18 Eylül 2013 Çarşamba

İKİNCİ BÖLÜM…
BİR ZAMANLAR KÖYLERDE 
 “KIRK YIL ÖNCE  ÇOCUKLUĞU KÖYDE KALANLAR”
11 Ağustos Cuma…2000
Bahçelerimiz çalı çırpıyla  çevrili  evlerimiz kamışlı dam ve kerpiçten örülü
Mis gibi kireç kokardı odalarımız taze badanalı.
Ak topraktan   duvarları bulamaçlanmış tandırda
 Ocak başında sıralanırdık kardeşlerim ve ben.
 Meşelerin çıtırtısıyla  karışır kızaran patates çıtırtısı kuzinede
Isınan  kaba kaba bazlamalar…
 Ve tereyağıyla yağlanınca  mis gibi kokardı  arasında
 Ufalama peynirle tanışınca; olunca sıkı fıkı sevgili; ekmek ile peynir.
Markası ‘Delta’ radyolar  en çok da kırmızı rengi, evlere  giren en yeni konuktu.
Kızların başucunda yatarken de..
 Türkülerde moda ‘Kırmızı gül demet demet’
O günlerde babam da çok severdi, arada  bir eşlik ederdi  
 Gür sesiyle… Türküleri severdi gençliğinde.
 Annem  o küçük bahçede eğlenirdi her sabah vakti.
 Salataları, biberleri, Ayşe Kadın fasulyeleri gün ışımadan
Urglarından koparırdık taze gelin gibi.
 Köyler eskiden bir demet yasemen
Anılarında  yaşayanlar bilir bir de ben.
 Cennet çeşmesi  bizim meşeli dağın ardında
Kurtlar koynunda, çobanlar koynunda
 Koyun-kuzu meleşir bir garip ufkunda
Biz çocuklar  eşek üstünde kırda bayırda
Heybelerde somun, peynirle bir doyardık ki, şimdi bal börek yesek
Yok nedense o eski kuru ekmekle peynirin tadı köylerde…
Kaybolmuş toyga aşı geçmişte
 Kaymaklar dolanmaz oldu  seher yelinde!
Kafeteryalar da tost ekmeğe hamburgere koşuyoruz
 Akın akın…
Sorun bakın
 katmer katmer tereyağlı gözlemeye…
 hiç arayanı soranı var mı bu yakın.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
BİR ZAMANLAR KÖYLERDE 
“KIRK YIL ÖNCE  ÇOCUKLUĞU KÖYDE KALANLAR”
11 Ağustos Cuma…2000

OĞLAN EVERME ADETİ..
 Dibeklerde elma yanaklı kızlar, mangal yürekli oğlanlar
 Ve  annemin  bir fakir oğlana karasevdalı ahretliği
Yarma, bulgur döverlerdi perçemleri saçılırken havalara
  Bilek gücüyle o ağır  tahta tokmakla zınk diye vururken
 Güneşler açardı yüzlerinde gümüş gümüş.
Mutluluklar yayılırdı alına, gerdana;bedenler sırılsıklam.
Mütemadiyen tokmaklar inerdi balyoz misali buğdaya sert ve tek tek!
  Bu arada yavuklular birbirine işaret verirdi
Kaş çatarak, göz süzerek ve  tek tek.
 Ve en önemlisi dibek başında kaynanalar izlemede
 Gonce gonce gül fidanı  kızları ince eleğe dizmede
  Tartınaraktan… tartaraktan.
 Çünkü;
  Aslan gibi damatlık  oğulları var ya.
Güz gelince dibek başı güzeli,
Onbeşli Gültaze verilince bıyıkları yeni terlemiş emmoğluna,
 Lokumla bisküvi  sarılırdı hemen ağızlara
 Yanında karanfil kokulu okunmuş şerbet  kan kırmızı
  Bardak bardak tutulur köy odasında  sanki atalarımızın kımızı.
Kaynatalar söz kesilir kesilmez hemen alır gelin kızını 
Nereye?
şehre.
Kime ? Dişçiye.
Adettendi birer ikişer altınla kaplanırdı dişler;
Pembe dudaklar aralanınca  parlardı sarı sarı altın dişler.
Sonra  basmacıya ardında altıncıya
Kız almak kolay mıydı köylük yerde.
Beş  metre kadife şalvarlık, yüz metre yolluk
Al babası şu da beş bin kayme  başlık,
 Yazılı kağıtta yüz kilo da  yün hem de  yıkanmış yorganlık denirdi.
 Kız beşikte çeyiz sandıkta  babası; anadan gören yüklük
 Babadan gören  mal yığarmış diye diye
Gelinkızın boynu koynu dolu;
Kınalı ellere  takılırdı bir bir bilezikler
 Gramseler  kırmızı kurdelalı, sarı liralar çil çil
 Nişan töreni için;
Maharetli, köyümün  kadınları Allah  için
Oklavalar ince belli pazılar tülbent  gibi biçim biçim.
 İpince  açılınca baklavalar kırk kat
Sacarasına uzanırdı   yeme de yanında yat.
 Tezek, kerme korunda  sanki ateş ve aşkın dansında
 Zini zini kat kat kağıt gibi kırk katlı tatlılar
 Haydi buyurun murat almaya gelen  kırk ayaklı  atlılar
 Der gibi şıkır şıkır şerbeti ile yenirdi tatlılar.
Ortaoyununda davul çalar oynar zeybek efeler
   Takı takılır, gelin kız el öperek eğlence sona ererdi.
Kaynatası; düğün  bıldıra pancar parasına
Şimdilik hakkınızı helal  edin der, giderdi.
KADINLAR ORTA ÇEŞMEDE
Orta çeşmede bir hayrat, kara kara kazanlar
 Kara yazı yazanlar gibi  kızıl bakır kazanlar
İçinde kaynardı çiğdem çiçeği çamaşırlar.
 Kille ovulurdu pembe fistanlar, al yazmalar
 Tokaçla döverdi Hatice, Ayşe yengeler
 Anasının, kaynanasının şalvarını
 Babasının kaynatasının gömleğini
 Bir boylu(hamile)gelinin sırtında  karagözlü bebesi
çatırdım ayazda,
 Ağzı burnu sümük içinde üşümüş garibim besbelli.
Elinde  ağda –pekmez sürülü bir dilim somun ekmek
  Diğer yanda  biz kayardık muşambayla karlı tepelerde
 Kanatlı meleklerdik de sanki uçuyorduk yıldızlarda…









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder