19 Şubat 2014 Çarşamba

Posta'nın  70'lerdeki muhabiri Özmen anlatıyor...

Posta’nın  70’lerdeki  muhabiri Özcan Özmen, o günleri  yine Polatlı Postası’na anlattı.

 Özcan Özmen, çekirdekten yetişme bir gazeteci. 1952 Polatlı-Çekirdeksiz Köyü doğumlu. 1962 yılında ortaokulu okumak üzere ailesiyle ilçeye göç etmiş. Özcan Özmen’in gazetecilik hikâyesi bilindik hikâyelere benzemiyor. O günlerin yalnız Donkişot’u, bir masal şehzadesi gibi…60’lardan devraldığı gazeteciliği,70’lerde başarıyla yürüterek 80’lere devreden başarılı bir gazeteci. Özcan Özmen, 80’li yılların sonunda emaneti devralan Aykut Kaya, Metin Özdemir ekibine gazetecilik serüvenini anlatmayı bir görev bildi.


“GAZETECİLİKTE ÇEKİRDEKTEN YETİŞTİM”
 Özcan Özmen, çekirdekten yetişme bir gazeteci. 1952 Polatlı-Çekirdeksiz Köyü doğumlu. 1962 yılında ortaokulu okumak üzere ailesiyle ilçeye göç etmiş. Özcan Özmen’in gazetecilik hikâyesi bilindik hikâyelere benzemiyor. O günlerin yalnız Donkişot’u, bir masal şehzadesi gibi…60’lardan devraldığı gazeteciliği,70’lerde başarıyla yürüterek 80’lere devreden başarılı bir gazeteci. Özcan Özmen, 80’li yılların sonunda emaneti devralan Aykut Kaya, Metin Özdemir ekibine gazetecilik serüvenini anlatmayı bir görev bildi.
Çekirdeksiz’den Polatlı’ya taşınan Hanife ve Emin Özmen’ler çalışkan bir ailedir. Özcan Özmen’de ailesinden gelen çalışma azmi ve merakı nedeniyle Polatlı Postası’nda 1964 yılında gazete dağıtıcılığına başlar.
POLATLI POSTASI’NIN KURULUŞU
Polatlı Postası’nın gazete dağıtıcısı, mürettibi, yazı işleri müdürü, muhabiri vel hâsıl her şeyi olan Özcan Özmen, gazetenin kuruluş hikâyesini şöyle anlatıyor: “Ali Celal Şimşek, bize her zaman ‘Ankara‘dan Polatlı’ya gelmem mucize oldu’ derdi. Çömezliğimiz sırasında anlatılanlardan öğrendiğimize göre Zehra Hanım Erdekli. Celal Bey, Adana Kadirli’den. Ankara’da bir gün İşçi Partililerin toplantısındaki konuşmalarda Polatlı’dan Osman Alabay ve Ziya Tataroğlu, ‘Polatlı’da gazete yok ‘diye söz etmişler. O konuşma esnasında orada bulunan Ali Celal Şimşek, Polatlı’da gazete olmadığı konusuyla çok ilgilenmiş. Çok geçmeden ilçeye gazete kurmak üzere gelmiş. Polatlı Postası’nın bu şekilde kurmuş. Çekilen tüm sıkıntılara  rağmen 1952 yılında gazete çıkmaya başlamış.
MÜRETTİPLİK NE DEMEK?
“Mürettiplik eskiden matbaacılıkta çok önemli meslek koluydu. Bundan 30 yıl öncesinden söz ediyoruz. Gazete baskısı el dizgisiyle yapılırdı. 29 harfi içine alan dikdörtgen bir kasa olurdu. Onun içerisinde her harfin bulunabileceği gözler vardır. Sesli veya sessiz harfler sıralanır,  bunların belli bir rakamları olurdu. Gazete metinleri bu kasadan harfler alınarak tek tek dizilir, sonra çerçeveye yerleştirilir ve kalıp haline getirilirdi. Sıkıştırılan kalıplar daha sonra makineye yerleştirilir, merdaneler yukarıdan geçerken kalıbı mürekkepliyordu. Gazete kâğıdı merdane vasıtasıyla kalıbın üzerine gelir ve böylece gazete basılmış olurdu. Sonraki dönemlerde bunun kurşun baskıları çıktı. Kurşunlu baskı makinelerinde, gazeteler baskıdan çıktıktan sonra kurşunlar yeniden geri dönüşüme giderdi. Ancak bizim yaptığımız mürettiplikte harfler baskıdan sonra tek tek yeniden yerlerine konulurdu. Çok zor bir işti.”
“SEVGİSİZ GAZETECİLİK OLMAZ”
“Küçük yaştan itibaren gazeteciliğe merakım vardı. Hafta sonlarımı değerlendireyim düşüncesi ile gazeteye başvurdum. ‘Sabahtan gazete dağıtır mısın?’ demişlerdi. Biz de yaparız, dedik. Orada gazete de dağıttım, mürettiplik de yaptım. Sonra ‘Sen bizim muhabirimiz ol’ dediler. Biz de muhabirlik yapmaya başladık. Şimşekler komünist damgasını yedikleri için babama ‘Neden oğlunu orada çalıştırıyorsun? O adam komünist. Yarın senin oğlun da komünist olacak.’ diye uyarıyorlardı. Biz o dönemde ‘İş iştir.’ prensibi ile gidip çalışmaya devam ettik.”
Ali Celal Şimşek’in belli bir zaman sonra kendisine dizgi yaptırmadığını, muhabirliğe başlattığını belirten Özcan Özmen, gazeteciliğin zor bir iş olduğunu ama bir o kadar da zevkli olduğunu belirterek “İnsana bu işi yaptıran yegâne şey sevgidir.” diye konuştu.
 “Biz bir günde farklı siyasi partiler için ayrı ayrı başlık atarak bir günde iki baskı yaptığımız günleri biliriz. Seçimlerin birinde cumartesi akşamüstüne doğru seçim yasağı başlayacaktı. Biz o gün aynı tarihli A partisi için ayrı, B partisi için ayrı iki gazete çıkardık.”
MOTOSİKLETLE HABERE UÇARDIK
“Muhabirliğe başlamam Celal Bey’in ‘Haberin fotoğrafını çek. Biz haberi savcılıktan alırız.’ demesi ile başladı. O zaman fotoğraf makineleri farklıydı. Göbekten bakılan, üst kapağı açılan, flaşı yandan tutulurdu. Fotoğraf makineleri vardı. Bir habere ulaşmak istediğimiz zaman rahmetli Celal Bey bana ‘Özcan, şurada bir vaka var git öğren gel’derdi. Hamdi Kaygan’dan benzin parasına motosiklet kiralardık. Gazeteciliğin verdiği bir özgürlüktü motosikleti hızlı kullanmak. O dönemde başka gazete yoktu. Daha sonraki dönemde gazeteler açıldı. Haymana’da Çaldağ Gazetesi vardı. Gazete haftada bir burada çıkar; Haymana’ya giderdi.”
ALİ CELAL ŞİMŞEK’İN ÖLÜMÜ
“Celal Şimşek, kendini bu şehre kabul ettirmişti. Hakikaten Celal Bey’in yazdığı yazılar çok ses getiriyordu. Polatlı’nın sorunlarıyla ilgileniyordu. İşte bunlardan bir örnek: Polatlı’da Eti Caddesi, Altay Caddesi ve Sümer Caddesinde yapılaşmalar yeni başlamışken Ali Celal Bey yazılarında ‘Bu caddeleri imara açıyorsanız, buraları biraz geniş tutun. Yarın burası buzdan geçilmez. Caddeler dar. İlerde çok sıkıntılar çekeceğiz.’ derdi. Şimdi görüldüğü üzere caddeler dar gelmekte. Celal Bey Ankara’ya giderken evine 50 metre kala geçirdiği trafik kazasında vefat etti.”
EŞİ VEFAT EDİNCE ZEHRA HANIM BURAYA GELDİ
 “Zehra Hanım, ‘Eşimi kaybetsem de bu gazeteyi kapattıramayacaklar.’diyerek Celal Bey’in bıraktığı yerden gazeteciliğe başladı. Yazmış olduğu yazılarda imla hataları olsa da bizim düzeltmemize müsaade etmezdi. Çünkü kendisi ‘Yazdım, o öyledir. Öyle devam edecektir.‘derdi. Yazar, çizer ve yazısını hemen baskıya verirdi.“

GORDİON MÜZESİ SOYULUNCA İKİ BASKI YAPTIK
 “Gordion Müzesinin soyulduğu zaman sabah yedi buçuk civarında haberdar olmuştum” diyerek o günlere geri dönen Özcan Özmen: “Gordion’a gittiğimde  Ankara Valisi  ve Kaymakam oradaydı .’Gazeteci uyudun mu galiba?’dediler. Müze soyulmuş.Atı alan Üsküdar’ı geçmiş misali. İlk izlenimlerimi aldım. Bizim gazetenin basılması lazım diye düşünüyorum. Valinin arabasıyla geldim.Polatlı Postası yazan yerin üstüne tek başlık ‘Gordion Müzesi soyuldu açıklayıcı haberler ek gazetemizde ikinci baskımız da ‘diye yazı yazdım.Öğleden sonra da bir ikinci baskı çıkarmıştım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder