28 Şubat 2014 Cuma

Engelli kardeşimiz Şerif Çetiner ile 20 soruluk anketimizi sizler için gerçekleştirdik

1- Adın soyadın?
Benim adım Şerif, soyadım Çetiner.
2-Annen baban var mı?
Annem babam öldü.
3-Seni kim büyüttü?
Beni Allah büyüttü.
4- Aileden en çok kimi seversin?
Babamı seviyorum

5- En sevdiğin şey?
Oyuncaklarımla oynamak, dışarıya çıkmak.
6-Seni en çok üzen nedir?
Ağabeyimin ablamın sözünü dinlemedim ayaklarımı kestiler.
7- Kahvaltıda ne seversin?
Sabahları en çok domates simit yemeyi çok seviyorum.
8- Şarkı söylemeyi sever misin?
Evet, şarkı söylemeyi severim. Kendim şarkı yaptım. Babili… Babili… diye
9- Hayvanları sever misin?
Çok çok severim.
10- En çok hangi hangi hayvanı seversin?
En çok kediyi severim. İki kedim, bir köpeğim, bir kuşum var.
11- Hangi mesleği seviyorsun?
Polis olmak güzel. Hırsızları yakalardım.
12- Kahramanınız kim?
Atatürk. Atatürk kalbimde.
13- Bayramlarda en çok ne yapmayı seviyorsun?
Ayaklarım kesilmeden önce şeker toplamayı severdim.
14-En sevdiğin renk?
Kırmızı
15-En sevdiğin yemek?
Ispanak
16-En sevdiğin sanatçı?
Emel sayın,
Kara Murat Cüneyt Arkın
17-En çok kimi seviyorsun?
Aylin(sevgilim)
18-En sevdiğin dizi hangisi?
Arka Sokaklar( beng beng)
19-Hangi takımı tutuyorsun?
Galatasaray arada da Beşiktaş
20-Allah seni çok seviyor Şerif ?
Evet beni çok seviyor. Allah yukarıda. Cennete gireceğim ben.

ŞERİF 41 YAŞINDA AMA ZEKASI 5 YAŞINDAKİ ÇOCUK GİBİ

ABLASI: BİZ ŞERİF’İN BU DURUMUNA ALIŞTIK VE KABULLENDİK

ŞERİF’İN HERKESLE O KADAR ÇOK ANISI VAR Kİ ANLATSAK ROMAN OLUR

Polatlı değişti Engellilerin rahatça nefes alabileceği bir şehre dönüştürülmek için ne gerekiyorsa yapılmaya çalışılıyor.Engellilerin sesi duyulmaya, gözlere hitap etmeye ve Sivil Toplumu duyarlı hale nihayet getirir olduk dedik ve yolumuzu bir engellinin evine çevirdik. Engelli ailesi olmak nasıl bir durum? Hangi zorlukları var? Toplumdan ne bekliyorlar? Engelli insanın dünyasına daldık yavaşca sizler, bizler ve onlar için…
Bizim engellimiz yok!diyemeyiz. Evrendeki tüm engelliler hepimizin aslında. Engelliniz olmasa da her engelli için uzatılacak elden biri sizin, biri bizim biri de onların olmalı.
HER AN HEPİMİZ ENGELLİ OLABİLİRİZ
Unutmayın ki, bizim engellimiz olamaz da diyemeyiz! Hiç kimsenin garantisi yok! Engelli doğmayı kimse istemez ama bu da bir gerçek. Engelli doğabilir herkes veya Allah esirgesin desek de sonradan türlü çeşit kaza geçirip engelli hale düşebilir insan. İşte bu yüzden toplumca duyarlı olalım.Mesela herkesin yardım edeceği bir engellisi vardır ailesinde, akrabasında, komşusunda…Bizzat benim var açıkcası. Övünmek için değil ama örnek olsun diye yazmak gerek! Hayatım boyunca koruyacağım bir engelli arkadaşım var. Her işine koşarım. Haydi durmayın! Siz de engellilerin yanında olun zaman zaman. Zamanınız, nasıl kaliteli geçecek göreceksiniz. Vicdanınız huzur bulacak. İnsanlığınızla bereketleneceksiniz.. Biz bunu Şerif Çetiner’le yaşadık. Lütfen siz de bir deneyin! Yaşamın hatırı için, insanlığınızın hatırı için!
ABLASI: BİZ ŞERİF’İN BU DURUMUNA ALIŞTIK VE KABULLENDİK
Engelli Şerif Çetiner, 41 yaşında olmasına rağmen beş yaşındaki çocuk zekasıyla bizi arkadaş olarak kabul edip, pırıltılı gözleriyle yaşam öyküsünü anlattı: “Benim adım Şerif, soyadım Çetiner. Annem babam öldü. Ağabeyim ve ablalarım var. Yeğenlerimin isimleri Elif, Mustafa, Sevcan, Ömer, Fatih,Yavuz.”

BENİ ALLAH BÜYÜTTÜ

“Beni Allah büyüttü. Allah yukarıda, Atatürk de kalbimde. Atatürk’ü çok seviyorum. En sevdiğim oyuncaklarla oynamak, televizyon izlemek, dışarı çıkmak. Ben küçükken düğünlere gidiyordum, oyun havası oynuyordum. Hep annemle birlikte gezmeye,teyzeme giderdik. Annem babam bana kimseden bir şey alma diye tembih ediyorlardı. Babaannem vardı hasta oldu öldü. Sabahları ekmek domates simit yemeyi çok seviyorum.”

ÇOK YİYİNCE ŞEKER KOMASINA GİRİYORUM AYAKLARIM ONDAN KESİLDİ
“ Doktor amcalar bana çok yeme diyor. Şeker hastasıyım ben.Çok yiyince şeker komasına giriyorum. Dışarı çıkmayı çok seviyorum. Önceden ben camı kırıp evden kaçıyordum.Ağabeyimin ablamın sözünü dinlemedim ayaklarımı kestiler. Ayaklarım olsaydı yine evden kaçardım.2 tane kedim var onlarla oynamayı çok seviyorum. Onların adı Mazlum ve Aşkım. Bir köpeğim var adı Ayaz. Bir tanede kuşum var adı Çapkın.Nurhan ve Erdoğan öğretmenimi onları çok seviyorum.Geçen gün Nurhan öğretmenimi gördüm beni sevdi çok mutlu oldum.”

BEN BÜYÜYÜNCE POLİS OLACAĞIM
Şerif Çetiner yaşının 41 olduğunun farkında olmaksızın zeka yaşı beş olduğu için diyor ki:“Ben büyüyünce polis olacağım.Hırsızları yakalayacağım.Buradaki komşularımızı çok seviyorum bana her gün oyuncak getiriyorlar.Çok çok konuşuyorum ben.Bazen yeğenlerimin defterlerini ,kalemlerini alıyorum onlar da bana kızıyorlar.Şarkı söylemeyi çok seviyorum.Babili babili şarkısını çok seviyorum. Bunu ben besteledim. Esentepe’de otururken arkadaşlarım vardı burada yok. Komşunun çocuklarıyla oynuyorum. Bir de önceden arkadaşım Hasan vardı. Onunla hep düğünlere giderdik. Bana hep “Şeli” derdi.”

BAYRAMDAN ÖNCE BABAM BENİ TRAŞA GÖTÜRÜRDÜ

Çetiner babasının vefatını bayram sevgisiyle birleştirerek hikayesine masum hüzünlü sözleriyle devam etti: “Bayramları çok severim. Bayramdan önce babam beni tıraşa götürürdü. Sonra bana bayramlık almaya giderdik. Eskiden bayramlarda erkenden dışarı çıkıp, şeker ve fıstık toplardım.Herkesin evine gidip baklava yerdim, limonata içerdim. Amcaların, dedelerin elini öperdim. Onlarda bana bayram harçlığı bir de mendil verirlerdi. Ama ayaklarım kesildikten sonra artık bayramlar hiç güzel değil. Dışarı çıkamıyorum, şeker toplayamıyorum. Şimdi de en sevdiğim akrabalar bayramda benim yanıma geliyor oturuyor. Ağabeyim beni mezarlığa annemle babamın yanına gidiyorum. Onları çok özlüyorum”dedi. Şerif Çetiner çok naif ve kendine özgü mutluluğu ile bize hikayesini kendi dilinden anlattı. Biz sözlerini hiç değiştirmedik.

ENGELLİ ŞERİF ÇETİNER’İN ABLASI GÜLAY ÇETİNER BİR ENGELLİYE SAHİP OLMANIN GERÇEK HİKAYESİNİ ANLATTI

Atatürk Caddesi’nde kendi halinde bir binanın birinci katında engelli kardeşiyle birlikte oturan Gülay Çetiner, “ Şerif 41 yaşında ama zekası 5 yaşındaki çocuk gibi. Doğuştan engelli. Eskiden tıp bu kadar ilerlemediği için hamilelikte özürlü olduğu bilinememiş doğduğunda anlaşıldı. Doğduktan sonra doktorlar 1 ay bile yaşamaz ölür dediler.Çok küçüktü ve kötü durumdaydı. Yaşaması Allah’ın mucizesiydi. Ondan hiç utanmadık, el bebek gül bebek büyüttük. Ailede herkesin bir tanesidir. Çocukken çok yaramazdı.Hastalığı itibariyle biraz saldırganlığı vardı ama mahalledekiler hiçbir zaman dışlamadılar. Biz de elimizden geldiği kadar düzeltmeye çalıştık”dedi.
ÇOK BÜYÜK KAZA ATLATTI
Çetiner, kardeşiyle ilgili bir anıyı şöyle anlattı: “Çocukken yaptığı şeyler çok. Mesela birini anlatayım.Babam belediyede çalışıyordu.Bir gün öğle yemeği için eve geldi. O sıra da arabayı kapının önüne bırakmış.O esnada Şerif arabaya binip,el frenini çekip arabayı hareket ettirmiş.Araba yokuş aşağıya inip direğe çarpmış. Gören komşular panik içinde bize haber verdiler. O an Allah’tan evin içine girmemiş o zaman için büyük bir kaza atlattık. Arabadan duman çıkmaya başladı.Biz telaşla onu arabadan dışarı çıkarmaya çalışırken o da arabada terliği kalmış, onu kurtaracağım diye arabadan inmemekle inat etti. Güler misin, ağlar mısın işte ne diyeceksin ki..”
ANNEMİN ÖMRÜ ŞERİF’E BAKMAKLA GEÇTİ

Gülay Çetiner, 41 yaşındaki kardeşine ahdevefa ile canı gönülden bakıyor. Ailede yeğen Elif Çetiner dahil Şerif’i çok seviyor. Şerif’in ablası, hikayenin devamında engelli ailesi olmanın nasıl bir duyarlılık olduğunu şu sözlerle ifade etti: “Çocukluğunda devamlı annem ilgilenirdi. Annem çok fedakâr bir kadındı. Ömrü Şerif’e bakmakla geçti. Nur içinde yatsın.Şerif’in herkesle o kadar çok anısı var ki anlatsak roman olur. 25 yaşına kadar annem baktı, annem öldükten sonra babam ve ağabeyim Çetin Çetiner’le kaldı. Babam öleli 6 yıl oldu, o zaman içerisinde de ağabeyim ve ben birlikte baktık.5 yıl önce şeker hastalığından dolayı ayaklarını kaybetti. Çok zor günler geçirdik.Hastanelerde kaç ay yattık.Kötü günlerdi Allah tekrar ettirmesin bir daha.Şerif bütün gün ilgi bekliyor,konuşmak istiyor.Elimden geldiğince onunla ilgilenmeye çalışıyorum tabi ama benim de işim gücüm oluyor kendimce.Evde oturmayı pek sevmiyor bende dışarı çıkarıyorum gelen gidenle sohbet ediyor öyle vakit geçiriyor.Ona da hak vermek gerekir çünkü her gün evde oturuyor meşgale olacağı hiçbir şey yok.”
GÜLAY ÇETİNER:BÜYÜKLERİ KAYBEDİNCE EVDE KOPUKLUK OLUYOR
Çetiner, “Bayram yaklaşıyor Şerif bayramları çok sever. Şerif’i bayram gelmeden 10 gün önce telaşe alırdı hala da öyledir. Bize sürekli bayram temizliğini ne zaman yapacaksınız, ne zaman baklava yapacaksınız, bayram şekeri aldınız mı? Diye sorar. Eskiden baklavayı dışarıdan alma falan yoktu bayramdan iki üç gün önce komşularla toplanıp tepsi tepsi baklava yapardık. Eskiden insanlar birbirine daha çok bağlıydı. Evden misafir eksik olmazdı. Büyükleri kaybedince kopukluk oluyor. Şerif bayramları sabah erkenden dışarıya bir çıkardı akşam olana kadar eve gelmezdi. O kadar çok şeker ve fıstık toplardı ki belki bir daha ki bayrama kadar yese bitmez o derece çok. Kimseye de vermezdi. Sadece kendi yerdi. O zamanlar şeker hastası değildi yemek içmek serbestti. Rahat gezebiliyordu. Belki de eski bayramları çok özlemesinin sebebi de budur. Ayakları kesildikten sonra dışarıya çıkamıyor. Sürekli birileri gelip gitsin istiyor. Gözü kapıda olur hep. İlgi bekliyor. Sağ olsunlar akrabalarımız ziyarete gelirler.Çok sevinir. Biz Şerif’in bu durumuna alıştık ve kabullendik.Umarım herkes de bizim gibi engellisiyle ilgilidir”dedi
KEŞKE SAĞLIKLI OLSAYDI KARDEŞİMDE AİLE KURABİLSEYDİ

Engelli Şerif Bey’de ‘aile olmak isterim’ dedi. Ablalık anneliğin yarısıdır demişler. Ki tam da Gülay Çetiner’e uymuş bu atasözü. Çünkü, Abla Çetiner,yüreğimizi burkan şu cümleyle kardeşine ilişkin bir dileğini dile getirdi: “Keşke kardeşimde sağlıklı olsaydı da aile kurabilseydi. Şerif’in tek hayali evlenmek. Her lafın başında söyler evleneceğim,çocuklarım olacak diye.Kendince hayali kişilere aşık olur evlenmek ister onunla.Bana sorar hep, abla kız istemeye ne zaman gideceğiz. Sürekli çikolata,şeker ,yüzük alalım der.”
ŞERİF’İN TEK HAYALİ ASKERE GİDEBİLMEK
Engelli olmak ve beş yaşında zekaya sahip olmak insana ait hayalleri engelleyemiyor.Yeter ki zihinler engelli olmasın! Ablası, Şerif’in en önemli hayalini anlatırken çok duygulandı: “ Kardeşimin bir de tek hayali askere gidebilmek.Rahatsız olduğun için küçüklüğünde askeriyeden askerlik yapamaz kağıdı aldı.Askeriyeye de babam muayeneye götürmüştü .O zaman Şerif doktorlara kızmış, ağlamış ben asker olacağım diye.Ne zaman asker görse sorar ben ne zaman gideceğim diye.Çocuk gibi işte.”
ÇETİNER:ENGELLİLER BİZİM CANIMIZ TOPLUMA KAZANDIRILSIN ONLAR
Gülay Çetiner, “Engelli ailesi olmak zor. Dışardan görüldüğü gibi değil. Ama Şerif bizim gözbebeğimiz. O olmasa ne yapardık? Diye düşünüyoruz. Toplumda Engelliler insanlar tarafından hor görülüyor. Vatandaşların da engellilerin normal bir insan olduğunu kabullenmesi gerekir. Şerif diğerlerine göre daha şanslı çünkü çok iyi bakılıyor. Komşularımız da çok ilgili kendi çocukları gibi ilgileniyor. Engelli insanların da eğitilmelerini isterdim topluma kazandırılsın ama ne yazık ki maddi güce dayanıyor. durumları iyi olmayan insanları hiç düşünmüyorlar. Dışarıdan bakması kolay gibi görünüyor ama bakımı çok zor. Ailece yardımlaşarak bakıyoruz. Sahip çıkmayan insanlarda var çok üzülüyorum. Onlar bizim canımız Allah’ın bize verdiği bir imtihan onlara çok iyi bakmamız gerekir.Polatlı’da eskiye göre engelliler için çalışmalar var ama biz sokağa çıktığımızda çok zor araba kullanıyoruz”dedi
POLATLI POSTASI’NDAN ELİF ÇETİNER DİYOR Kİ;
Şerif Çetiner, stajyer muhabirimiz Elif Çetiner’in amcası Çetiner, amcası için duygularını şu sözlerle ifade etti: “Amcam benim her şeyim. Onun bu dünyada olmaması demek benim hayatımda büyük bir boşluk demek. İnşallah sağlıklı bir şekilde hep yanımızda olur. Sizlere de küçük bir rica;Onları hep sevin. Sevginizden mahrum bırakmayın. İnanın buna çok ihtiyaçları var.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder