2 Ekim 2013 Çarşamba

‘1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü’nde de çalışıyor
Polatlı’da ahşap fıçıcılığın tek temsilcisi: Mehmet Ali İşsever
HAYATIMI YAZSAM SENİN YAPRAK ALMAZ
Polatlı’da ‘eski toprak’ diye anılan ve hala çalışmakta olan yaşlılarımızdan Mehmet Ali İşsever’i atölyesinde ziyaret ettik. O ilçenin tek ahşap ustası elinden gelmeyen yok. Hani nezaketsiz insanlara argo cümle kurarak ‘Kereste’ misin veya ‘odun’musun diyerek eleştiririz ya. İşte Mehmet Ali İşsever, keresteyi, odunu yontarak el maharetiyle ölçüp, kesip, biçip vazgeçilmez araç gereçler yapıyor. Polatlı’nın meşhur ahşap ustası Türkiye çapında, hatta dünya çapında bir zanaatkar. Dışardan gelen yerli yabancı turistler atölyesini geziyor, bilgi alıyor ve elinden çıkan bebek beşikleri, tahta sedirler, oklavalar, hamur yoğurma teknesi, rahleler, oturaklar, teldolaplar, tokaçlar, bazlama tahtaları, pisleğeçleri alıyorlar. Marangoz Atölyesinin burcu burcu çam terebentin kokusuyla mest olmuş babadan oğula geçen, eskilerden bir mesleğin, hızar makinesinden geçen yolu 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü’nde de durmadan işliyor Mehmet Ali İşsever ile..
İŞSEVER: ATÖLYEMDE ÇALIŞIRKEN YAŞLILIĞI UNUTUYORUM
Hareket olunca bereket olur! Diyerek odunları, adam eden; mutfaklara araç- gereç ve malzeme üreten Mehmet Ali İşsever 1933 Bulgaristan Osmanpazarı, Eskicuma, Deliormanlı Köyü’nden. 1937 yılında Türkiye’ye gelerek ailesiyle Edirne’ye yerleşmiş. Edirne Büyükdöllük Köyü’nde bir müddet kalarak oradan Üçpınar Köyü’nü göçmüşler. Yaşam macerası böyle ustanın. Daha sonra Üçpınar Köyü’nden Polatlı- Fatih Mahallesi -Bilgen Caddesi’nde otururken çıraklık ve ustalık dönemi başlamış. Şimdi Cumhuriyet Mahallesi’nde oturuyor, atölyesini Özdemir Pasajı’na taşımış. Mehmet Ali İşsever, “ Fıçı işini 16 yaşında babam Salih İşsever’den öğrendim. Baba mesleği marangozluğu meslek edinmekten çok mutluyum. Çıraklık günlerim geride kaldı. Zanaatımız aritmetik bilmeyi gerektiriyor. İşin püf noktası bu aslında. Neredeyse 70 yıldır ahşap ustasıyım devlet kapısında olsaydım iki kez emekli olabilirdim, dedi.
KERESTE ONUN ELİNDE HAYAT BULUYOR
Mehmet Ali İşsever, hiç yaşlı gibi değil ‘ hoş geldiniz ba!’ diyor muhacirce. Boş durmayı sevmiyor. Kavak , çam her ne ise hızardan kesip harıl harıl işine devan ediyor. Mehmet Ali İşsever, el emeği göz nuru malzemelerini tahtanın, talaşın kekremsi kokusunun içinde anlatıyor. İşsever: “Ahşap fıçıları buzdolabının olmadığı zaman yapardık. Çiftçiler fıçılara peynir, tereyağı koyardı. Yine tahta ayran yayığında çıkarılan tereyağının tadını hiçbir şey tutamazdı. Şu, su bardağı(su bardağı değdi kocaman bir tahta matara) içine doldurulan suyu buz gibi soğutur. Tarlaya giderken çiftçinin hiç yanından ayırmadığıydı. Ekmek tablası kadınların el yarenidir. Üstünde yufka açarlar. Çevirgeçle yufkayı saç üzerinde çevirirler. Bazlama tahtası, oklava, hamur yoğurma teknesi. Tahtadan bebek beşiği eskiden ne çok yapardım. Şimdi bile tek tük köylerden gelip beşik yaptıran var. Eskiden 5-10 liraya yaptığım tahta beşiği şimdi 60 liraya yapıyorum. Çocukların yürümesini kolaylaştırmak için el arabası, teldolabı, tahta sedir yapardım kanepeler icat edilmeden. Tahtayı çakardım dört ayak üzerine, halısını serer üstüne otururdu insancıklar. Kuran okunan rahle, çekmeceli tahta masa, yün yıkamaya yarayan tokaç, merdane yapardık.Daha aklınıza gelen kızın kızanın evde, tarlada işine gerekli olan her tür eşyayı aritmetik bilgim ve gönyemle kese doğraya bir sanat eseri gibi yapıyorum ” diye anlattı.
GÖNYESİZ, ISKARPILESİZ, TESTERESİZ OLMAZ!
Fıçı atölyesinin duvarı aletler ile donamış.Her biri başka hikayesi olan el aletlerinin isimleri farklı. Mehmet Ali Usta: ” Kavak veya çam tahtayı kereste deposundan alır makinede bölerim, siler el aletleriyle işlerim. Tahtayı rendelemek denir bu işe marangozluk aritmetik işidir gönyesiz olmaz. Tahtayı çizer, ölçer, biçer sonra kesersin. Testere, el rendesi, el pulanyası, el matkabı, ıskarpıle, bunlar devamlı kullanılır. Kendi hazırladığım fıçı vesaire dışında sipariş de çalışırım. İlkokul mezunu olmama rağmen mesleğim gereği aritmetiği çözdüm. Tahtayı kaleme vuruyorsun. Hesap bilmezsen tahtayı kesemezsin. Mesleğin ilmi gereği kalem hesabını bilmen gerekiyor anladın mı kızım”diye hikayesini anlattı.
PLASTİK GELDİ AHŞAP İŞİ GERİLEDİ
Mehmet Ali İşsever, geçmişten bugüne mesleğinin geldiği son noktayı ise şöyle açıkladı: “Plastik çıkınca bizim ahşap işi gerileyerek bitme noktasına geldi. Eskiden plastik çıkmadan önce saksıları bile tahtadan yapardık. Her şey ahşap doğramaydı anlayacağınız. Plastik bizim mesleği öldürdü. Pimapenlar ahşap pencerelerin yerine geçti. Bize de ufak tefek işler kaldı. Ahşap daha sağlıklıdır aslında fakat moda pimapenden yana. 
AHŞABI TERCİH EDERİM
İşsever, bana sorsalar yine de ahşabı tercih ederim. 10-15 yıldır ahşap işi eskisi gibi değil. Benim üç çırağım kalfa usta oldu. Birisi İzmir’de, biri Sincan’da mobilyacı oldular. Bir çırağım başka iş yapıyor. Oğlum da marangoz benimle birlikte çalışıyor diyerek sohbete devam etti.
ESNAF KEFALETİN OLDUĞU YERDE DÜKKANIMIZ VARDI
Mehmet Ali İşsever’in zanaatkar arkadaşları tel tek dükkanı kapatmış. O günlerde Sümer Caddesi’nde -Karakaya Oteli’nin karşısında Esnaf Kefalet Kooperatifi’nin olduğu yerde Rıza Gencer’in dükkanında çalışmış. Tuzcu Ziya, fotoğrafçı Ramiz ustalarla dükkan komşuluğu yapan İşsever, Karakaya Oteli yıkıldı, o devirde hepimiz genç pırlanta gibi delikanlılardık. Arkadaşlıklarımıza çok kıymet verirdik. Sabah dükkana gelince ‘Hayırlı Olsun’ der sabah çaylarımızı yudumlar işe Bismillah ile başlardık. Çok bereketli günlerdi.
SÜMER CADDESİ’NDE TAM KIRK YIL GEÇİRDİK
Bulgaristan’lı Ahmet habel ile Sümer Caddesi’nde kırk yıl geçirdik. Terzi Şerafettin ve daha kimler kimler vardı hepsi rahmetli oldu. Röportaj yaptığınız Niyazi İşler’i tanır çok takdir ederim. Çorbayı Niyazi ustadan içerim. Ben hareketi seviyorum harekette bereket var. İşe gidip gelirken bisikletimle gelir bisikletle giderim. Herkese tavsiye ederim. 
BİSİKLETE BİNMEK ÇOK SAĞLIKLI
Ben bisiklet sürerken hala kendimi çok genç hissediyorum. Gençlere sporu öneririm. Bu arada Beşiktaşlıyım!
FATİH MAHALLESİ’NDE TİCARET LİSESİNİ AÇTIK!
Mehmet Ali İşsever, aynı zamanda aktivist ve toplum insanı. olarak Fatih Mahallesi’nde Ticaret Lisesi’nin açılmasında komşularıyla birlikte çalışmış, kızı o okulun ilk mezunlarından olmuş. Mehmet Aliİşsever: “ Fatih Mahallesi Bilgen Caddesi’nde otururken orada bulunan Erkek Talebe Yurdu’nun bir tarafında Ticaret Lisesi açılması için komşularla toplandık. Muhtar Hasan, avcı Mustafa, Toprakpınar’lı Kadir ve komşularla birlikte kaymakamlığa çıktık. Kaymakamlıkla Ankara’ya gidildi. Sonunda 1975 yılında kız erkek karışık öğrenim görmek üzere Ticaret Lisesi Erkek Talebe Yurdu’nun bir yanında eğitime açıldı. Kızımda Ticaret Lisesi’nin ilk mezunlarından. Ben okumayı ve okuyanı çok severim”dedi.

POLATLI’DA BU MESLEKTE TEK KALDIM
İşsever:“ Eskiden bu meslek ev geçindirirdi şimdi zanaatkar için durum öyle değil. Fakat iş yine devam ediyor. Şehirden köyden müşteri geliyor.
MESLEKTE YAŞLILIKTAN DOLAYI BİR BİZ KALDIK
Meslekte yaşlılıktan dolayı bir biz kaldık ama idare ediyoruz. Köyde kentte kızların çeyizinde benim yaptığım pişirgeç, oklava, merdane, tahta sofra yine de olmazsa olmazlardan. Hala gelinlik kızlar anneleriyle gelir mutfaklarında kullanmak üzere çeyizlik araç gereci benden alır”diyor.

HAYATIMI YAZSAM SENİN YAPRAK ALMAZ

Mehmet Ali İşsever:”Hayatımı yazsam senin yaprak almaz. Bu yaşa kadar neler gördüm be kızım. Bulgaristan’dan Edirne’ye göçünce Alman Harbi çıktı Edirne’de kıtlık oldu o zaman. Ekmek karneye bindi Türkiye sıkıntılıydı ve Atatürk vefat etti. Harp yıllarında anam, ninem bize ‘ Aman sokağa çıkmayın. Evde oturun. Uçaklar bir şey atarsa almayın! Bomba olur elinizde patlar!” derlerdi. Annem rahmetli köyde de şehirde de ekmeği kendi yapardı.Çok açlık gördük yokluğu iyi biliriz. Ondan çalışmaya dört elle sarıldık. Çalışanın dükkanı bereketli olur evi ekmek görür.Şimdi ekmeğimizi hazır alıyoruz. Şehirde çok şey değişse de ben malımı yine de satıyorum ba! Fakat Ortadoğu’da savaş çıkacak diye korkuyorum.

Allah o savaş yıllarını bir daha kimseye yaşatmasın” diyerek Mehmet Ali İşsever günceli de değerlendirdi.


2 yorum: