Gökyay: “Gordion Polatlı için biçilmiş kaftan”
Onun hayat öyküsünün bir yanı Çimenceğizden…Bir yanı Harput’tan…
Birten Gökyay’ın iş kadınlığının bize
göre enteresan olan tarafı Ankara’nın bir
numaralı markası ‘NURUS’un hikayesinde babasının vefatının ardından kadın gücünü ortaya koyarak başarmış olması idi.
Geçtiğimiz hafta Polatlı’yı ziyaret eden TOBB Kadın Girişimciler İcra
Komitesi Başkanı Birten Gökyay ile
Gazetemizde başlattığımız ‘İstihdam Yaratanlar’ yazı dizisi
kapsamında Oran’daki evinde çok özel bir
röportaj gerçekleştirdik. Röportajımızda, önceliğimiz Gökyay’ın hem Polatlı’yla
bağının olması hem de ilçenin bacasız sanayisi Gordion ile ilgilenmesi oldu. Birten Gökyay’ın Ankara
Sanayi Odası’nın ilk kadın üyesi olması
ve Gordion’u tanıtıcı çalışmaları dolayısıyla sayfalarımıza konuk oldu. Polatlı
OSB’de ‘İstihdam yaratanlar’ dizisine bu röportajımızla OSTİM’den devam etmiş
bulunuyoruz. Dededen toruna Ankara’nın en eski büro mobilyaları üreten ‘NURUS’
markasının hikayesini birinci ağızdan işledik.
BİRTEN GÖKYAY ÇİMENCEĞİZ’DE
DÖVEN SÜRMÜŞ
Birten Gökyay, TOBB
Kadın Girişimciler İcra Komitesi
Başkanı olarak geçen hafta
Polatlı’yı ziyaret eden iş kadını olarak
gazetelerde yer aldı. Ama biz onu Polatlı’nın
27 Eylül Dünya Turizm Günü dolayısıyla
yıllar önce Gordion Festivali’nde
tanıtım rolü üstlenen öncü kadın olarak hikayesini sayfalarımıza
taşıdık. Gökyay, 1941 Ankara doğumlu, ilk Orta okulunun devamında
Yenimahalle Kız Lisesi’ni bitirmiş, 1963 Mülkiye mezunu. Babası Harput kökenli, babasının vefatından
sonra 11 yaşında Ankara’ya göçerek Alman
ustalardan mobilyacılığı öğrenmiş. Önce ev mobilyası üzerinden daha sonra ofis mobilyacılığı şeklinde vizyon değiştiren
NURUS’un temelleri yüzyıla dayanan
geçmişiyle böylece atılmış. Gökyay’ın
Anne tarafı Beypazarlı Hafız Ayşe hanıma oradan, Çimenceğiz Köyü’nde bağ bahçe
işleriyle uğraşan dedesine kadar uzanıyor. Kur’an bilgisiyle at-eşek
sırtında köylerde mevlüt okuyarak
hayatını geçindiren anneanne,
‘çocuklarımı köyde büyütmek istemiyorum’ diyerek Ankara’ya göçüyor.
HATİCE DIZMANOĞLU ONUN
TEYZESİ…
Gökyay’ın köyde kalan dedesini ziyaretlerinde zihninde beliren köy hatırası olarak; güneşin alnında neşeyle döven sürmek kalıyor. İş kadını kahramanımız yaşamı
boyunca ileri görüşü ve cesurluğu ile
çok etkilendiği anneannesinin rol modelliğini şöyle tarif etti:”Anneannem, Beypazarının ayşe
hocası, kendine güvenmiş at sırtında eşek sırtında mevlüt okumalara vesairelere
giderek çocuklarını büyütmeye çalışmış. Ayşe hoca, annemin annesi benim örnek
aldığım anneannem, Kur’anı çok iyi bilen, dinine düşkün ve bu bilgisiyle ailesini geçindiren ayaklarının
üzerinde duran, öngörüleri ile uzağı görebilen çok cesur bir kadındı.”
NURTEN, GÜLTEN, BİRTEN VE AYTEN KARDEŞLER VE ‘NURUS’
Onlar Ankara’nın
Şengül Sokağı’na paralel Anafartalar orta okulunun arkasında akasya
ağaçlarının gölgesinde doğmuş büyümüşler. Gökyay: “Şimdi o güzelim akasya agaçlarıyla bezeli koskoca bahçesi olan
öğrencilerin, bahçede cıvıl cıvıl koşturduğu o okul yerine koskoca bir bina dikilmiş. Çocukken bakkala gittiğim
sokaklar hayal oldu Ankara çok değişti. Fakat Hamamönü’nde İstiklal ilkokuluna
giderken tanıdığım dostlarımın evlerini halen bulabiliyorum. Bu beni çok mutlu ediyor.
Ayrıca babam mobilya ustası olduğu için o zamanlar çantası olmayan çocuklara dağıtılmak üzere
her sene ahşabdan çantalar yapar,
biz sopaların ucunda çantaları
taşıyarak okul müdürüne hediye ederdik okul müdürü dağıtırdı. kime
dağıtıldığını biz bilmezdik. Bize bağış yapma alışkanlığını, başkalarına yardım etme
düşüncesi babamızdan veraset
kaldı ”dedi.
NURUS 1927 YILINDA
KURULUYOR
Nurettin Usta(Kunurkaya)
ağabeysi İsmet ile birlikte
ilk atölyelerini Akköprü mevkiinde ‘SEBAT’ adı altında kuruyorlar. Fakat sebat
fabrikası yanıyor.Daha sonra Nurettin Usta yoluna tek başına devam
ediyor.Gökyay, geçmişten bugüne anlattığı yaşam hikayesinde varlık ve yokluğu çok iyi tanıdığını
söyledi. Kitabında da var olan bu
hikaye de o günlerde annemle saman
pazarı çarsısına giderdik. Çarsılardan
boş teneke alır, annem maltızı kendisi
örer yapardı. Maltız o günlerde her şeydi.Üstünde güğüm bulunur, yemeğinizi
kahvenizi hep orda pişirirsiniz . Evin
hayat denen kısmında devamlı yanardı o
yani biz öyle varlıklı aile değildik, diye anlattı.
İNGİLTERE’DE, “VAY BİR KADIN NASIL EKONOMİST OLUR?” DİYE YADIRGADILAR
Birten Gökyay,
1969’da İngiltere’ye gitmiştim. Evli çoluk çocuk sahibi kadın olarak mesleğim sorulduğunda, ekonomist deyince Allah Allah bir kadın nasıl
ekonomist olur? Diye yadırganmıştım. İngilizler, çünkü bizde kadınlar ya sekreter olur ya hemşire olur
demişlerdi. O dönemde sadece Türkiye’de değil dünyada da kadının yüksek okul
okuyup da bir meslek sahibi olması çok yaygın değildi. Benim iş hayatına
girmem, babam kendi atölyesini Nurettin usta ve halefleri olarak kurdu. Nurettin usta 1965’de çok erken yaşta vefat
edince, aileden erkek çocuğu yok ama kızlarda
sürdürebilir iddiasıyla işin başına geçtim.
BABAM VEFAT EDİNCE KIZLAR DA
SÜRDÜREBİLİR İDDİASIYLA İŞİN BAŞINA GEÇTİM
Fabrikanın başına
geçtim ama en büyük yardımcım eşim Akın Gökyay oldu diyen Birten Gökyay, Nurettin Usta olarak başladık sonra zaman
içinde taklitleri oldu düşüncesiyle iletişim alanında kendimi geliştiren ‘NURUS’
ismini önerdim firmaya. İsim konusunda durmamızın bir nedeni tanıtım konusunda kendime güveniyordum, diye
belirtti.
ANKARA SANAYİ ODASI’NA İLK KAYITLI KADIN SANAYİCİYİM
Gökyay,
Ankara Sanayi Odası’na kayıtlı ılk kadın sanayici olma sansını elde ettim 70’ li yıllarda elde ettim.1972 ve 1989 arası aktif olarak
firmada çalıştım.Sonrasında Milli Prodüktivi Merkezi’nde imtihana girdim. Enformansyon
bölümün de boşluk vardı teknik enformansyon bölümüne girdim ve halkla ilişkiler ünitesini kurdum. Türkiye’nin
ilk halkla ilişkiler uzmanı olarak altı ülkeye geziye çıktım.Araştırmalarım ve orda gözlemlerim sonucunda mesleğime halkla ilişkiler yani iletişim alanında ilerlemeliyim diye düşündüm. Ülkemde ilk halk ve ilişkiler seminerlerini başlattım, dedi.
13 KİŞİYLE DEVRALDIK ŞİMDİ 400 KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLIYORUZ
Önce Siteler ardından Akyurt’ta kurulan fabrikada
şimdi oğullarının işi devraldığını
söyleyen Birten Gökyay: “ 1994 de Akyurt fabrikası kuruldu. fabrika tamamen siensiler robotlar vesaireyle
üretim yapılan bir iş yer.Teknolojiye ayak uyduran firmamız ofis mobilyaları
üretiyor. Havaalanı, üniversite konferans salonları, otel veya hastaneler için
yurt içinde ve dışına satış ve pazarlama
gerçekleştiriyor”dedi.
HAYATA BAKIŞ
AÇIM DA ZOR DİYE BİR ŞEY YOKTUR!
Gökyay, iş
hayatını yorumlarken, hayata bakış açımda benim için aslında hiç zor olan bir şey
yoktur diyerek sözlerine şöyle devam etti: “Hayatta kaybetmekten korkmayan kazanır seklinde davranır böylece hep başardım diyebilirim. İş hayatında kaybetmeyi
göze alırdım. Çünkü risk almak demek kaybetmeyi göze almak demektir. Nitekim
babam öldükten sonra o kadar büyük bir üzüntü içerisine girdim ki beni ancak
tedavi edecek şey babamın ismini yaşatabilmekti.
BABAMIN
ÜZÜNTÜSÜNÜ UNUTABİLMEK İÇİN TEK
TEDAVİM;BABAMIN İSMİNİ YAŞATABİLMEKTİ
Nurettin Ustanın kızı Birten Gökyay, babasının üzüntüsüyle başa çıkmanın tek yolunu , babasının isimin yaşatmakta bulmuş. Kızkardeşler ve eniştelerle böylece yoldaş olmuşlar. Daha sonra giderek firma da Gökyay ailesi ağırlık kazanarak NURUS’la büro mobilyasında dev adımlar atmaya devam etmişler. Gökyay: “Bunu basarmanın peşine düştüm. Tamamen duygusal bir şey. Bu işe başlamanın bana verdıgı motıvasyon böyle. Eşime de söylediğim şu babam öldü işi de ölebilir ama biz bu işi başarırsak babamın adını yaşatabiliriz şeklindeydi. Zaten işin özü korkmayınca kimse de sizin üstünüze gelmiyor nitekim bilakis saygı görüyorsunuz.Ben babamın ustalarından ve sitelerdeki herkesten de son derece saygı gördüm. Hiçbir ters bir hareket görmedim. Ya bu kadın da nereden çıktı gibi bir algıyla karsılaşmadım. Sözüm dinlendi bu tabi ki babamın yarattığı bir saygıydı. Baslangıçta babamın atölyesinden 13 çalışan devr aldık bu çalısan adedi giderek arttı giderek arttı şu anda sanıyorum 400’ün üstünde 500 civarı calısan var”diye anlattı.
MOBİLYANIZI
ATMAYA KIYAMIYORUZ DİYE MEKTUP ALDIK
Gökyay, insan ilişkisinde esas olan gelen herkesi memnuniyetle gülerek
karşılamak. Magazada tezgahtar misali
çalışırdım. Sahibiyim deyince şaşırırlardı. Seneler sonra Nurettin usta mobilyası diye bir
bilgi mektubu geldi. Biz evlenirken
mobilyalarımızı sizden aldık. Üstünde çocuklarımız büyüdü mobilyalarıma hiçbir
şey olmadı. Ev degiştireceğiz mobilyaları da atmaya kıyamıyoruz sizin eski
mobilyanızı alıp saklama gibi bir niyetiniz var mı diye bir mektup aldım. Çok
mutlu oldum aileyi ziyarete gittim.
EVLADİYELİK
MOBİLYAYA NE GEREĞİ VAR İYEN DE ÇIKTI..
Gökyay, kardeşim
alacağım mobilya beş sene dayansın yeter, parama hükmüm geçer diyen de çıktı, dedi.
OFİS MOBİLYASI MÜŞTERİSİNİN KAPRİSİ AZ OLUR
Ev mobilyası
müşterisi ayrıntıya ve detaycıdır, ofis mobilyası müşterisine ise grup halinde satış yapılır. Türkiye’deki mobilya algısını değişmesinde
firma olarak emek verdik. Ofis mobilyasında
öncülük yaptık mesela ilk Danimarka stilini getirdik. Türkiye de mobilyada ki
aşamaları aktaran bir firma olduk.
OĞULLARIM KÜÇÜK YAŞTA FİRMADA ÇIRAKLIK YAPTILAR
Gökyay’ın iki
oğlu Renan ve Güran şimdi işin başında
ve özgün tasarımları iş deneyimleriyle
iç ve dış piyasada her ülkeye ofis mobilyası pazarlayarak iş dünyasında dededen toruna istihdam yaratmaya devam etmekteler.Gökyay, zaman
ıcınde NURUS, NUMAŞ VE NUPA grubu altında çalışarak Ankara Sanayi
Odasında Sincan Organize Sanayi Bölgesine bir meslek lisesi açtı, bilgisini verdi.
GÖKYAY ESKİ ANKARA MOBİLYACILARI SAYDI
Gökyay, babamın yakından tanıdığı arkadaşları arasından ŞARK
MOBİLYA, YILMAZ GÜN vardı. Ayrıca Aydın
Mobilya, Hitit ve Ankara Mobilya vardı.
POLATLI GORDİON
HAREKETİ
Birten Gökyay Polatlı
Gordion hareketini şöyle anlattı: “Ankara
günlerini başlattığımız da önce Polatlı’dan başladık. Ankara tanıtım grubunu
kurduk. Önce Polatlı dememin sebebi, iki açıdan çok önemli. istiklal Savaşının kazanıldığı
yer. Polatlı’yı iki ana eksen etrafında markalaştırabiliriz. Sakarya zaferi ve Gordion, Atatürk hepsi benim için simgesel
şeyler o simgeyi taşımak istedim o anlamda. Ama belki beynimin gerisinde
dedemin orda yaşadığı ile ilgili duygusal bağlantı da olabilir onu bilemiyorum
tabiatıyla.Gordion Festivalinde duygusallık değil de akıl hakimdi. Çünkü
Polatlı’yı görmeyen İstiklal Savaşının
nasıl kazanıldığını anlamaz.
ANKARA’NIN HER YERİNE BİLBOARDLAR ASTIK
Gökyay, Duatepe’ye Kültür
Bakanlığı’nın önünden otobüsler
kaldırarak 1000 kişiyi götürdük. Ankaralılar Derneği de işin içinde yani tüm
bir birliktelik var, elele tutuşmak var, sırt sırta vermek var onu başardık.
Goridon’da başardığımız şey aslında, o tek başına hiçbir şey yapamazsın bir ekibi oluşturursan her şey yaparsın demekti.Bizim gazeteci arkadaşlarım dahil bu
mucizeye inanamıyordu. Polatlı belediyesi kaymakamlık onlar bu kadar destek
olmasaydı olmazdı. Polatlı’nın Gordion antik kentinde bir köyde Midas’ın
Kulakları operasının sahneye konması bu gün bile anlatırken mucize gibi
geliyor, diye o günkü atmosferi anlattı.
KONKEN OYNAYAN ANNELERDEN DAHA ÇOK VAKİT AYIRIYORSUN
Birten Gökyay Bunca işin arasında evlatlarını büyütürken bir kuşkuya düşmüş.
Gökyay: “çocuklarımızın içinde ukde bir şeyler
kalmıştır.Belki de annesi babası daha
çok yanında olsun istemiş de olabilirler.
Ama koşulların el verdiğince onlara da zaman ayırdığımızı düşünüyorum. Çünkü
oğluma bir gün böyle bir iç yarasıyla dokuz yaşında iken ‘Renancım herhalde
kardeşine de sana da yeterince vakit
ayıramıyorum’ dediğim de… Bana cevabı şu
olmuştu çok gözlemci bir çocuktu. Bana
cevabı şu olmuştu çok gözlemci bir çocuktu ‘konken oynayan annelerden daha
fazla vakit ayırıyorsun sen merak etme’ demişti oğlum beni anlamıştı.
BİRTEN GÖKYAY:POLATLI GEZİMİZDEN ÇOK ETKİLENDİK
Birten Gökyay, Kadın Girişimcilerle birlikte Polatlı
ziyaretinde Polatlı Ticaret Borsası’ndan çok etkilendik. Kaymakam ve Belediye
Başkanı Polatlı’yı Çok güzel anlattı. Polatlı Ticaret Odası başkanı çok genç ve
azimli idi. Kadın girişimciler adına Polatlı’dan umutluyum, diyerek Polatlı’nın
Marka şehir olması hepimizi gururlandırır, dedi. Fakat en önemlisi Gordion, Polatlı için biçilmiş
kaftan 27 Dünya Turizm Günü’nde akın
akın turistleri çekmeye aday. Bu anlamda yatırımlar hız kazanmalı ama bizi en çok dünyaya tanıtacak olan yol Sanat ve kültürden geçiyor diyerek
bir kez daha Gordion için el ele vermeliyiz mesajına vurgu yaptı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder