Çanakçı Köyü’nde bayramlaşmaya çıktık
Bayram gezen çocukların yerine in cin top oynuyor
Kurban bayramının ikinci günü Çanakçı Köyü’nde bayramlaşmak için büyüklerin ve muhtarın evine konuk oldum.
ÇANAKÇI KÖYÜ'NE KONUK OLDUK
Her kurban bayramı olduğu gibi aile içinde bayram geleneğine uyarak küçükler büyüklerin elinden, büyükler küçüklerin gözlerinden öperek bayramlaştık. Kurban bayramında genellikle kurbanın kesilmesi, ihtiyacı olanlara dağıtılması ardından her evde topluca sofraya oturup et kavurma yenilmesi geleneği devam etmekte. Sonrasında ise bayram ziyaretleri başlar. Kurban bayramının ilk günü biz gazeteciler yine her bayram olduğu gibi Polatlı kamuoyuna protokolün bayramlaşma merasimini aktarmak üzere çalıştık. Bayramın ikinci günü ise hem büyüklerimizin elini öpmek hem de ‘köyden bayramlar nasıl yaşanıyor’ diye haber yapmak için Polatlı’nın 17 kilometre uzağındaki Çanakçı Köyü’ne konuk oldum.
ÇOCUKLUĞUM BU KÖYDE GEÇTİ
Çanakçı Köyü ilçe merkezine 17 kilometre uzaklıkta, Kalesiyle meşhur Helenistik döneme ait ‘ Kutsal alan’ ve Roma dönemine ait kale surları bulunan, Kale Tepe’de bulunan mağarasıyla oldukça önemli köylerimizden. Çanakçı Köyü’nde eski bayramları hem yaşamış hem neşesine tanık olmuştum. Aradan uzun yıllar geçtikten sonra ilk kez bir kurban bayramını daha Çanakçı Köyü’nde-doğduğum evde ve çocukluğumun geçtiği köy yollarında, eş dost akraba ve büyüklerimin yanında- geçirmek için tuttum köyün yolunu…
HAYMANALI KÜRT SÜLEYMAN’IN EVİNDE BAYRAMLAŞMA
Çanakçı Köyü’nde çok çeşitli yörelerden göç etmiş aileler yaşamakta. Bu köye ilk yerleşen Hacıbekirler sülalesi, Sincan Polatlar Köyü’nden Kelleler olup 1000’ e yakın küçükbaş ve büyükbaş hayvan sürüleri ile köye istihdam sağlayan ağalar olarak tanınırlar. Köyde konak tipi evlerin sahibi olan ağalar, şimdi hayatta değiller. Buna rağmen konaklar içinde yaşayanlar sayesinde kullanılır vaziyette. Biz çocukluğumuzda konakları hayranlıkla seyrederdik. Çünkü, köy evlerinin sadeliğine karşın konaklar farklı mimarisiyle köy ve ağalar arasındaki zengin fakir ayrımını çok açık yansıtırdı.Bayramda elimizde torbalar fıstık şeker toplamak için çekinerek gittiğimiz konak avluları şimdi yarı boşalmış halde gördük. Çanakçı Köyü’ne Haymana’dan gelen Kürt Süleyman Çavuş’un- annemin babası, benim de dedem- vefatından sonra ilerlemiş yaşına rağmen kocasından kalan hatıralarını terk etmeyen ve eşinin ocağını tüttürmeye tek başına devam eden Sebiha Atakan’la bayramlaşmaktık. Bu köy evinde konaklara göre pek değişim olmamıştı. Konuklara et kavurma, tatlı ikram ediliyordu. Fıstık şeker ve kolonya döküldükten sonra, hal hatır sorma ve selamlaşma faslı tıpkı eskisi gibiydi.
ELLERİNE KINA YAKMIŞ BAYRAM ÇOCUKLARI YOKTU
Çanakçı Köyü’nün sokaklarını dolaştığımızda, çocukluğumuzda her evden çıkan ellerine kına yakmış bayram çocuklarından bir tanesine bile rastlayamadık. Köy çeşmesi tamtakır kurumuş. Sokaklarda adeta in cin top oynuyordu. Bizde Yokarı çeşmenin yanında oturan Muhtarı ziyaret ederek muhtarın annesi Havvadudu Özmen’in elini öptük.
MUHTARIN ANNESİ BİZİ KARŞISINDA GÖRÜNCE ŞAŞIRDI
Çanakçı Köyü girişinde ‘Doruk’ ve en sonunda ‘ Kale’ tepesi arasında oldukça uzun bir mesafe vardır. Biz Kale Tepesi komşuları olarak Muhtar Emin Özmen’in ailesinin- Cobullar sülalesinin- köyümüze göçtükleri zamanlara tanık olmuştuk. O günlerde muhtarın annesi Havvadudu Özmen, köyümüzü Bolu’ya göre kurak ve bozkır olduğunu ima ederek ağaçsız bir köye gelmenin mutsuzluğundan söz etmişti. Çok çalışkan olan Bolulu komşularımız köyde küçükbaş hayvancılık ve çobanlık mesleğiyle oldukça söz sahibi oldular. Köy muhtarının annesi Havvadudu Özmen: “Biz bu köye geldiğimizde kimseyi tanımıyorduk. Çanakçı’da iyi ve kötü kendine göre çok günümüz geldi geçti ama artık o günler çok geride kaldı. Bu köyde yaşlandım. Kimseden kötülük görmedim. Eskiden olduğu gibi bayramda Polatlı’da bayramlaşmak için kapımızı çalmanıza çok sevindim. Sizi evimizde ağırlamak beni geçmişe götürdü. Sen daha küçücük bir kızdın, anamla şu Kale’de koyun gütmeye gider, ağılda koyun sağmaya merak ederdin. Hey gidi günler hey, sizin komşuluğunuza hiç doyamadık. Evleriniz boş kaldı. Keşke tekrar köye gelseniz, eviniz de yıkılmamış olur” dedi. Bu sözler ikimizi de duygulandırdı. Havvadudu Özmen asla unutamayacağım köy konukseverliğiyle bizi yanında gelini ve gelininin gelini olduğu halde çeşmenin yanına kadar geçirdi.
BAYRAMLAŞTIKTAN SONRA ŞEHRE DÖNÜYORLAR
Ankara’ya küçük yaşta gelin giden Kürt Süleyman Çavuş’un kızı Mahiye Koca ise Çanakçı’da eskiden bayramları çok kalabalık bir şekilde kutlardık. Bayram hazırlığı evlerde günlerce sürerdi. Köyde çocuklar sabah erkenden bayramlaşmaya çıkar. Delikanlı kız ve erkek gruplar öğle üzerin beklerdi. Öğleden sonra genç kadınlar, evli erkekler takım takım bayram gezerdi. Bayramdan önce evlenen çiftin evine giden arkadaşları, yeni evli çiftin evinde tatlı tatlı yaramazlık ederek onlara naz ederdi, diye anlattı. Karlı kış günlerinde dahi bayramlaşma adetleri hiç aksamayan köylerde; görünen o ki, bayram yalnızlığı,köyleri şehirlerden çok daha fazla vurmuştu. Şehirde görülen hareketlilik köy sokaklarında sonsuz bir sessizliğe bürünmüştü. Biz oradayken Çanakçı Köyü’ne büyüklerinin elini öpmek ve yakınlarının mezarlarını ziyaret etmek isteyen bayram konukları ise geldiği gibi hızla şehre geri dönüyordu.
mükemmler bir yazı.blog süper.
YanıtlaSilçocukluğunuzun geçtiği ev beni çok duygulandırdı.
YanıtlaSilşimdiki aklım olsaydı dedemin köyündeki evi restore ederdim.yıkıldı gitti.
YanıtlaSilo evi restore edin.çocuklarınıza kalsın.
YanıtlaSilFaik Bey, Çanakçı Köyü ve bayram adetlerini anlattığım yazıyı okuyup ayrıca yorum yazma duyarlılığınız beni çok duygulandırdı. Biz insanların en güzel bahçesi; çocukluğu ve o günlerin unutulmaz anıları. Kibrit kutusu gibi doğduğum kerpiç ev tüm bakımsızlığına rağmen sanırım ona olan ilgimizi bekliyor. Umarım o eve sahip çıkabilirim... İçten yorumlarınız için çok teşekkür ederim...
SilAnılarınız o evin içinde duruyor.çok duygulandım.
Silresimler inanılmaz güzel.
YanıtlaSil