10 Şubat 2014 Pazartesi

Söylemler, iktidar ilişkilerinin ifadeleridir

Amerikalı Sosyolog Michel Foucault bir eserinde şöyle açıklamış: “ Analizlerde dil, en önemli unsurdur. Dil, asla masum ve tarafsız bir ifade aracı değildir. Söylemler, iktidar ilişkilerinin ifadeleridir. Bu ilişkilerde bağlantılı pratikleri ve konumları yansıtırlar. (layder 2006: 137) Çünkü bir söylemi kullanabilme özel bir alanın bilgisine sahipliğin ifadesidir. Bu bilgiye sahip olanlar, olmayanlar üzerinde hakimiyet kurabilir ve onları kontrol edebilirler. Söylemler belli kurallara uyan pratiklerdir.”

Partiler seçilir veya bir daha ki seçimi beklerler fakat bu söylem devam edecek olursa koskoca ülkeyi kaosa da sürükleyebilirler. İlk anda canım memleketimde kırılan dökülen nedir ne değildir anlaşılmaz da sonradan çıkar geceden geceden, insandan niceden, nicesinden...
Görünmez fotoğrafları çekilir sesleri kayda alınır gizli saklı ne varsa?...
Onların aleyhine nice dosyalar açılır. Devlet, halkın mutluluğu için vardır. Devletin devamlılığı esas alınarak kurumlarda İnkılaplar, devrimler,darbeler ve en nihayetinde sivil inisiyatifin canına okumak için iş başına geçmiştir askerler dönem dönem.Son dönemdeki eski ile yeninin yüzleşmesi yavaş yavaş gündeme gelirken gerçekler ortaya çıkıyor.
Osmanlı’nın tebaaya dayanan yönetiminden çıkıp gelen Türkiye Cumhuriyet demokrasi kültürünü geliştirmeye çalışıyor. Geçmişten bugüne halkımız çok acı çekti.Şimdi ülkemizde yaşanan ve etnik kökene dayanan ve Kürt Meselesi diye çözüme ulaştırmak için gayret ettiğimiz siyasi meseleler hepimiz için geçerlidir. Bizlerin(halkın) devletin yanında önemi var mı, varlığımızın anlamı nedir diye herkes gibi ben de kendime zaman zaman sormuşumdur.
12 Eylül, 28 Şubat, 12 Mart ,27 Mayıs, Adnan Menderes’lerin ve Deniz’lerin idamı ile yaşanan süreç göstermiştir ki; Türkiye’de demokrasi kültürü oturmamıştır.Sadece etnik kökeni ayrı vatandaşların değil hepimizin güveni devletin demokrasiye içselleştirmesine bağlı. Ve uygulamalarda eşitlikçi ve hukuki olmasında yatmakta. Şimdi Avrupa Birliği’ne girmek için Anayasa’da yapılan kanun değişimleri önemli ama aslı beynimizdeki demokrasi kavramının değişimi çok önemli.
TEK YOL SİVİL ÖRGÜTLENME
İşte bütün bu nedenlerle devletin ve her türlü eşitsizliklere karşı çıkabileceğimiz bir tek yol var: Sivil Örgütlenme. Sivil örgütlenmenin önemini doğru anlamak ve tanımlamak gerekir. Çünkü sivil örgütlenmek; demokrasiyi içselleştirmeyi ve özümsemeyi zorunlu kılar. Demokrasinin gerçek anlamda uygulanmadığı bir toplumda sivil örgütlerin özgün alanlarında çalışmaları değil de siyasi iktidarların istekleri ve bakış açıları ön plana çıkar. Sivil örgütlenme siyasal yaklaşımlardan uzak, toplumsal statüyü olumlu yönde biçimlendiren, hak ve yetkileri yasal dayanaklara çeken ulusal düzeyde ve siyasetin olumsuz etkilerini frenleyen en önemli güvencemizdir. Bu anlamda sivil örgütlenmek adına hepimizin üstüne düşeni yapmamız gerekir. Bir elin nesi var 10 elin ise hem sesi hem gücü var. Bugün cemaatlerin gücü sivil bir örgütlenmedir. Yüzyılın siyasetini sivil örgütler, sivil örgütlerde Amerika’da olduğu gibi kartelleri etkilemektedir. Örneğin İsrail Lobisi’nin Amerika’daki etkin gücü 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder