bu diyorlar. Çocuklarımızı nasıl gönderelim diyorlar. Öğrencinin  devamsızlık sorunları çok fazla. Öğretimin burada başarılı olması çok  zor. Başarıyı nasıl sağlayacağız kolejler gibi birer birer bireysel eğitim vererek. Özel eğitimlerle başarıyı sağlamaya çalışacağız.

KÜTÜPHANEMİZE PARTİLERDEN DESTEK GELDİ
 Okul kütüphanemizi kurduk partilerden destek geldiğini belirten Esentepe okul Müdürü Remzi Demir:” Siyasi Partiler Parti  Kadın Kolları, sivil toplum kuruluşları, dernekler okul kütüphanemize  duyarlı davranarak  kitap yardımı yaptılar. Kendilerine teşekkür ediyoruz. Kütüphanemizde yeteri kadar kitap var velilerimize de duyurduk isterlerse onlar da faydalanabilirler. Anneler de çocuklarıyla birlikte kitap alıp birlikte okumalarını teşvik etmek istiyoruz”diye konuştu.
400 VELİDEN 10 VELİ KİTAP OKUYOR
 Demir okul bünyesinde 400 veliden on tanesi okuyor biz bunu başarı sayamayız. Velimizin çocuklarla birlikte çok sayıda kitap okuma günden güne artarsa başarmış sayılırız birebir eğitimle.  400 öğrenciden 200 sayıya böyle ulaşırsak bizim için başarıdır.

BİLGİSAYAR TEKNOLOJİ SINIFINI MAHALLEYE AÇTIK
 Çocuklarımız internet cafeye gitmesinler diye Bilgisayar Teknoloji Sınıfımızı tüm  mahalleye açtık. Bilgisayar öğretmenimiz Ozan Diren Çetinkaya saat 17:00’ye kadar okulda bilgisayar odasını öğrencinin hizmetine açıyor. Öğrenci ödevini bitirinceye kadar bilgisayar odası açık. Ortalama 400 öğrencinin evinden en fazla 5- 10 öğrencinin evinde bilgisayarı vardır.
  EN GÜZEL  KAYNAK OKUL VE MAHALLE KONAĞI
Bu mahallenin çocukları için en güzel kaynak Esentepe Ortaokulu ve ayrıca  en yakın olan Belediye Konağı iddi eden Demir, biz öğrencilerimizi Belediye Konağı’na yönlendiriyoruz. Dışarıda internet cafelere gideceğine Belediye Konağı’ndan hizmet alsınlar.  Konaktaki her türlü olanaktan ve internetten faydalanmaları için teşviklerimizi sürdürüyoruz. Ayrıca okul bahçemizi yeşillendirmesi,  tel örgüsüyle çevirmemizde  ve  bahçe düzenlemesine Belediye yardım etti, dedi.

BU OKULDA SADECE 5 ÖĞRENCİ DERSHANEYE GİDİYOR

Bölgenin ana arteri Esentepe  yoksulluğa karşı savaşıyor

Demir, Esentepe’de iyi vatandaş iyi insan vizyonunu gerçekleştirmek istiyoruz. STK’lar ve yardımseverler bu bölgede ev gezileri gerçekleştirse perişanlığın had safhada olduğu kendi gözleriyle görürler. Sadece kuru bir halının üstünde ders çalışan öğrencilerimiz var vurgusunda bulundu.
YAVUZ SELİM İLKÖĞRETİM KARDEŞ OKULUMUZ

Esentepe Ortaokulu’nda okullar arası işbirliği okulun performansını etkileyecek kadar önemli. O bölgeye en yakın diğer okul Yavuz Selim İlkokulu ile kardeş okulu şeklinde çalışan Esentepe 4+4+4 sisteminden önce öğrenciyi  birinci sınıftan alıp beşinci sınıfa kadar tanıma imkanına sahip olarak eğitimi sürdürüyordu. şimdi ise  öğrenciler 1-2-3-4. sınıfa kadar bölgenin ilk okulu olan Yavuz Selim’de okuyup daha sonra   bölgenin ortaokuluna kaydolma zorunluluğu doğmuş. Dolayısıyla  şu anda iki okul  birlikte çalışarak öğrencilere yardımcı olduğunu ifade eden  Esentepe Ortaokulu Müdürü Remzi Demir, öğrenciyi tanımak için Yavuz Selim’in Müdürü Hüseyin Çilman’ı arıyor soruyoruz, o da öğretmenlerden bilgi alıp bize veriyor. Bu şekilde dayanışma içindeyiz. Hüseyin Çilman’da beni arar, bu çocuğun kaydı sizdeymiş, öğrenci okula gelmiyor, der.  Kardeşin biri bizde bir onlarda olduğunda sorunları ortak olur.  İki müdür ve rehber öğretmenler biniyoruz arabamıza gideriz çocuğun evine ailesiyle durum nedir diye iletişime geçiyor ve  aileyle görüşüp  okula davet ediyoruz, şeklinde konuştu.

BİR KONFERANS SALONU YOK
  Çocuğun okul sonrasındaki olumsuz şartlardan oldukça uzak olabilmesi için etkinliklere motive ediyoruz Etüt, folklor, kütüphane gibi vurgusunda bulunan Demir, diğer okullarda öğrencinin kültürel çalışması ‘hob’i  iken bu okulda öğrencinin moral ve motivasyonu için ‘İhtiyaç.’ Rehber öğretmenler eşliğinde özel olarak planlanan satranç saatlerimiz var. Halk oyunlarında Jüri özel ödülünü aldık ama bir konferans salonumuz  yok. Demir, Haftada bir iki kez okulda toplu yemek verecek sponsorlara ihtiyacımız var. Veli izin verirse çocuk eve gidiyor. Ama aile çalıştığı için evde yemek yok, çocuk eve gitmek istemiyor veya evi çok uzak oluyor. İşte burada sivil toplumun duyarlılığı bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor. Bu çocuklara okulda haftada bir kez bir simit veya ekmek arası buna benzer bir ikram yapılabilir.

ESENTEPE ORTAOKULU BÖLGENİN ÇEKİM MERKEZİ OLMALI

 Demir öğrenci ben okuluma gitmek istiyorum diye direttiği gün  okul vizyonumuz  gerçekleşmiş olacak derken şunları söyledi: “ Çocuk, evinde  olmayan imkanların okulda olduğunu fark ettiğinde okul; evimden farklı, diyecek. Ancak o zaman sorunlar çözülür. Ben okulda her şeyi, maddi manevi huzuru buluyorum diye kanaatini ifade edecek.  Sosyal etkinlikler için gelecek. Televizyon, kütüphane, bilgisayar ihtiyacımı okul karşılıyor ödevimi orada yapıyorum okul çok sıcak bir yuva diyecek. Biz vizyonumuzu ihtiyaçlara göre belirledik.”

KENDİLERİNİ PARÇALANMIŞ AİLE GİBİ GÖRMÜYORLAR
 Kaymakamlıktan aldığımız sosyal yardımlaşma vakfı bizim en büyük yardımcısı olduğundan söz eden Demir,  PAÇER Projesi dahilinde 15 öğrencimiz var birebir ilgilendiğimiz. Esentepe’de anne-baba ayrılmış aileler kendilerini parçalanmış aile kavramı içinde görmüyorlar. Ebeveynleri farklı yerde de olsa aileler bunu yadırgamıyor. Anne yok, baba ayrı yerde, çocuklar dedelerinin yanında aslında bu konularda PAÇER kapsamında. Bunu yaşam şekli olarak kabul ediyorlar.Bu mahallede sosyolojik olarak ortaya çıkan durum şu: Aile maddi gücünü mal varlığıyla ölçerken; çocuğa harcama yapmayı tercih etmiyor. Çünkü o da sosyolojik bir çıkarım; kendisi de öyle görmüş. Öğrencilerin yeterli beslendiği söylenemez.

ODALAR, DERSHANELER BURS VEREBİLİR
   İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde deste  yüzde yüz ama odalardan ayrıca  eğitime destek gelmesini bekliyoruz diye belirten okul müdürü   dershanelere  de çağrıda bulundu. Dershaneler eğer gerçekten eğitime katkı sunmak istiyorlarsa  Esentepe’de  başarısını ispatlamış öğrenciye kontenjan ayırabilirler  isteğinde bulunan Demir, “Bizim de  derslerinde başarılı çocuklarımız var odalar burs verebilir. Çocuklar imkansızlıktan dershaneye gidemiyor. Sadece 1 kişi devletten burs alıyor” dedi.

YAŞAM KALİTESİ YÜKSELTMEDEN ÇOCUĞU YÜKSELTEMEZSİNİZ
 Öğrenciye niye geç kaldın diyemiyorum. Rehber öğretmenlerle birlikte  ev  gezileri yapıyoruz ki nasıl bir öğrenciyle  kızıyoruz anlamak ve tanımak için. Bu bölgede, çocuk mu, müdür mü, öğretmen mi, devlet baba mı sorumlu bunu çok iyi tespit etmeliyiz. Okulun fiziki şartlarını çekim merkezi haline getirmek istiyoruz. Onlar için okul, saray rahatlığında olsun. Bizden, 2 kere 2 dört eder, değil, oturup kalkmasını, davranışları,  iyi ahlakı, kaliteyi, öğrensin. Bu bölgede hiç sinemaya gitmeyen çocuklar bulunması acı bir gerçek olarak yüze vuruyor. Pek çok eksikliğe rağmen okulda velilere   okuma yazma kursu düzenleniyor. Okulun 14 velisine  okuma yazma  belgesi verilecek.Okul sıraları, yazı tahtaları değişmiş, okul boyanmış, gelecek  yıl beyaz bayrağa başvurmaya hazırlanıyorlar. Okulun güvenliği, ses ve kamera sistemi konulmuş.
  PROJEKSİYON CİHAZI  ELDEN ELE GEZİYOR
 Bütün bu eksiklerden bilgisayar ve projeksiyon sistemi fiziki olarak sağlanmış ama  projeksiyon ve bilgisayar yok diye anlatıyor Demir ve ilave ediyor: “ Projeksiyon cihazı elden ele geziyor. Öğretmenler laptop getiriyor ve görsel eğitim vermeye çalışıyor.  Belediye yaptırdığı spor tesisinden gençleri isterse faydalanıyor. Okulumuzda Öğretmen ihtiyacımız yok hepsi büyük bir özveriyle öğrencisi için maddi manevi gücünü esirgemeden çok çalışıyorlar, bilgisiyle Esentepe Ortaokulu’nun 40 yılı aşkın eğitim hayatında mahalleye ve ilçeye katkısının önemli   fakat  hepimize çok iş  düşüyor, dedi.








Sınav’dan  Esentepe Ortaokulu’na  tam destek
  
Esentepe Ortaokulu’nda burslara ihtiyaç var

Sınav Dershanesi Müdürü Sait Müftüoğlu ve öğretmenler  Fen Bilgisi Öğretmeni Esra Günaydın, İngilizce Öğretmeni Emine Eke, Sosyal Bilgisi Öğretmeni Canan Erdem Bayburt,  ödüllü ve indirimli sınavdan öğrencilerin faydalanması için Esentepe Ortaokulu’nu ziyaret etti.

Sınav Dershanesi’nin ödüllü ve indirimli sınavı var. 2014 yılı için öğrencilerin indirimli fiyatlardan yararlanması için okul ziyaretlerinden ilkini Esentepe Ortaokulu’na gerçekleştirdi. Ziyaret sırasında Dershane yetkililerini Okul Müdürü Remzi Demir ve Müdür Yardımcısı Mir Yurtkan Yükselen karşıladı.

 Sınav Dershanesi’nde önümüzdeki  2014 yılı içersinde  sınavlara hazırlık çalışması şeklinde ödüllü ve indirimli sınav bilgisi verilmek üzere okul ziyaretleri gerçekleştirildi. Bunlardan  ilki Esentepe Ortaokulu’nda bilgi alışverişi şeklinde oldu.İndirimli sınavların  öğrenciler için  deneme maiyetinde olması ve ayrıca başarılı olan öğrencilere ödül verilecek olması sınavı daha da cazip hale getirdiğini ifade eden Sınav Dershanesi Müdürü Sait Müftüoğlu, “ Gelecek yıl öğrencilere ödüllü ve indirimli sınav hazırlığımız var.  Bu nedenle öğrencilerin sınavdan faydalanması  ve katılması için okulları dolaşıyoruz.Okullardan  gerçekten çok yoğun ilgi gördük. Esentepe Ortaokulu  bu bölgenin en önemli okullarından biri Müdürümüzün de dediği gibi ‘Başarılı öğrencilerin Esentepe Ortaokulu Öğrencilerine burs vermesini istiyoruz’ mesajını aldık” dedi.

MÜFTÜOĞLI: ESENTEPE ORTAOKULU’NA DESTEK ÇIKACAĞIZ
Gelecek yıla şimdiden hazırlanan Sınav Dershanesi  müdür ve öğretmenleriyle okul idaresi arasında; mağduriyet bölgesinde mahallenin aydınlık yüzü olan Esentepe Ortaokulu öğrencilerine dershane olanaklarından faydalanması için ellerinden geleni yapacakları konusunda sözler alındı verildi. Sınav Dershanesi Müdürü Sait Müftüoğlu, “ Esentepe Ortaokulu  bu bölgenin en önemli okullarından biri Müdürümüzün de dediği gibi ‘Başarılı öğrencilerin Esentepe Ortaokulu Öğrencilerine burs vermesini istiyoruz’ mesajını aldık” dedi. Okul Müdürü Remzi Demir ise Esentepe Ortaokokulu’nun kendine has çok önemli sosyo- ekonomik sorunları var. Bu bölgede okuyan öğrencilerin  sivil toplum, siyasal partiler ve dershanelerin  tedarik edeceği araç gereç, test kitabı  gibi  bilgi kaynaklı donelere gerçekten çok ihtiyacı olduğunu belirterek: “ Sivil Toplum kuruluşları, siyasi partileri ve dershaneleri  Esentepe Ortaokulu’nu bir kez ziyaret etmelerini  istiyoruz” şeklinde  konuştu.

 


ESENTEPE’NİN  HEDEFİ MAĞDUR ÖĞRENCİLER


Remzi Demir: Bugün  yardımın ‘anlam’ kazanacağı  okulumuzun kermesine bekliyoruz. Siyasi Partileri, STK’ları, Odalarımızı Esentepe’nin mağdur öğrencilerimiz için birleşmeye çağırıyoruz. Bir öğrenci kurtulsa vatan kazanır. Bu çocukları kendi haline bırakamayız. Kermeste malzeme çok az, aldığınız malzemeyi tekrar hediye etmeniz bile yardım sayılır, çağrısında bulundu.

Esentepe Ortaokulu Remzi Demir: Bugün (3 Ocak’ta)Kipa’da saat 10:00’dan sonra  Esentepe Ortaokulu’nun düzenlediği kermese tüm yardımseverleri davet ediyoruz, dedi.
Esentepe Ortaokul Müdürü Remzi Demir, “Gecekondu bölgesinde yükselen bir değer olarak bu okulu olanakları çok kısıtlı olduğundan söz etti. Bölgenin, Polatlı’nın en çok göç alan ve göç veren  daha çok  da asgari ücret ve daha altında  ekonomik şartlara sahip olan ailelerin bulunması öğrencinin aleyhine oluyor”dedi.
 KERMESTE MALZEME AZ YARDIMA MUHTAÇ ÖĞRENCİ ÇOK
 Esentepe Ortaokulu’nun kendine has şartlarından söz eden Okul Müdürü Remzi Demir: “Esentepe,  yoksul ailelerin  ve ev kirası ucuz olduğu için  bir göçmen mahallesi konumunda. dolayısıyla maddi kaynaklarını geçimlik olarak değerlendirmek zorunluluğu ön planda. Bir dönemde 157 nakil alan okulumuzda öğretmenlerimiz ve idari personel olarak öğrenciye öğretimden önce eğitim veriyoruz, “dedi.
BİR ÖĞRENCİ KURTULSA VATAN KAZANIR
Kipa’da  3 ocak’ta  tüm yardımseverleri   kermesimize bekliyoruz diyerek çağrıda bulunan Esentepe Ortaokulu Müdürü Remzi Demir: “Bu kermeste okul ailen birliği ve velileri ortaklaşa  hazırladıkları elişleri var. Yardımseverler almış olduklarını bağışlayabilirler bu da bağış olur.Öğretmen  arkadaşlarımla  ve öğrencilerle çalışıp hizmet etmekten  gurur duyarız.
 Dershaneler burs verebilir çocuklar özel farklı mekanlarda hayatı tı görürler. Başarılı öğrenciler yol alır. Çocuk kazanırsa vatan kazanır. Yardımın anlam kazanacağı yer burası” mesajını verdi.


Bir dönemde 157 nakil alıp veren okul!

40. yılında‘Kolej eğitimi’ vermek zorunda olan okul: Esentepe

 Esentepe Ortaokulu, 40. yılında ‘bir dönemde 157 öğrenci nakil’ alıp veren ve en çok göç alan gecekondu bölgesinde öncelikle ‘eğitim yuvası’ olmaya devam ediyor.


Esentepe  Ortaokulu 40. yılında  binlere ulaşan  ilkokul öğrencisini mezun etmiş. Türkiye’nin her yerinden göç alan Esentepe İlkokulu Milli Eğitim Bakanlığı’nın 4+4+ 4 Sistemi’nden sonra ‘ortaokula’ dünüşme sürecini  halen sürdürüyor.‘Kolej eğitimi’ gibi birebir eğitim verme iddiasıyla yola çıkan  Esentepe Ortaokulu’nda; 400’varan  kayıtlı öğrenci arasında evinde bilgisayarı olan ve dershaneye giden  sadece 5  öğrencisiyle başarıdan ziyade farklı yaşam aşgıları verilmek suretiyle ‘eğitim yuvası’ olmayı benimsemiş. Okul Müdürü Remzi Demir, “Esentepe Bir dönemde 157 nakil alıp veren okulumuzda öğretmenlerimiz ve idari personel olarak öğrenciye öğretimden önce eğitim veriyoruz. Okulun eğitim yuvası  olması konusu  çok daha önemli çünkü burada  yaşam algıları çok farklı. Esentepe’ye yapılan  yardımların anlamını bulacağı bir yer. Bir kişi bir kişi kazanırsak; kazanan vatan olur. Bu çocuklara kaliteli yaşam tarzını göstermek adına Polatlı STK’ları okulumuza davet ediyoruz” dedi.
ilk okula geldiğim zaman o Merdivenlerden çıkınca burnu çok keskin bir tuvalet kokusu çarpmıştı. Herkes bir şeyler yapmaya çalışmıştır biliyorum ama  bu bölgenin yaşam düzeyi altında altında bu yüzden önce  davranış eğitimi, öğretimin önüne geçiyor. Şartlar değişik.  Bizlerde  çok çalışıyoruz.
POLATLI’DA ESENTEPE’NİN ADI DUYULMUYOR
 Biz idareciler, öğretmenlerimizle karar verdik  Esentepe Ortaokulu velilerine sorsanız , yeni bir müdür geldi, derler.