15 Eylül 2013 Pazar

Biz İstiklal Gazileri 123 yaşındayız

Gökalp: İstiklal madalyasını gençlere tanıtmak istiyoruz
ATATÜRK İLE DOĞDUM, ATATÜRK İLE BÜYÜDÜM, ATATÜRK İLE ÖLECEĞİM
13 Eylül Sakarya Zaferi’nin 92. Yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde Ankara’dan her yıl davet edilen ‘‘İstiklal Madalyalılar Derneği’ üyeleri her birisi birer gurur abidesi olarak Cumhuriyet Meydanı’nda ve Duatepe’de yerlerini aldılar. Gaziler Polatlı’da olmanın öneminden söz ederek, burada şehitler diyarında çok duygulandıklarını ve ağlamamak için kendilerini zor tuttuklarını söylediler. Polatlı’da düzenlenen törenlere her yıl davet edilen gaziler ebediyete göçen gazi babalarının ruhuyla ‘bizler 123 yaşındayız’ dediler. Sakarya Zaferi 92. yıldönümü törenlerine katılan Gaziler,13 Eylül Sakarya Zaferi Kutlamalarını çocuklarına görsel olarak anlatarak canlı tarihi yaşatmak amacında olduklarını ifade ettiler. Törenlere katılan 25 gazinin göğsünde taşıdığı İstiklal Madalyası, her bir cephede ve yedi düvelle memleketin kurtuluşu için malıyla canıyla çağrılmadan gönüllü olarak çarpışan gazilere verilen bir madalya. ‘İstiklal Madalyalılar Derneği’ adına Başkan, Torun Mengüloğlu, Mete Gökalp ve Efraz Uçak, şehitlerin anavatanı Polatlı’da olmanın hissiyatını bizimle paylaşarak “Herkese İstiklal Madalyası verilmez” dediler.
GAZİ BABALARIMIZ TEMSİL ETMEK ÜZERE POLATLI’DAYIZ
Ankara’dan gazi babalarımızı temsil etmek üzere buradayız diyen İstiklal Madalyalılar Derneği Başkanı Torun Megüloğlu, 25 gazi arkadaşımızla birlikte 13 Eylül Sakarya Zaferi kutlamalarına katıldık. 81 ilde,927 ilçede 36 bin 400 kayıtlı faal üyemiz var, dedi.
Polatlı’da 92.si kutlanan 13 Eylül Sakarya Zaferi’ne ait duygularını Torun Mengüloğlu şöyle ifade etti: Torun Mengüloğlu: “Ey ümmetler, ey milletler bizler Hz.Adem’den Hz. Muhammed’e kuruluştan kurtuluşa kadar İstiklal Madalyasını yakasında taşıyan babalarımızın ruhlarını taşıyan İstiklal Gazileriyiz. Barışta ve savaşta hep önde olduk.
KARDEŞİ KARDEŞE VURDURULARAK ALINAN BİR MADALYA DEĞİL
Yedi düvelle çarpışıp milli hudutlarımızı çizen biz İstiklal Gaziler Derneği olarak Polatlı’da düzenlenen törenlere davetli olarak her yıl katılıyoruz. Görsel olarak gördüklerimizi canlı tarih olarak çocuklarımız aktarıyoruz. İstiklal Madalyası her bir cephede memleketin kurtuluşu için gönüllü olarak çarpışarak alındı. Biz bu madalyayı göğsümüzde gururla taşıyoruz” dedi.
EFRAZ UÇAK: MUSTAFA BİZ SENDEN ARTIK ÜMİDİ KESMİŞTİK
Efraz Uçak bir gazi kızı. Babasını 1972 yılında kaybetmiş. O günden bugüne göğsünde İstiklal Madalyası taşıyor.Efraz Uçak Cumhuriyet Meydanı’nda tören esnasında hislerini gazetemize şöyle anlattı: “ Buraya gazi babamın adına geldim.Şu anda ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. 1312 doğumlu Babam Mustafa Atak’ın İstiklal Madalyasını taşıyorum. Babam Atatürk’ün sağ yanında savaşmış. Şarapnel yemiş ve vücudunun her yeri yaralıydı.Çok acı çekmiş vurulunca esir düşmüş. Esir düştüğü Yunanlıların elinden kadın kıyafeti giyerek kurtulmuş. Atatürk onu görünce şaşırarak: “ Mustafa biz senden artık ümidi kesmiştik”demiş. Babam gücünüzün yettiğince koşacaksınız derdi. Babamdan kalan bu gazilik ünvanı ile Çanakkale Şehitleri ve Sakarya Şehitlerini anmak için davet aldığımda mutlaka katılırım” sözlerine yer verdi.
ATATÜRK İLE DOĞDUM, ATATÜRK İLE BÜYÜDÜM, ATATÜRK İLE ÖLECEĞİM
ZİYA GÖKALP'IN YEĞENİ METE GÖKALP ZAFER KUTLAMASINA KATILDI
13 Eylül Sakarya Zaferi Kutlamalarında, İstiklal Madalyalılar Derneği Üyeleri arasında bulunan Mete Gökalp, ülkemizin ilk sosyoloğu olarak tarihe geçen aynı zamanda toplumbilimci, siyasetçi, şair Ziya Gökalp’in de yeğeniydi. Biz de bu törenler sırasında kendisinden hem zafer kutlaması hem de Ziya Gökalp’in yeğeni olmanın nasıl bir duygu olduğunu öğrenmek için ayak üstü bir sohbet gerçekleştirdik.
İSTİKLAL MADALYASINI TANIMAYAN GENÇLERİMİZ VAR
Mete Gökalp: “ Mete Gökalp, 1933 yılında doğdum. Atatürk ile doğdum, Atatürk ile büyüdüm, Atatürk ile öleceğim. Polatlı’da olmaktan ve madalyamı takmaktan dolayı gurur duydum. Biz dernek olarak davet edildik. İstiklal Madalyalılar Derneğimiz 1965 yılında kuruldu. Bizim derneğin amacı böyle törenlerde çünkü bu madalyayı tanımayan gençlerimiz var. Bu madalya gazilere devlet tarafından 66 sayılı kanuna göre yurdunu korumak adına her cephede savaştıkları için verilmiş. Biz 66 sayılı kanuna göre göğsümüze bu madalyayı takmak mecburiyetindeyiz. Hiçbir madalya her gün göğse takılmaz. Atatürk’ün 17 tane madalyası vardı. Osmanlı İmparatorluğuna yabancı elçiliklerden almış oldu madalyaların hiç birini takmamıştır” diye anlattı.

ZAFER KUTLAMASINDA AMCASI ZİYA GÖKALP’İ ANLATTI
Mete Gökalp, amcam Ziya Gökalp onlara hapiste iken kızlarına her gün mektup yazar, onların eğitimine yanındaymış gibi iştirak eder. Malta Mektupları diye kızlarına yazmış olduğu mektuplar vardır. Bu mektuplarda bir çok nasihatler kızlarının yetişmesine yardımcı olur. Sosyolog olması dolayısıyla hapiste iken bile sürdürmüş, dedi.
NE ATATÜRK’ÜN NEDE ZİYA GÖKALP’İN MEVKİSİNDE KİMSE ÇIKAMADI
Gökalp, Ne Atatürk’ün nede Ziya Gökalp’in bulunmuş olduğu mevkisine hiçbir ailesi üyesi de çıkamadı, iddiasında bulundu. Çünkü Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı’na şu soru sordum. ‘Üniversitenizde felsefe , sosyoloji bölümü var mı ?’ diye sordum. ‘hayır yok’ dedi. Bu öğrencilere felsefe sosyolojisini nasıl öğretiyorsunuz ? sorusuna ise ‘iki derste öğretiyoruz’ dedi.
SOSYOLOJİ VE FELSEFEYE OLMADAN TOPLUMU ANLAYAMAYIZ!
Mete Gökalp, Güneydoğu Anadolu bölgesinde ki karışıklıkların giderilmesi için Ziya Gökalp çapında sosyologlara ihtiyaç var. Ve en önemlisi İlahiyat Fakültelerinde ve Çanakkale 18 Mart Üniversitesi de toplanmalı ve sosyoloji bölümünü açmalı. Felsefe ve sosyoloji olmadan toplumu anlamak olmaz. Ülkemizde farklı kültürler bir a arada yaşamamız felsefecilerin ve sosyologların sayesinde olur” diyerek amcası Ziya Gökalp’in sosyoloji bilimindeki önderliğine vurgu yaptı.
İKİ KARDEŞ MALTA’DA SÜRGÜNDE BULUŞUR
Mete Gökalp, tarihin acıların süzgecinden geçmiş anılardan da söz etti. Ziya Gökalp ve babasının Malta’da sürgünde nasıl buluştuklarını şöyle anlattı.”Babam Nihat Gökalp’in Süveyş kanalında İngilizler ile savaştığı sırada Malta’da esir düşmüş. Amcam Ziya Gökalp’i de Damat Ferit Paşa İngilizlere şikayet ediyor. İstanbul Üniversitesi’nde ders almakta iken yakalattırıp Malta Adasına sürdürüyor. İşte orada 1923 senesinde babam ile amcam beraber sürgün hayatı yaşarlar.
GÖKALP’LERİ ATATÜRK KURTARIR
Gökalp, “Atatürk savaş zamanında 11 İngiliz askeri tutuklar. Aralarında İngiliz lordunun oğlu da olduğu için İngilizlerin Başbakanı lordun oğlunu kurtarmak ister. Sakarya Meydan Muhaberesine kadar Atatürk tutukladığı İngilizleri bırakmaz. Sakarya Savaşını kazandıktan sonra mübadele (değiş tokuş) üstünlüğü ile peki der. Siz bizim Türk esirlerimizi bırakın bizde sizin esirlerimizi bırakalım der. Bu şekilde amcam Ziya ve babam Nihat Gökalp Malta’daki sürgün hayatlarında kurtulur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder